Eğer finansın geleceği dijital ise, neden DeFi kullanmak hâlâ 1990’ların dial-up bağlantısını kullanmak gibi hissettiriyor? Sorunsuz, blockchain tabanlı bir finansal sistem hayali genellikle gerçeklik tarafından bozulur – cüzdanlar arasında geçiş yapmak, varlıkları zincirler arası köprülerle birleştirmek, gas ücretleriyle uğraşmak ve blokzincirler arası birlikte çalışabilirliği sağlamak. Kullanıcılar her adımda sürtünmeyle karşılaşır; geliştiriciler, birlikte çalışmayan izole ekosistemler için optimize etmeye zorlanır ve likidite, farklı blokzincirler arasında dağılmış şekilde kalır – bu da genel sermaye verimliliğini azaltır. Web3’ün vaadi sürüyor, ancak kullanılabilirlik sorunları, gerçek anlamda kitlesel benimsenmenin önünde önemli bir engel oluşturuyor.
İşte zincir soyutlamasının devreye girdiği nokta burası. Fiziksel sunucuları yönetmenin karmaşıklığını ortadan kaldıran bulut bilişimde olduğu gibi, zincir soyutlama da kullanıcıların altyapıdaki karmaşıklıkları bilmesine gerek kalmadan blokzincirler arası etkileşimde bulunmalarını sağlar ve Web3’teki en büyük kullanıcı deneyimi engellerini ortadan kaldırır. Netflix gibi yayın platformlarının hangi bulut servis sağlayıcısı üzerinde çalıştığını bilmek zorunda olmaması gibi, geleceğin Web3 uygulamaları da kullanıcıların hangi ağ üzerinde işlem yaptığını veya varlıklarını manuel olarak köprülemesini gerektirmeyecek.
Bu dönüşümün etkileri son derece geniş. Gerçek anlamda uygulanmış bir zincir soyutlama modeli, altyapı odaklı blokzincir rekabetinden kullanıcı deneyimi odaklı uygulamalara geçişi teşvik eder. Sermaye verimliliği artar, geliştirici engelleri azalır ve merkeziyetsiz finans (DeFi), Web3 oyunları ve dijital kimlik çözümleri ciddi ölçüde kullanılabilirlik avantajları elde eder.
Bu rapor, zincir soyutlamasının Web3 ile etkileşen kullanıcılar ve geliştiriciler üzerindeki etkilerini, bu yaklaşımı mümkün kılan temel teknolojik gelişmeleri, sektör genelindeki dolaylı sonuçları, Particle Network’ün bu süreçteki merkezi rolünü ve karşılaşılabilecek potansiyel zorlukları inceliyor.
Zincir soyutlamasının temel amacı, kullanıcıların ve geliştiricilerin blokzincirleri hakkında düşünme ihtiyacını ortadan kaldırmaktır. Cüzdan parçalanması, birden fazla token türünde gas ücretleri ödeme zorunluluğu ve zincir bazlı likidite silo sorunlarıyla uğraşmak yerine, zincir soyutlaması; blokzinciri etkileşimlerini sorunsuz hâle getiren birleşik bir katman sunar. Aşağıda bu vizyonu mümkün kılan temel bileşenleri açıklıyoruz.
1. Evrensel Hesaplar: Zincirler Arası Tek Bakiye
Mevcut Web3 ekosisteminde, kullanıcılar genellikle her blokzincir ağı için ayrı hesaplara ihtiyaç duyar – ERC-20 token’ları için bir Ethereum adresi, SPL token’ları için bir Solana adresi, BTC için bir Bitcoin cüzdanı gibi. Bu parçalı yapı, kullanıcıların birden fazla bakiyeyi takip etmesini, farklı özel anahtarları yönetmesini ve hangi varlığın nerede tutulduğunu hatırlamasını gerektirerek karmaşık bir deneyim yaratır.
Evrensel Hesaplar, tüm blokzincir ağlarında çalışabilen tek bir adres ve bakiye sunarak bu sorunu çözer. Kullanıcılar bir kez giriş yaparak, farklı ağlar arasında manuel fon aktarımına veya zincir seçimine gerek kalmadan işlem gerçekleştirebilir.
Birkaç ay önce, Particle Network UniversalX’i yayınladı — evrensel hesapların ilk ana ağ uygulamasını temsil eden ve zincir ayrımı olmayan bir işlem altyapısını tanımlayan bu gelişme, zincir soyutlaması açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Fark edileceği üzere, birden fazla ağda fon tutulmasına rağmen, evrensel hesapların (UA) sunduğu avantaj, tüm bu fonların tek ve birleşik bir bakiye olarak görünmesidir. İşlem gerçekleştirilirken, sistem otomatik olarak tüm zincirlerden gerekli değeri birleştirir – manuel köprü kullanımı veya gas ücreti planlaması gibi işlemleri gereksiz hâle getirir.
Nasıl Çalışır:
Evrensel Hesaplar, ERC-4337 standardını temel alan akıllı cüzdanlar tarafından desteklenir. Bu sistem sayesinde:
Bu yaklaşım, hem güvenliği artırır hem de kullanıcı deneyimini basitleştirir.
Gerçek Hayattan Bir Senaryo:
Her gün DeFi kullanan bir kullanıcı olan Alice’i düşünelim. Ethereum ağında ETH varlığı bulunuyor, ancak Avalanche ağında getiri sağlamak istiyor. Geleneksel yöntemde:
Ancak evrensel hesap yapısıyla Alice’in yalnızca birleşik bir arayüzle işlem gerçekleştirmesi yeterlidir. Sistem onun yerine fonları en uygun biçimde yönlendirir ve zincirler arası süreçleri yönetir.
2. Evrensel Likidite: Köprüleme Zorunluluğunu Ortadan Kaldırmak
Web3’ün karşılaştığı en büyük engellerden biri likiditenin parçalanmasıdır. Her blokzincir, kendi izole varlık havuzlarını barındırır ve kullanıcıların farklı ekosistemlerle etkileşim kurabilmesi için manuel olarak zincirler arası köprü kullanmaları gerekir.
Evrensel likidite, bu süreci otomatikleştirerek köprü ihtiyacını ortadan kaldırır ve zincirler arası varlık hareketini kullanıcıya yansıtmadan, arka planda sorunsuz bir şekilde gerçekleştirir.
Nasıl Çalışır:
Kullanıcıların çeşitli zincirlerde birden fazla varlık tutmalarını gerektirmek yerine, evrensel likidite protokolleri, zincirler arası sermayeyi ortak bir likidite havuzunda bir araya getirir. Böylece uygulamalar bu havuza doğrudan erişebilir.
Bu yapıyı, köprüleme sürecinin tamamen otomatikleştirilmiş hâli gibi düşünebiliriz. Yani, kullanıcı farklı kaynak zincirlerde (örneğin Ethereum, Base) varlık tutsa bile, hedef işlem için gerekli olan değer (örneğin Avalanche’ta NFT satın alma işlemi) arka planda bu kaynaklardan otomatik olarak sağlanır ve aktarılır.
Uygulama Örneği:
Bob, Solana ağı üzerinde listelenmiş bir NFT’yi satın almak istiyor. Ancak sahip olduğu varlıkların tamamı Ethereum ve Base ağlarında tutuluyor.
Geleneksel yöntemde Bob’un, ETH’lerini önce köprüleyerek Solana ağına aktarması, ardından işlem yapması gerekir.
Ancak evrensel likidite çözümleri sayesinde, Bob bu işlemleri manuel olarak yapmak zorunda kalmaz. NFT satın alma işlemi başlatıldığında, sistem arka planda gerekli likiditeyi otomatik olarak kaynak zincirlerden toplayarak Solana’daki işlemi tamamlar. Böylece tüm süreç Bob için tek tıklamalı bir deneyime dönüşür.
Kaynak: Particle Network Dokümanları.
Particle Network gibi projeler, Bunder Düğümleri ve Likidite Sağlayıcıları sistemi aracılığıyla zincirler arasında likiditeyi bir araya getirerek (yukarıda gösterildiği gibi) en iyi yürütümü kullanıcı müdahalesi olmadan sağlar.
3.Evrensel Gas: Herhangi Bir Token ile İşlem Ücreti Ödeme
Web3’teki en yaygın kullanıcı deneyimi sorunlarından biri gas ücretlerinin yalnızca yüksek olması değil, aynı zamanda yönetimindeki karmaşıklıktır. Bugün, bir kullanıcı Polygon’daki bir DeFi uygulamasıyla etkileşime geçmek istediğinde, elinde USDC veya ETH olsa bile işlem yapabilmek için ayrıca MATIC edinmesi gerekir.
Evrensel gas modeli, işlemlerin herhangi bir token ile gerçekleştirilmesini mümkün kılarak bu sorunu ortadan kaldırır.
Nasıl Çalışır:
Örnek Uygulama: Bir kullanıcı merkeziyetsiz bir borsada (DEX) USDC’yi SOL ile takas etmek istiyor ancak yalnızca USDC bakiyesine sahip. Geleneksel olarak, bu işlemi yapabilmesi için Solana ağında SOL edinmesi gerekir. Ancak evrensel gas modeliyle, gas ödemesi USDC bakiyesinden otomatik olarak düşülür ve kullanıcı yalnızca işlemi onaylar.
4. Niyet Tabanlı İşlemler: Web3’ün Yeni Yürütme Modeli
Zincir soyutlamasının temelinde, Web3 işlemlerinde niyet (intent) tabanlı bir modele geçiş vardır. Bu modelde kullanıcılar doğrudan belirli emirler vermek yerine sonuç odaklı talepler iletir. Sistem, bu sonucu elde etmek için en verimli yolu otomatik olarak bulur.
Nasıl Çalışır:
Kullanıcılar artık belirli bir protokolde sabit işlemler tanımlamak yerine (örneğin: “Uniswap’te 1 ETH karşılığında 2000 USDC takas et”), “1 ETH karşılığında en iyi USDC dönüşümünü istiyorum” gibi yüksek düzeyli niyetler belirtir. Birden fazla zinciri kapsayan çözücü (solver) ağı devreye girer, en iyi yürütme yolunu bulur ve işlemi otomatik olarak gerçekleştirir.
Neden Önemlidir?
Örnek Uygulama:
Vitalik, ETH’yi SOL ile değiştirmek istiyor. Geleneksel yöntemle en iyi DEX’i manuel olarak seçmesi ve birden fazla işlem gerçekleştirmesi gerekir. Ancak niyet tabanlı sistem sayesinde:
Kripto dünyasında niyetler ve zincir soyutlama (Chain Abstraction) kavramları bazen eşanlamlı olarak kullanılsa da, aslında farklı hedeflere hizmet ederler:
Ancak bir işlem birçok zinciri kapsadığında (örneğin köprüleme gerektiren işlemler), niyetler, zincir soyutlamanın bir bileşeni hâline gelir. Kullanıcının verdiği bir niyet, zincirler arası etkileşim ve likidite yönlendirme ile örtüştüğünde, bu iki kavram doğal olarak birleşir. Sonuç olarak, niyet tabanlı sistemler, kapsamlı zincir soyutlama çözümleri için bir yapı taşı hâline gelir.
Niyetler (intents) ve zincir soyutlama (chain abstraction), daha akıcı çoklu zincir deneyimleri sunmak için birlikte çalışır. Ancak bu sistemler genellikle iki farklı yaklaşıma ayrılır:
Niyet tabanlı sistemler umut vericidir; ancak çözücü bağımlılığı, gas ücretleri, mempool kısıtlamaları, gazsız işlemlerin eksikliği ve ölçeklenebilirlik sorunları, bu sistemlerin ölçeklenmesi için çözülmesi gereken temel zorluklardır.
Blockchain altyapısının gelişimi, çoğunlukla kullanıcı deneyimi sorunları ile sınırlanmıştır. Erken kullanıcılar cüzdan, köprü ve gas ücretlerini yönetebildiler; ancak Web3’ün geniş kitlelerce benimsenmesi için Web2 benzeri sorunsuz deneyimler gereklidir.
Zincir soyutlaması:
Bu, sadece teknik bir yenilik değil, paradigma değişimidir.
Ortalama bir kullanıcı için blokzincir tabanlı uygulamalarla etkileşim hâlâ zorlu bir süreçtir. Merkeziyetsiz bir borsada (DEX) zincirler arası basit bir işlem yapmak bile ağ değiştirmeyi, işlemleri manuel olarak onaylamayı, farklı token’larla gas ücretlerini karşılamayı ve genellikle uyumsuz ekosistemler arasında varlıkları manuel olarak köprülemeyi gerektirir. Bu karmaşıklıklar, kullanıcıları daha kolay deneyim sunan merkezi alternatiflere yöneltir.
Zincir soyutlaması, bu engelleri ortadan kaldırarak kullanıcıların yalnızca uygulamanın sunduğu değere odaklanmasını, altyapının teknik detaylarıyla ilgilenmemesini sağlar. En dikkat çekici faydalardan biri, çoklu zincir cüzdan deneyiminin evrensel hesaplarla konsolide edilmesidir; kullanıcılar Ethereum, Solana, Avalanche ve Bitcoin gibi ağlardaki varlıklarını aynı arayüz üzerinden yönetebilir, farklı özel anahtarlar kullanmak veya ağ geçişleriyle uğraşmak zorunda kalmadan işlem yapabilir. Particle Network’ün Evrensel Hesapları, ERC-4337 standartlı akıllı sözleşme cüzdanları aracılığıyla bu birleşik deneyimi mümkün kılar.
Oyunun kurallarını değiştiren bir diğer unsur ise ağ geçişi olmadan varlık hareketinin sağlanmasıdır. Örneğin, Ethereum’daki USDC ile Solana’da SOL almak isteyen bir kullanıcı normalde zincirler arası köprü kurmak, işlemleri sırayla onaylamak ve ardından DEX üzerinde takas gerçekleştirmek zorundadır. Zincir soyutlaması sayesinde bu süreç tamamen arka planda otomatikleşir; sistem en iyi yolu belirleyip işlemi tek adımda tamamlar. LI.FI gibi zincirler arası likidite yönlendirme çözümleri ve LayerZero’nun mesajlaşma katmanı bu tür işlemleri kullanıcıdan gizleyerek kusursuz bir deneyim sunmak amacıyla kullanılır.
Bir diğer sürtünme noktası olan gas ücretleri de evrensel gas ödeme sistemleriyle soyutlanır. Bugün, bir kullanıcı Arbitrum’daki bir NFT pazaryerinde işlem yapmak istediğinde elinde stablecoin bulunsa bile öncelikle ETH edinmek zorundadır. Zincir soyutlama bu gerekliliği ortadan kaldırır; kullanıcı, elindeki herhangi bir token ile gas ücretini ödeyebilir. Particle Network’ün Evrensel Gas Paymaster çözümü bu işlemleri kredi kartı konforunda gerçekleştirilebilir hâle getirir. Sonuç olarak zincir soyutlama, Web3 uygulamalarının blokzincir altyapısını arka planda tutarak Web2 benzeri akıcı deneyimler sunmasını mümkün kılar. Bu, kullanıcıların sosyal medya platformlarında zincir fark etmeksizin kripto bahşiş gönderebildiği, merkeziyetsiz uygulamalarda altyapıyı fark etmeden işlem yapabildiği bir geleceğin yapı taşını oluşturur — yalnızca mümkün değil, aynı zamanda kaçınılmazdır.
Blockchain geliştirme süreci, uzun süredir geniş çaplı inovasyonun önündeki başlıca engellerden biri olmuştur. Geleneksel olarak geliştiriciler, projelerini hangi blokzincir ağı üzerinde inşa edeceklerine karar vermek zorundadır. Bu karar, geliştirmenin söz konusu ağın mimarisi, araç seti ve teknik kısıtlarına göre uyarlanmasını gerektirir. Eğer daha sonra uygulamanın farklı zincirlerdeki kullanıcılara da erişmesini istiyorlarsa, bu kez uygulamayı o zincirlerde tekrar dağıtmak, ayrı kod tabanlarıyla çalışmak ve farklı akıllı sözleşme dillerine, uzlaşma modellerine ve yürütme ortamlarına adapte olmak gerekir. Bu da Ethereum’da başlatılmış bir uygulamanın basitçe Solana veya Avalanche’a taşınamayacağı anlamına gelir. Zincir soyutlama, bu darboğazı ortadan kaldırarak geliştiricilere “bir kez inşa et, her yerde çalıştır” yaklaşımını sunar. Kullanıcılar hangi zincirde olursa olsun, geliştiriciler uygulamalarını yeniden dağıtmadan geniş bir erişim sağlayabilir.
Bu yaklaşım, Particle Network’ün modüler yürütme katmanı gibi sistemlerle somutlaştırılır. Örneğin, Ethereum’da başlatılan bir kredi protokolü, Optimism, zkSync ve Arbitrum üzerinde borç verme ve borç alma işlevlerini ayrı uygulamalara ihtiyaç duymadan etkinleştirebilir. Bu durum, zincir soyutlamanın DeFi üzerindeki etkisini doğrudan ortaya koyar. Çünkü likidite parçalanması, DeFi protokollerini farklı ağlarda bağımsız likidite havuzları oluşturmaya zorlamış, bu da fiyat farklılıklarına ve verim kaybına yol açmıştır. Örneğin Uniswap gibi DEX’ler, Ethereum, Polygon ve Base gibi ağlarda ayrı ayrı havuzlar kurmak zorundadır. Zincir soyutlama, tüm zincirlerdeki likiditeyi birleştirerek kullanıcıya işlem yaptığı yerden bağımsız olarak en iyi fiyatı sunar. LI.FI’nin likidite yönlendirme protokolü ve Socket’in Modüler Sipariş Akışı Müzayedeleri (MOFA) bu entegrasyonu destekleyen önemli çözümler arasındadır.
Web3’e yeni başlayan geliştiriciler için cüzdan entegrasyonu ve akıllı sözleşme dağıtımı, zincire özel mimarilerin, gas optimizasyonlarının ve güvenlik protokollerinin anlaşılmasını gerektiren dik öğrenme eğrileri oluşturur. Zincir soyutlama, farklı blokzincir ortamlarını kullanıcıdan ve geliştiriciden soyutlayarak bu süreci önemli ölçüde sadeleştirir. Bununla birlikte, hesap soyutlaması (account abstraction), geleneksel harici sahipli hesapların (EOA) sınırlamalarını ortadan kaldırarak geliştiricilere programlanabilir ve kullanıcı dostu cüzdan çözümleri sunar. ERC-4337 tabanlı akıllı cüzdanlar, sosyal girişler, abonelik bazlı ödeme sistemleri ve otomatik işlem yürütme gibi Web2 benzeri kullanım senaryolarını mümkün kılar. Bu sayede, örneğin NFT üyelik tabanlı bir uygulama geliştiren bir ekip, kullanıcıların gaz ödemelerini istedikleri token ile yapabilmesini sağlayabilir, tekrarlayan ödemeleri sistematik olarak yürütebilir.
Bu alanda heyecan verici gelişmelerden biri, Ethereum’un Pectra güncellemesinin bir parçası olarak Holesky ve Sepolia testnet’lerinde hayata geçirilecek olan EIP-7702 standardıdır. Bu geliştirme, Ethereum’un hesap soyutlamaya geçiş sürecinde dönüm noktası niteliğindedir. EIP-7702, dışarıdan sahip olunan hesapların (EOA’ların) akıllı sözleşme işlevselliği kazanmasına olanak tanır. Mevcut hesap soyutlama standardı olan ERC-4337, EOA’larla geriye dönük uyumlu olmadığı için yeni cüzdan oluşturmayı zorunlu kılarken, EIP-7702 bu sorunu çözer. Bu yenilik, mevcut cüzdanların kullanılmasını mümkün kılar, kullanıcı migrasyonu gerektirmez ve ERC-4337 altyapısıyla uyumlu çalışır. EOA’lar, basit bir vekil mantığı aracılığıyla akıllı sözleşme işlevselliği devralabilir.
Tüm bu gelişmelerin birleşimi — evrensel yürütme katmanları, toplu likidite entegrasyonu ve cüzdan soyutlaması — geliştiricilerin artık blokzincire özgü sınırlamalara odaklanmadan ürün geliştirmeye yoğunlaşabileceği bir dönemi başlatıyor. Artık Ethereum mu, Solana mı seçilmeli sorusu yerine, “Web3 için nasıl daha iyi bir deneyim inşa ederim?” sorusu öne çıkıyor.
Merkeziyetsiz finans (DeFi), izinsiz kredi verme, borç alma, ticaret ve getiri elde etme olanakları sunarak küresel finansal sistemde köklü bir dönüşüm başlattı. Ancak zincirler arası likidite parçalanması, hem kullanıcıları hem de protokolleri izole çözümlerle çalışmaya zorlayarak sermaye verimliliğini azaltmakta ve ağlar arasında fiyat uyumsuzluklarına neden olmaktadır. Zincir soyutlama bu verimsizlikleri doğrudan hedef alır; farklı blokzincir ağlarındaki likiditeyi bir araya getirerek sorunsuz zincirler arası işlem yürütme olanağı sağlar ve sermaye akışını optimize eder.
DeFi’nin karşılaştığı temel sorunlardan biri, her ağın likiditesinin ayrı havuzlarda izole şekilde tutulmasıdır. Örneğin Aave gibi bir borç verme protokolü, Ethereum, Avalanche ve Polygon üzerinde bağımsız likidite havuzları oluşturmak zorundadır. Bu yapı, kullanıcıları farklı zincirlerdeki fırsatlara ulaşabilmek için varlıklarını manuel olarak köprülemeye mecbur bırakır; bu da hem kullanım zorluğu hem de operasyonel risk anlamına gelir. Particle Network’ün Evrensel Likidite Katmanı, kullanıcıların bu zincirler arası geçişleri manuel olarak yapmadan farklı ağlardaki borç verenlerden faydalanmasını sağlar. Borçlular, bir zincire bağlı kalmadan çapraz zincir likidite havuzlarına erişebilir, işlemler sistem tarafından arka planda optimize edilir.
Benzer şekilde, merkeziyetsiz borsalar (DEX’ler) hâlâ zincire özgü silolarda çalıştığı için zincirler arası ticaret kullanıcılar açısından karmaşık ve zaman alıcı bir deneyim olmaya devam etmektedir. Örneğin bir kullanıcı Ethereum’daki ETH’sini Solana’da SOL ile takas etmek istediğinde, genellikle ya bir merkezi borsa (CEX) kullanmak zorunda kalır ya da manuel köprüleme protokollerine başvurur. Bu süreç işlem gecikmeleri ve yüksek maliyetlerle sonuçlanabilir. Zincir soyutlaması, DEX’lerin çoklu ağlardaki likiditeye otomatik olarak erişmesini sağlayarak bu engelleri ortadan kaldırır. Böylece kullanıcı, zincir fark etmeksizin yerel bir DEX arayüzü üzerinden en iyi yürütme ile işlem yapabilir. LI.FI, Connext ve Across Protocol gibi çözümler, zincirler arası işlemleri kullanıcı adına arka planda yönlendirerek bu deneyimi mümkün kılmak için çalışmaktadır.
Ticaret ve borç verme dışında, getiri optimizasyonu da zincir soyutlamasının etkili olduğu bir diğer önemli alandır. Bugün, Yearn Finance veya Beefy Finance gibi getiri toplayıcı protokoller, her blokzincir için ayrı stratejiler sürdürmek zorundadır. Bu, kullanıcıların en iyi getiri fırsatına ulaşabilmek için varlıklarını manuel olarak farklı ağlara taşımalarını gerektirir. Ancak niyet tabanlı işlemler ve otomatik yürütme ile kullanıcılar fonlarını tek bir işlemle sisteme dahil edebilir; çözücüler ise bu varlıkları en yüksek getiriyi sunan zincire yönlendirir. Particle Network’ün Evrensel Getiri Birleştirme Modeli, kullanıcıların varlık yönetimini sadeleştirir; zincir özel stratejilere veya köprü varlıklarına ihtiyaç duymadan getiri elde etmelerini sağlar.
DeFi’deki bir diğer temel zorluk, gas ücretlerinin öngörülemezliği ve bu durumun işlemleri bazen kârsız hâle getirmesidir. Örneğin bir kullanıcı Ethereum ağında bir ERC-20 token ($X) göndermek istediğinde, işlem ücretini yine Ethereum’un yerel token’ı ETH ile ödemesi gerekir. Ancak her zaman bu gas token’ına sahip olunamayabilir ve bu da işlemlerin terk edilmesine neden olabilir. Universal Gas Paymaster çözümleri, kullanıcıların gas ücretlerini herhangi bir token ile ödeyebilmesini sağlayarak bu sorunu ortadan kaldırır. Bu yaklaşım, özellikle büyük meblağlarla zincir üstü strateji uygulamak isteyen kurumsal yatırımcılar açısından maliyet öngörülebilirliği sunması bakımından kritiktir. Aynı zamanda, kullanıcı kazanımını desteklemek isteyen ağlar veya dApp’ler için gasless (sıfır gas) işlemler yürütme kabiliyeti sağlar. Aşağıdaki grafikte de görülebilecek şekilde, bu model genellikle “sponsorlu işlem ücretleri” olarak adlandırılır ve potansiyel kullanıcılar için giriş engellerini düşürerek büyümeyi hızlandırmada etkili bir yöntemdir.
Kaynak: Visa, Kripto Düşünce Liderliği
Zincir soyutlaması yalnızca bireysel kullanıcıların DeFi deneyimini geliştirmekle kalmaz — aynı zamanda merkeziyetsiz finansı kurumsal aktörler için de daha erişilebilir ve işlevsel hale getirir. Günümüzde birçok hedge fonu, varlık yöneticisi ve kurumsal hazine, varlıkları birden fazla blokzincir üzerinde yönetmenin getirdiği operasyonel karmaşıklık nedeniyle DeFi ekosistemine sermaye tahsis etmekten kaçınmaktadır. Zincir soyutlaması sayesinde kurumlar, birleştirilmiş ve zincirler arası uyumlu bir yürütme katmanı aracılığıyla DeFi ile etkileşime geçebilir; entegrasyon sürecindeki sürtünmeyi azaltabilir ve varlıkların likidite havuzları arasında en verimli şekilde yönlendirilmesini sağlayabilir.
Zincir soyutlaması, zincirler arasında bölünmüş likiditeyi ortadan kaldırarak, işlem yürütme süreçlerini optimize eder ve zincirler arası borç verme, stake etme ve getiri stratejilerinin uygulanabilirliğini artırır. Bu yapısal dönüşüm, DeFi protokollerinin sermaye verimliliğini derinlemesine güçlendirerek; daha hızlı işlem yürütme, daha derin likidite havuzları ve daha kullanıcı dostu deneyimlerle geleneksel finans sistemleriyle rekabet edebilecek düzeye ulaşmasını sağlar. Böylece zincir soyutlaması, birlikte çalışabilir ve düşük sürtünmeli finansal piyasaların önünü açarak DeFi’nin daha kapsayıcı bir finansal altyapıya dönüşmesini destekler.
Oyun endüstrisi, çevrimiçi çok oyunculu oyunların ilk günlerinden e-sporların ve sanal ekonomilerin yükselişine kadar uzun süredir teknolojik yeniliklerin ön saflarında yer alıyor. Bununla birlikte, oyun içi varlıkların, tokenların ve ekonomilerin belirli ağlar içinde sıkışıp kaldığı blokzincir izolasyonu nedeniyle Web3 tabanlı oyunlar henüz tam potansiyeline ulaşamadı. Bu birlikte çalışabilirlik eksikliği, oyuncuları karmaşık zincirler arası köprüleme adımlarına zorlayarak geniş kitlelerin benimsemesini engelliyor. Zincir soyutlama, sorunsuz çoklu zincir oyun deneyimlerini mümkün kılarak oyuncuların hangi ağ üzerinde olduklarını düşünmeden blokzincir tabanlı varlıklarla etkileşime girmelerini sağlar.
Web3 oyunlarının bugünündeki temel sınırlamalardan biri, oyun içi varlıkların (NFT’ler ve tokenlar gibi) bireysel ağlara sıkışmış olmasıdır. Örneğin, bir oyuncu Solana tabanlı bir oyunda bir NFT kılıç kazandığında, bu varlığı Ethereum tabanlı bir pazaryerine aktarması kolay değildir; çünkü birçok teknik işlemden geçmesi gerekir. Bu durum, farklı ağlarda dijital varlıkların likiditesini ve işlevselliğini sınırlar. Particle Network’ün Evrensel Hesaplar ve Zincirler Arası Likidite Katmanı gibi çözümler, bu varlıkların manuel transfer olmaksızın birden fazla ağda erişilebilir olmasını sağlar. Böylece, oyuncular bir NFT avatarı Immutable X’te edindikten sonra, onu manuel bir geçişe gerek duymadan Polygon üzerinde çalışan bir oyunda kullanabilir.
Gas ücretleri ve işlem onayları, blokzincir tabanlı oyunlarda bir başka büyük sürtünme alanıdır. Geleneksel oyuncular, anında gerçekleşen işlemler ve sorunsuz oyun içi satın alımlara alışkındır; oysa blokzincir tabanlı oyunlar, basit bir satın alma işlemi için bile birden fazla cüzdan onayı, ağ geçişi ve işlem ücreti talep eder.
Çoğu işlem onayıyla ilgili kısıtlama, Hesap Soyutlama ile azaltılabilse de, zincir soyutlama protokolleri bu işlevselliğin üzerine inşa edilerek kullanıcılara daha birleşik ve kesintisiz bir deneyim sunar. Evrensel gas çözümleriyle, kullanıcıların artık yalnızca bir ağın yerel tokenını bulundurmasına gerek kalmadan işlem yapması mümkündür. Örneğin, bir oyuncu ETH tutmadan, yalnızca USDC kullanarak Arbitrum tabanlı bir pazarda oyun içi varlık satın alabilir. Bu soyutlama seviyesi, geleneksel oyunlarda alışkın olunan tek tıklamayla satın alma deneyimini yansıtarak Web3 oyunlarını daha kullanıcı dostu hale getirir.
Çoklu zincir deneyimleri oluşturmak isteyen oyun stüdyoları için etkileşim yetkinliği kritik bir faktördür. Günümüzde geliştiriciler genellikle bir blokzinciri seçmek zorunda kalır ve bu durum kullanıcıları belirli bir ekosisteme kilitler. Bu da büyüme potansiyelini kısıtlar ve geliştiricilerin oyunlarını birden fazla ağda ayrı ayrı sürdürmesini veya köprüleme çözümlerine bel bağlamasını gerektirir. Zincir soyutlama, stüdyolara zincir bağımsız oyunlar geliştirme esnekliği sunar. Böylece, farklı ağlardaki (Ethereum, Solana, Avalanche vb.) oyuncular, aynı oyun içi ekonomide birlikte işlem yapabilir. UniversalX ve LayerZero gibi çözümler, oyun içi varlıkların farklı blokzincirler arasında serbestçe hareket edebilmesini sağlayan altyapılar sunar ve gerçekten çoklu zincirli bir metaverse’ün temelini oluşturur.
Zincir soyutlamasının Web3 oyunları üzerindeki etkisi, yalnızca varlıkların transferiyle sınırlı değildir — aynı zamanda oyuncu sahipliğini ve oyun içi ekonomik modelleri de güçlendirir. Geleneksel oyunlarda dijital varlıklar merkezi sunucularda tutulduğu için oyuncuların gerçek mülkiyet hakları yoktur. Oysa blokzincir oyunlarında, varlıklar doğrulanabilir şekilde sahip olunabilir ve transfer edilebilir hale gelir. Ancak zincir soyutlama olmadan bu varlıklar bir ağda sıkışıp kalır ve bu da uzun vadeli değer potansiyelini düşürür. Zincirler arası uyumluluğu sağlayan çözümler sayesinde oyuncular, dijital varlıklarını diledikleri ekosisteme taşıyabilir, bu da gerçek mülkiyet kavramını güçlendirir.
Web3 oyunlarının geleceği, teknik karmaşaları oyunculardan gizleyerek, geleneksel oyun platformlarıyla benzer deneyimler sunarak şekillenecektir. Oyuncuların ağ geçişlerini, gas ücretlerini ya da cüzdan yapılarını düşünmeden oyunlara katılabildiği; ticaret yapabildiği bir yapı hedeflenmektedir. Zincir soyutlaması, blokzinciri katmanını görünmez hale getirerek, geliştiricilerin oyun tasarımı, topluluk inşası ve hikaye anlatımına odaklanmasını mümkün kılar. Bu karmaşıklığın ortadan kalkması, Web3 oyunlarının geleneksel AAA oyunlarla rekabet etmesini ve oyuncu merkezli yeni bir ekonomi çağını başlatmasını sağlar.
Web3 ekosistemi, yatırımcıların blokzinciri altyapısına, merkeziyetsiz uygulamalara ve dijital varlıklara milyarlarca dolar aktarmasıyla bir risk sermayesi (VC) finansmanı akışına tanık oldu. Bununla birlikte, artan kurumsal ilgiye rağmen, sermaye verimsizlikleri ve birden fazla zincirdeki parçalanmış likidite, geleneksel finans (TradFi) aktörleri tarafından geniş çaplı benimsemeyi zorlaştırdı. Zincir soyutlama, operasyonel engelleri kaldırarak, sermaye dağılımını optimize ederek ve blokzincir tabanlı finansal araçları kurumlar için daha erişilebilir hale getirerek bu dinamiği değiştirmektedir.
Web3’te kurumsal yatırımcıların karşılaştığı başlıca engellerden biri, çoklu zincirlerde varlık yönetiminin karmaşıklığıdır. Geleneksel finansal piyasalardan farklı olarak, sermayenin düşük sürtünmeyle serbestçe hareket ettiği bir yapı yerine, mevcut blokzincir yatırımları birçok 1. ve 2. Katman ağına dağılmış durumdadır. Zincir üstü getiri fırsatlarına sermaye yönlendirmek isteyen bir yatırım firması, Ethereum, Solana, Avalanche gibi farklı ağlara fonlarını ayrı ayrı tahsis etmek zorunda kalmakta ve bu süreç genellikle manuel adımlar, ağa özel saklama çözümleri ve farklı stratejiler gerektirmektedir. Particle Network’ün Universal Liquidity Layer çözümü, bu süreci otomatikleştirerek likiditenin zincirler arasında manuel müdahale olmadan optimize edilmesini sağlar.
Kurumsal yatırımcılar ayrıca, mevcut blokzincir ortamında öngörülemeyen işlem maliyetleri ve yürütme riskleriyle başa çıkmakta zorlanmaktadır. Özellikle Ethereum gibi yoğun kullanılan ağlarda gas ücretlerindeki oynaklık, zincir üstü finansal stratejileri öngörülemez kılmaktadır. Zincir soyutlaması, zincire özgü varlıkları tutma zorunluluğunu ortadan kaldıran Universal Gas Paymasters gibi gaz soyutlama çözümleri sunarak bu soruna çözüm getirir. Bu sayede, bir yatırım fonu, ETH yerine USDC gibi sabit değerli varlıklarla gas ücretlerini karşılayarak çoklu zincirde portföy yeniden dengesi yapabilir ve daha kontrollü bir operasyon ortamı yaratabilir.
Zincir soyutlamasının bir diğer önemli avantajı, zincir üstü finansal ürünlerin daha etkin şekilde yürütülmesi ve uzlaştırılmasıdır. Kurumsal yatırımcılar, DeFi’ye girişte sıklıkla likidite parçalanması, önden çalışma riski ve verimsiz işlem rotalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Blokzincir üzerinde yüksek hacimli işlemler, ağ tıkanıklıkları nedeniyle kayma, fiyat etkisi veya başarısız işlemlerle sonuçlanabilir. CoW Protocol ve LI.FI gibi projelerin sunduğu amaca dayalı işlem modelleri sayesinde, kurumlar yalnızca işlem hedeflerini belirtir (örneğin, 10 milyon dolarlık ETH’yi en iyi kurdan USDC’ye dönüştürmek) ve çözücü ağı bu hedefi en uygun koşullarda gerçekleştirmek için rekabet eder. Bu yaklaşım, MEV sömürüsünü önleyerek kurumsal düzeyde işlem güvenliği sağlar.
Ticaret yürütmenin ötesinde, zincir üstü getiri üretim modellerinin kurumsal alanda benimsenmesi, farklı ağlardaki getirilerin ayrı ayrı takip edilmesi gerekliliği nedeniyle sınırlı kalmıştır. Günümüzde, Ethereum (Lido), Solana (Marinade) ve Cosmos (Stride) gibi ağlarda likit staking ödülleri arayan bir fon, manuel varlık tahsisi, köprüleme süreçleri ve getiri izleme gibi operasyonlarla uğraşmak zorundadır. Zincir soyutlama, getiriyi en üst düzeye çıkaracak şekilde fonların otomatik olarak konuşlandırılmasını sağlayan zincirler arası getiri toplamayı mümkün kılar. Particle Network’ün amaca yönelik altyapısı, bu operasyonların tümünü otomatikleştirerek kurumlara düşük sürtünmeli ve yüksek verimli bir getiri yönetimi sunar.
Düzenleyici açıdan bakıldığında, zincir soyutlama aynı zamanda zincirler arası işlemlerle bağlantılı uyumluluk risklerini azaltma potansiyeli taşır. Pek çok kurum, zincir üstü faaliyetlerin izlenebilirliğindeki zorluklar ve belirsiz raporlama gereksinimleri nedeniyle DeFi ile etkileşimde bulunmaktan çekinmektedir. Ancak birleşik bir uzlaştırma katmanı sayesinde, uyumluluk ekipleri tüm zincir üzerindeki faaliyetleri tek bir platformdan izleyebilir; bu da risk yönetimini, denetimleri ve düzenleyici raporlamayı kolaylaştırır.
Kripto-yerli risk sermayesi şirketleri altyapı projelerine yatırım yapmaya devam ederken, zincir soyutlama 2024 yılında öne çıkan yatırım temalarından biri haline gelmiştir. 2024’ün dördüncü çeyreğinde kripto VC yatırımları çeyrek bazında %46 artış gösterirken, zincirler arası altyapı projeleri bu yatırımın önemli bir kısmını oluşturmuştur. Yatırımcılar, zincir soyutlamasının birlikte çalışabilirliği mümkün kılarak Web3’ün bir sonraki büyüme dalgasını başlatacağına ve kurumsal benimsemenin önünü açacağına inanmaktadır.
Sonuç olarak, zincir soyutlama; blokzincirini parçalanmış bir yapıdan çıkarıp birleşik, uyumlu ve kullanıcı dostu bir finansal altyapıya dönüştürerek kurumsal yatırımcılar, geleneksel finans kuruluşları ve fon yönetim firmaları için daha cazip bir zemin hazırlar. Operasyonel karmaşıklığı azaltarak, sermaye dağılımını optimize ederek ve zincirler arası işlemleri sadeleştirerek, Web3’ü yalnızca bireysel kullanıcılar için değil; aynı zamanda dijital finans dünyasında etkin sermaye tahsisi yapmak isteyen kurumlar için de güçlü bir alternatif haline getirir.
Zincir soyutlaması, likidite entegrasyonu, işlem verimliliğini artırma ve genel sistem kullanılabilirliğini geliştirme gibi yönleriyle blokzincir altyapısını dönüştürme potansiyeli taşımasına rağmen, yaygın benimsenmesi bazı temel zorlukları da beraberinde getiriyor. Tam anlamıyla soyutlanmış bir blokzincir ekosistemine geçiş, güvenlik, merkeziyetsizlik, çözücü ağ dinamikleri, düzenleyici uyumluluk ve uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik gibi alanlarda dikkatle ele alınması gereken sorunlar doğuruyor. Bu endişelerin etkili şekilde çözülmesi, zincir soyutlamasının güvenilir, izinsiz ve ölçeklenebilir yapısını sürdürmesini sağlarken blokzincir teknolojisinin temel ilkeleriyle uyumlu kalmasını mümkün kılar.
Zincir soyutlamasının karşılaştığı en büyük zorluklardan biri güvenliktir. Bugün köprüler, blokzincir ekosisteminin en savunmasız bileşenleri arasında yer almakta ve son iki yılda köprü saldırıları sonucu 2.5 milyar doların üzerinde varlık kaybı yaşanmıştır. Zincir soyutlama, doğası gereği zincirler arası yürütme ve likidite yönlendirmeye dayandığı için, bu güvenlik açıkları kritik öneme sahiptir.
Amaç tabanlı işlemler ve çözücü ağlarının benimsenmesi, yeni saldırı yüzeyleri oluşturur. Çözücüler, işlemleri en iyi koşullarda gerçekleştirmek için rekabet ederken kötü niyetli çözücüler, fiyat manipülasyonu, önden çalıştırma (front-running) ve Maksimum Çıkarılabilir Değer (MEV) istismarı yoluyla kullanıcıları zarara uğratabilir. Geleneksel zincirlerde MEV, sandviç saldırıları, gaz önceliği ihaleleri ve işlem kayması gibi ciddi verimsizliklere yol açmıştır. Çözücü ağları dikkatli tasarlanmazsa, merkezi rant sağlayan yapılara dönüşebilir ve sistemsel adaleti zedeleyebilir.
Bu riskleri azaltmak adına, çözücü ağlarında özel mempool’lar, sıfır bilgi kanıtları (zk-proofs) ve adil sıralama mekanizmaları gibi şifreleme tabanlı çözümler devreye alınmalıdır. Örneğin, CoW Protocol’ün açık artırma modeli, işlemleri MEV etkisini azaltacak şekilde sıralar. Particle Network’ün zincirler arası yürütme çerçevesi de, çözücülerin işlemleri manipüle etmesini engellemek için kriptografik kanıtlar içerir.
Zincir soyutlamasında bir diğer önemli mesele, yürütme ağlarının potansiyel merkezileşmesidir. Günümüzde birçok zincirler arası işlem protokolü, yürütme ve mesaj iletimi süreçlerinde az sayıda röle, doğrulayıcı veya sıralayıcıya dayanmaktadır. Bu da protokolün merkeziyetsizlik ilkesinden saparak izinli bir yapıya dönüşme riskini artırır.
LayerZero gibi popüler çapraz zincir iletişim protokolleri, “Oracle & Relayer” çiftleri aracılığıyla veri aktarımını gerçekleştirmektedir. Bu yaklaşım yüksek verimlilik sunsa da, merkezileşme riski barındırır. Alternatif olarak, iyimser yürütme modelleri veya paylaşılan güvenlik sistemleri gibi yapılar, güveni geniş doğrulayıcı ağlarına dağıtmayı hedefler. EigenLayer’ın stake tabanlı güvenlik modeli ve Babylon’un Bitcoin destekli doğrulayıcı yapısı bu anlamda umut vadeden çözümler arasında yer alır.
Verimlilik ile merkeziyetsizlik arasındaki denge tartışmaları devam etmektedir. Merkezi çözücü yapıları hızı artırabilir ancak bu durum başarısızlık noktaları ve yönetişim riskleri yaratır. Oysa açık, izin gerektirmeyen çözücü ağları; hem yürütme verimliliğini koruyabilir hem de sansüre karşı dayanıklı kalabilir.
Zincir soyutlaması, zincirler arası işlem yürütmeyi kolaylaştırdığı ölçüde, düzenleyici kurumların dikkatini çekmektedir. Özellikle AML (Kara Para Aklama) ve KYC (Müşterini Tanı) gerekliliklerine uyum noktasında, zincir soyutlama çözümleri daha sıkı gözetim önlemleriyle karşılaşabilir.
Regülasyon açısından en çok tartışılan konulardan biri, zincirler arası işlem başarısızlıklarında sorumluluğun kimde olduğudur. Eğer bir kullanıcı bir işlem niyeti gönderir ve çözücü bunu yanlış yürütürse, doğacak zarardan kim sorumlu olacaktır? Merkezi olmayan çözücü ağları için bu, hukuki gri alanlar yaratabilir. Ayrıca zincirler arası işlemlerin şeffaflığı, sınır ötesi denetimleri zorlaştırabilir ve gizlilik ile uyum arasında hassas bir denge kurulmasını gerektirir.
Bu nedenle, sıfır bilgi uyumluluk kanıtları veya düzenleyiciye yönelik opsiyonel çerçeveler geliştiren çözümler önem kazanmaktadır. Polygon’un AggLayer’ı gibi yapılar, uyumluluk gereksinimlerine hassasiyet göstererek hem merkeziyetsizliğe sadık kalmayı hem de kurumsal yatırımcıyı çekmeyi amaçlamaktadır.
Zincir soyutlama çözümlerinin uzun vadeli başarısı, ekonomik teşvik yapılarının sağlıklı işleyişine bağlıdır. Amaca dayalı yürütme ağları, çözücülerin işlem yürütmesi için rekabet ettiği yapılardır; ancak çözücülerin yeterli ödül almaması durumunda ağ katılımı düşebilir ve işlem kalitesi zarar görebilir. Tersine, aşırı teşvikler de şişkin maliyetler ve MEV benzeri verimsizlikler yaratabilir.
Bu nedenle, yürütme talebine göre dinamik şekilde ayarlanan çözücü ödülleri gibi mekanizmalar devreye alınmalıdır. Ayrıca zincirler arası altyapının işletme maliyeti de dikkate alınmalı, sistemin gelir modeli bu maliyetleri karşılayacak biçimde yapılandırılmalıdır. Celestia gibi modüler blokzincirlerin sunduğu veri kullanılabilirliği katmanları, altyapı yükünü azaltarak çözücü ağlarının sürdürülebilirliğine katkı sağlayabilir.
Tüm bu zorluklara rağmen, sektör hızla zincir soyutlamayı daha güvenli, merkeziyetsiz ve sürdürülebilir hale getirmek için çalışıyor. Kriptografik önlemler, açık çözücü yapıları ve regülasyon dostu çözümlerle bu dönüşüm destekleniyor.
Her yeni teknolojik paradigma gibi, zincir soyutlama da iteratif iyileştirme, sağlam güvenlik önlemleri ve düşünülmüş ekonomik modeller gerektiriyor. Bu engeller başarıyla aşılabilirse, zincir soyutlaması Web3’ün en çığır açıcı inovasyonlarından biri haline gelebilir ve geliştiriciler, kullanıcılar ve kurumlar için karmaşıklıktan arındırılmış bir blokzincir deneyimi sunabilir.
Blokzincir endüstrisi kritik bir dönemeçte. Merkeziyetsiz teknolojiler; izinsiz finans, dijital mülkiyet ve yeni ekonomik modellerin kapısını açmış olsa da, kullanıcılar hâlâ karmaşık işlemlerle uğraşmak zorunda kalıyor. Zincir değiştirme, cüzdan yönetimi, gaz ücretleri gibi konular, Web3’ü parçalı ve kullanıcı dostu olmayan bir hale getiriyor.
Zincir soyutlaması bu durumu değiştiriyor. Tıpkı bulut bilişimin fiziksel sunucuları görünmez hale getirmesi gibi, zincir soyutlaması da blokzincir altyapısını arka planda tutarak kullanıcı deneyimini ön plana çıkarıyor. Evrensel hesaplar, zincirler arası likidite yönlendirmesi, niyet tabanlı işlemler ve gaz soyutlaması; bu altyapıyı sezgisel bir katmanın altına gizleyerek kitlesel benimsenmeyi mümkün kılıyor.
Yatırım açısından, risk sermayesi firmaları bu dönüşüme çoktan yöneldi. Zincir soyutlamaya, modüler yürütme katmanlarına ve likidite entegrasyonu çözümlerine milyarlarca dolar akıyor. Kurumsal yatırımcılar, zincirler arası işlem yapılabilen entegre finansal sistemlerin potansiyelini yakından takip ediyor. Oyun, sosyal platformlar ve finansal uygulamalar ise, kullanıcıların hangi zincirde olduklarını bilmeden uygulamalara erişebildiği yeni bir dünyaya hazırlanıyor.
Eğer Particle Network gibi zincir soyutlama çözümleri başarılı olursa, “bir blokzincir kullanmak” kavramı geçmişte kalacak. Bugün internet kullanıcılarının bir sitenin AWS veya Google Cloud’da barındırıldığını bilmesine gerek olmadığı gibi, gelecekte de kullanıcıların Ethereum, Solana ya da başka bir ağda olduklarını bilmelerine gerek kalmayacak. Blokzincir görünmez olacak; geriye sadece dijital deneyimler kalacak.
Zincir soyutlama, yalnızca sürtünmeyi azaltmayı değil, aynı zamanda sorunsuz deneyimler yaratmayı hedefliyor. Kimileri bunun kullanıcıların kontrolünü azaltabileceğini söylese de, çoğu kullanıcı zincirlerin teknik detaylarıyla uğraşmak istemiyor — yalnızca uygulamaları etkin şekilde kullanmak istiyor.
Kontrolü elinde tutmak isteyen kullanıcılar için zincir soyutlama hâlâ bir deneyim tercihi, bir kısıtlama değil. Bu noktada asıl soru şu: Bu dönüşüme liderlik edecek olan kim olacak? Tam zincir soyutlamaya doğru yarış başladı bile ve bu zorlukları ilk çözen projeler, Web3’ün geleceğini şekillendirecek.
Bu makale, Shoal.gg kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Alex Nardi‘ye aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.
Eğer finansın geleceği dijital ise, neden DeFi kullanmak hâlâ 1990’ların dial-up bağlantısını kullanmak gibi hissettiriyor? Sorunsuz, blockchain tabanlı bir finansal sistem hayali genellikle gerçeklik tarafından bozulur – cüzdanlar arasında geçiş yapmak, varlıkları zincirler arası köprülerle birleştirmek, gas ücretleriyle uğraşmak ve blokzincirler arası birlikte çalışabilirliği sağlamak. Kullanıcılar her adımda sürtünmeyle karşılaşır; geliştiriciler, birlikte çalışmayan izole ekosistemler için optimize etmeye zorlanır ve likidite, farklı blokzincirler arasında dağılmış şekilde kalır – bu da genel sermaye verimliliğini azaltır. Web3’ün vaadi sürüyor, ancak kullanılabilirlik sorunları, gerçek anlamda kitlesel benimsenmenin önünde önemli bir engel oluşturuyor.
İşte zincir soyutlamasının devreye girdiği nokta burası. Fiziksel sunucuları yönetmenin karmaşıklığını ortadan kaldıran bulut bilişimde olduğu gibi, zincir soyutlama da kullanıcıların altyapıdaki karmaşıklıkları bilmesine gerek kalmadan blokzincirler arası etkileşimde bulunmalarını sağlar ve Web3’teki en büyük kullanıcı deneyimi engellerini ortadan kaldırır. Netflix gibi yayın platformlarının hangi bulut servis sağlayıcısı üzerinde çalıştığını bilmek zorunda olmaması gibi, geleceğin Web3 uygulamaları da kullanıcıların hangi ağ üzerinde işlem yaptığını veya varlıklarını manuel olarak köprülemesini gerektirmeyecek.
Bu dönüşümün etkileri son derece geniş. Gerçek anlamda uygulanmış bir zincir soyutlama modeli, altyapı odaklı blokzincir rekabetinden kullanıcı deneyimi odaklı uygulamalara geçişi teşvik eder. Sermaye verimliliği artar, geliştirici engelleri azalır ve merkeziyetsiz finans (DeFi), Web3 oyunları ve dijital kimlik çözümleri ciddi ölçüde kullanılabilirlik avantajları elde eder.
Bu rapor, zincir soyutlamasının Web3 ile etkileşen kullanıcılar ve geliştiriciler üzerindeki etkilerini, bu yaklaşımı mümkün kılan temel teknolojik gelişmeleri, sektör genelindeki dolaylı sonuçları, Particle Network’ün bu süreçteki merkezi rolünü ve karşılaşılabilecek potansiyel zorlukları inceliyor.
Zincir soyutlamasının temel amacı, kullanıcıların ve geliştiricilerin blokzincirleri hakkında düşünme ihtiyacını ortadan kaldırmaktır. Cüzdan parçalanması, birden fazla token türünde gas ücretleri ödeme zorunluluğu ve zincir bazlı likidite silo sorunlarıyla uğraşmak yerine, zincir soyutlaması; blokzinciri etkileşimlerini sorunsuz hâle getiren birleşik bir katman sunar. Aşağıda bu vizyonu mümkün kılan temel bileşenleri açıklıyoruz.
1. Evrensel Hesaplar: Zincirler Arası Tek Bakiye
Mevcut Web3 ekosisteminde, kullanıcılar genellikle her blokzincir ağı için ayrı hesaplara ihtiyaç duyar – ERC-20 token’ları için bir Ethereum adresi, SPL token’ları için bir Solana adresi, BTC için bir Bitcoin cüzdanı gibi. Bu parçalı yapı, kullanıcıların birden fazla bakiyeyi takip etmesini, farklı özel anahtarları yönetmesini ve hangi varlığın nerede tutulduğunu hatırlamasını gerektirerek karmaşık bir deneyim yaratır.
Evrensel Hesaplar, tüm blokzincir ağlarında çalışabilen tek bir adres ve bakiye sunarak bu sorunu çözer. Kullanıcılar bir kez giriş yaparak, farklı ağlar arasında manuel fon aktarımına veya zincir seçimine gerek kalmadan işlem gerçekleştirebilir.
Birkaç ay önce, Particle Network UniversalX’i yayınladı — evrensel hesapların ilk ana ağ uygulamasını temsil eden ve zincir ayrımı olmayan bir işlem altyapısını tanımlayan bu gelişme, zincir soyutlaması açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Fark edileceği üzere, birden fazla ağda fon tutulmasına rağmen, evrensel hesapların (UA) sunduğu avantaj, tüm bu fonların tek ve birleşik bir bakiye olarak görünmesidir. İşlem gerçekleştirilirken, sistem otomatik olarak tüm zincirlerden gerekli değeri birleştirir – manuel köprü kullanımı veya gas ücreti planlaması gibi işlemleri gereksiz hâle getirir.
Nasıl Çalışır:
Evrensel Hesaplar, ERC-4337 standardını temel alan akıllı cüzdanlar tarafından desteklenir. Bu sistem sayesinde:
Bu yaklaşım, hem güvenliği artırır hem de kullanıcı deneyimini basitleştirir.
Gerçek Hayattan Bir Senaryo:
Her gün DeFi kullanan bir kullanıcı olan Alice’i düşünelim. Ethereum ağında ETH varlığı bulunuyor, ancak Avalanche ağında getiri sağlamak istiyor. Geleneksel yöntemde:
Ancak evrensel hesap yapısıyla Alice’in yalnızca birleşik bir arayüzle işlem gerçekleştirmesi yeterlidir. Sistem onun yerine fonları en uygun biçimde yönlendirir ve zincirler arası süreçleri yönetir.
2. Evrensel Likidite: Köprüleme Zorunluluğunu Ortadan Kaldırmak
Web3’ün karşılaştığı en büyük engellerden biri likiditenin parçalanmasıdır. Her blokzincir, kendi izole varlık havuzlarını barındırır ve kullanıcıların farklı ekosistemlerle etkileşim kurabilmesi için manuel olarak zincirler arası köprü kullanmaları gerekir.
Evrensel likidite, bu süreci otomatikleştirerek köprü ihtiyacını ortadan kaldırır ve zincirler arası varlık hareketini kullanıcıya yansıtmadan, arka planda sorunsuz bir şekilde gerçekleştirir.
Nasıl Çalışır:
Kullanıcıların çeşitli zincirlerde birden fazla varlık tutmalarını gerektirmek yerine, evrensel likidite protokolleri, zincirler arası sermayeyi ortak bir likidite havuzunda bir araya getirir. Böylece uygulamalar bu havuza doğrudan erişebilir.
Bu yapıyı, köprüleme sürecinin tamamen otomatikleştirilmiş hâli gibi düşünebiliriz. Yani, kullanıcı farklı kaynak zincirlerde (örneğin Ethereum, Base) varlık tutsa bile, hedef işlem için gerekli olan değer (örneğin Avalanche’ta NFT satın alma işlemi) arka planda bu kaynaklardan otomatik olarak sağlanır ve aktarılır.
Uygulama Örneği:
Bob, Solana ağı üzerinde listelenmiş bir NFT’yi satın almak istiyor. Ancak sahip olduğu varlıkların tamamı Ethereum ve Base ağlarında tutuluyor.
Geleneksel yöntemde Bob’un, ETH’lerini önce köprüleyerek Solana ağına aktarması, ardından işlem yapması gerekir.
Ancak evrensel likidite çözümleri sayesinde, Bob bu işlemleri manuel olarak yapmak zorunda kalmaz. NFT satın alma işlemi başlatıldığında, sistem arka planda gerekli likiditeyi otomatik olarak kaynak zincirlerden toplayarak Solana’daki işlemi tamamlar. Böylece tüm süreç Bob için tek tıklamalı bir deneyime dönüşür.
Kaynak: Particle Network Dokümanları.
Particle Network gibi projeler, Bunder Düğümleri ve Likidite Sağlayıcıları sistemi aracılığıyla zincirler arasında likiditeyi bir araya getirerek (yukarıda gösterildiği gibi) en iyi yürütümü kullanıcı müdahalesi olmadan sağlar.
3.Evrensel Gas: Herhangi Bir Token ile İşlem Ücreti Ödeme
Web3’teki en yaygın kullanıcı deneyimi sorunlarından biri gas ücretlerinin yalnızca yüksek olması değil, aynı zamanda yönetimindeki karmaşıklıktır. Bugün, bir kullanıcı Polygon’daki bir DeFi uygulamasıyla etkileşime geçmek istediğinde, elinde USDC veya ETH olsa bile işlem yapabilmek için ayrıca MATIC edinmesi gerekir.
Evrensel gas modeli, işlemlerin herhangi bir token ile gerçekleştirilmesini mümkün kılarak bu sorunu ortadan kaldırır.
Nasıl Çalışır:
Örnek Uygulama: Bir kullanıcı merkeziyetsiz bir borsada (DEX) USDC’yi SOL ile takas etmek istiyor ancak yalnızca USDC bakiyesine sahip. Geleneksel olarak, bu işlemi yapabilmesi için Solana ağında SOL edinmesi gerekir. Ancak evrensel gas modeliyle, gas ödemesi USDC bakiyesinden otomatik olarak düşülür ve kullanıcı yalnızca işlemi onaylar.
4. Niyet Tabanlı İşlemler: Web3’ün Yeni Yürütme Modeli
Zincir soyutlamasının temelinde, Web3 işlemlerinde niyet (intent) tabanlı bir modele geçiş vardır. Bu modelde kullanıcılar doğrudan belirli emirler vermek yerine sonuç odaklı talepler iletir. Sistem, bu sonucu elde etmek için en verimli yolu otomatik olarak bulur.
Nasıl Çalışır:
Kullanıcılar artık belirli bir protokolde sabit işlemler tanımlamak yerine (örneğin: “Uniswap’te 1 ETH karşılığında 2000 USDC takas et”), “1 ETH karşılığında en iyi USDC dönüşümünü istiyorum” gibi yüksek düzeyli niyetler belirtir. Birden fazla zinciri kapsayan çözücü (solver) ağı devreye girer, en iyi yürütme yolunu bulur ve işlemi otomatik olarak gerçekleştirir.
Neden Önemlidir?
Örnek Uygulama:
Vitalik, ETH’yi SOL ile değiştirmek istiyor. Geleneksel yöntemle en iyi DEX’i manuel olarak seçmesi ve birden fazla işlem gerçekleştirmesi gerekir. Ancak niyet tabanlı sistem sayesinde:
Kripto dünyasında niyetler ve zincir soyutlama (Chain Abstraction) kavramları bazen eşanlamlı olarak kullanılsa da, aslında farklı hedeflere hizmet ederler:
Ancak bir işlem birçok zinciri kapsadığında (örneğin köprüleme gerektiren işlemler), niyetler, zincir soyutlamanın bir bileşeni hâline gelir. Kullanıcının verdiği bir niyet, zincirler arası etkileşim ve likidite yönlendirme ile örtüştüğünde, bu iki kavram doğal olarak birleşir. Sonuç olarak, niyet tabanlı sistemler, kapsamlı zincir soyutlama çözümleri için bir yapı taşı hâline gelir.
Niyetler (intents) ve zincir soyutlama (chain abstraction), daha akıcı çoklu zincir deneyimleri sunmak için birlikte çalışır. Ancak bu sistemler genellikle iki farklı yaklaşıma ayrılır:
Niyet tabanlı sistemler umut vericidir; ancak çözücü bağımlılığı, gas ücretleri, mempool kısıtlamaları, gazsız işlemlerin eksikliği ve ölçeklenebilirlik sorunları, bu sistemlerin ölçeklenmesi için çözülmesi gereken temel zorluklardır.
Blockchain altyapısının gelişimi, çoğunlukla kullanıcı deneyimi sorunları ile sınırlanmıştır. Erken kullanıcılar cüzdan, köprü ve gas ücretlerini yönetebildiler; ancak Web3’ün geniş kitlelerce benimsenmesi için Web2 benzeri sorunsuz deneyimler gereklidir.
Zincir soyutlaması:
Bu, sadece teknik bir yenilik değil, paradigma değişimidir.
Ortalama bir kullanıcı için blokzincir tabanlı uygulamalarla etkileşim hâlâ zorlu bir süreçtir. Merkeziyetsiz bir borsada (DEX) zincirler arası basit bir işlem yapmak bile ağ değiştirmeyi, işlemleri manuel olarak onaylamayı, farklı token’larla gas ücretlerini karşılamayı ve genellikle uyumsuz ekosistemler arasında varlıkları manuel olarak köprülemeyi gerektirir. Bu karmaşıklıklar, kullanıcıları daha kolay deneyim sunan merkezi alternatiflere yöneltir.
Zincir soyutlaması, bu engelleri ortadan kaldırarak kullanıcıların yalnızca uygulamanın sunduğu değere odaklanmasını, altyapının teknik detaylarıyla ilgilenmemesini sağlar. En dikkat çekici faydalardan biri, çoklu zincir cüzdan deneyiminin evrensel hesaplarla konsolide edilmesidir; kullanıcılar Ethereum, Solana, Avalanche ve Bitcoin gibi ağlardaki varlıklarını aynı arayüz üzerinden yönetebilir, farklı özel anahtarlar kullanmak veya ağ geçişleriyle uğraşmak zorunda kalmadan işlem yapabilir. Particle Network’ün Evrensel Hesapları, ERC-4337 standartlı akıllı sözleşme cüzdanları aracılığıyla bu birleşik deneyimi mümkün kılar.
Oyunun kurallarını değiştiren bir diğer unsur ise ağ geçişi olmadan varlık hareketinin sağlanmasıdır. Örneğin, Ethereum’daki USDC ile Solana’da SOL almak isteyen bir kullanıcı normalde zincirler arası köprü kurmak, işlemleri sırayla onaylamak ve ardından DEX üzerinde takas gerçekleştirmek zorundadır. Zincir soyutlaması sayesinde bu süreç tamamen arka planda otomatikleşir; sistem en iyi yolu belirleyip işlemi tek adımda tamamlar. LI.FI gibi zincirler arası likidite yönlendirme çözümleri ve LayerZero’nun mesajlaşma katmanı bu tür işlemleri kullanıcıdan gizleyerek kusursuz bir deneyim sunmak amacıyla kullanılır.
Bir diğer sürtünme noktası olan gas ücretleri de evrensel gas ödeme sistemleriyle soyutlanır. Bugün, bir kullanıcı Arbitrum’daki bir NFT pazaryerinde işlem yapmak istediğinde elinde stablecoin bulunsa bile öncelikle ETH edinmek zorundadır. Zincir soyutlama bu gerekliliği ortadan kaldırır; kullanıcı, elindeki herhangi bir token ile gas ücretini ödeyebilir. Particle Network’ün Evrensel Gas Paymaster çözümü bu işlemleri kredi kartı konforunda gerçekleştirilebilir hâle getirir. Sonuç olarak zincir soyutlama, Web3 uygulamalarının blokzincir altyapısını arka planda tutarak Web2 benzeri akıcı deneyimler sunmasını mümkün kılar. Bu, kullanıcıların sosyal medya platformlarında zincir fark etmeksizin kripto bahşiş gönderebildiği, merkeziyetsiz uygulamalarda altyapıyı fark etmeden işlem yapabildiği bir geleceğin yapı taşını oluşturur — yalnızca mümkün değil, aynı zamanda kaçınılmazdır.
Blockchain geliştirme süreci, uzun süredir geniş çaplı inovasyonun önündeki başlıca engellerden biri olmuştur. Geleneksel olarak geliştiriciler, projelerini hangi blokzincir ağı üzerinde inşa edeceklerine karar vermek zorundadır. Bu karar, geliştirmenin söz konusu ağın mimarisi, araç seti ve teknik kısıtlarına göre uyarlanmasını gerektirir. Eğer daha sonra uygulamanın farklı zincirlerdeki kullanıcılara da erişmesini istiyorlarsa, bu kez uygulamayı o zincirlerde tekrar dağıtmak, ayrı kod tabanlarıyla çalışmak ve farklı akıllı sözleşme dillerine, uzlaşma modellerine ve yürütme ortamlarına adapte olmak gerekir. Bu da Ethereum’da başlatılmış bir uygulamanın basitçe Solana veya Avalanche’a taşınamayacağı anlamına gelir. Zincir soyutlama, bu darboğazı ortadan kaldırarak geliştiricilere “bir kez inşa et, her yerde çalıştır” yaklaşımını sunar. Kullanıcılar hangi zincirde olursa olsun, geliştiriciler uygulamalarını yeniden dağıtmadan geniş bir erişim sağlayabilir.
Bu yaklaşım, Particle Network’ün modüler yürütme katmanı gibi sistemlerle somutlaştırılır. Örneğin, Ethereum’da başlatılan bir kredi protokolü, Optimism, zkSync ve Arbitrum üzerinde borç verme ve borç alma işlevlerini ayrı uygulamalara ihtiyaç duymadan etkinleştirebilir. Bu durum, zincir soyutlamanın DeFi üzerindeki etkisini doğrudan ortaya koyar. Çünkü likidite parçalanması, DeFi protokollerini farklı ağlarda bağımsız likidite havuzları oluşturmaya zorlamış, bu da fiyat farklılıklarına ve verim kaybına yol açmıştır. Örneğin Uniswap gibi DEX’ler, Ethereum, Polygon ve Base gibi ağlarda ayrı ayrı havuzlar kurmak zorundadır. Zincir soyutlama, tüm zincirlerdeki likiditeyi birleştirerek kullanıcıya işlem yaptığı yerden bağımsız olarak en iyi fiyatı sunar. LI.FI’nin likidite yönlendirme protokolü ve Socket’in Modüler Sipariş Akışı Müzayedeleri (MOFA) bu entegrasyonu destekleyen önemli çözümler arasındadır.
Web3’e yeni başlayan geliştiriciler için cüzdan entegrasyonu ve akıllı sözleşme dağıtımı, zincire özel mimarilerin, gas optimizasyonlarının ve güvenlik protokollerinin anlaşılmasını gerektiren dik öğrenme eğrileri oluşturur. Zincir soyutlama, farklı blokzincir ortamlarını kullanıcıdan ve geliştiriciden soyutlayarak bu süreci önemli ölçüde sadeleştirir. Bununla birlikte, hesap soyutlaması (account abstraction), geleneksel harici sahipli hesapların (EOA) sınırlamalarını ortadan kaldırarak geliştiricilere programlanabilir ve kullanıcı dostu cüzdan çözümleri sunar. ERC-4337 tabanlı akıllı cüzdanlar, sosyal girişler, abonelik bazlı ödeme sistemleri ve otomatik işlem yürütme gibi Web2 benzeri kullanım senaryolarını mümkün kılar. Bu sayede, örneğin NFT üyelik tabanlı bir uygulama geliştiren bir ekip, kullanıcıların gaz ödemelerini istedikleri token ile yapabilmesini sağlayabilir, tekrarlayan ödemeleri sistematik olarak yürütebilir.
Bu alanda heyecan verici gelişmelerden biri, Ethereum’un Pectra güncellemesinin bir parçası olarak Holesky ve Sepolia testnet’lerinde hayata geçirilecek olan EIP-7702 standardıdır. Bu geliştirme, Ethereum’un hesap soyutlamaya geçiş sürecinde dönüm noktası niteliğindedir. EIP-7702, dışarıdan sahip olunan hesapların (EOA’ların) akıllı sözleşme işlevselliği kazanmasına olanak tanır. Mevcut hesap soyutlama standardı olan ERC-4337, EOA’larla geriye dönük uyumlu olmadığı için yeni cüzdan oluşturmayı zorunlu kılarken, EIP-7702 bu sorunu çözer. Bu yenilik, mevcut cüzdanların kullanılmasını mümkün kılar, kullanıcı migrasyonu gerektirmez ve ERC-4337 altyapısıyla uyumlu çalışır. EOA’lar, basit bir vekil mantığı aracılığıyla akıllı sözleşme işlevselliği devralabilir.
Tüm bu gelişmelerin birleşimi — evrensel yürütme katmanları, toplu likidite entegrasyonu ve cüzdan soyutlaması — geliştiricilerin artık blokzincire özgü sınırlamalara odaklanmadan ürün geliştirmeye yoğunlaşabileceği bir dönemi başlatıyor. Artık Ethereum mu, Solana mı seçilmeli sorusu yerine, “Web3 için nasıl daha iyi bir deneyim inşa ederim?” sorusu öne çıkıyor.
Merkeziyetsiz finans (DeFi), izinsiz kredi verme, borç alma, ticaret ve getiri elde etme olanakları sunarak küresel finansal sistemde köklü bir dönüşüm başlattı. Ancak zincirler arası likidite parçalanması, hem kullanıcıları hem de protokolleri izole çözümlerle çalışmaya zorlayarak sermaye verimliliğini azaltmakta ve ağlar arasında fiyat uyumsuzluklarına neden olmaktadır. Zincir soyutlama bu verimsizlikleri doğrudan hedef alır; farklı blokzincir ağlarındaki likiditeyi bir araya getirerek sorunsuz zincirler arası işlem yürütme olanağı sağlar ve sermaye akışını optimize eder.
DeFi’nin karşılaştığı temel sorunlardan biri, her ağın likiditesinin ayrı havuzlarda izole şekilde tutulmasıdır. Örneğin Aave gibi bir borç verme protokolü, Ethereum, Avalanche ve Polygon üzerinde bağımsız likidite havuzları oluşturmak zorundadır. Bu yapı, kullanıcıları farklı zincirlerdeki fırsatlara ulaşabilmek için varlıklarını manuel olarak köprülemeye mecbur bırakır; bu da hem kullanım zorluğu hem de operasyonel risk anlamına gelir. Particle Network’ün Evrensel Likidite Katmanı, kullanıcıların bu zincirler arası geçişleri manuel olarak yapmadan farklı ağlardaki borç verenlerden faydalanmasını sağlar. Borçlular, bir zincire bağlı kalmadan çapraz zincir likidite havuzlarına erişebilir, işlemler sistem tarafından arka planda optimize edilir.
Benzer şekilde, merkeziyetsiz borsalar (DEX’ler) hâlâ zincire özgü silolarda çalıştığı için zincirler arası ticaret kullanıcılar açısından karmaşık ve zaman alıcı bir deneyim olmaya devam etmektedir. Örneğin bir kullanıcı Ethereum’daki ETH’sini Solana’da SOL ile takas etmek istediğinde, genellikle ya bir merkezi borsa (CEX) kullanmak zorunda kalır ya da manuel köprüleme protokollerine başvurur. Bu süreç işlem gecikmeleri ve yüksek maliyetlerle sonuçlanabilir. Zincir soyutlaması, DEX’lerin çoklu ağlardaki likiditeye otomatik olarak erişmesini sağlayarak bu engelleri ortadan kaldırır. Böylece kullanıcı, zincir fark etmeksizin yerel bir DEX arayüzü üzerinden en iyi yürütme ile işlem yapabilir. LI.FI, Connext ve Across Protocol gibi çözümler, zincirler arası işlemleri kullanıcı adına arka planda yönlendirerek bu deneyimi mümkün kılmak için çalışmaktadır.
Ticaret ve borç verme dışında, getiri optimizasyonu da zincir soyutlamasının etkili olduğu bir diğer önemli alandır. Bugün, Yearn Finance veya Beefy Finance gibi getiri toplayıcı protokoller, her blokzincir için ayrı stratejiler sürdürmek zorundadır. Bu, kullanıcıların en iyi getiri fırsatına ulaşabilmek için varlıklarını manuel olarak farklı ağlara taşımalarını gerektirir. Ancak niyet tabanlı işlemler ve otomatik yürütme ile kullanıcılar fonlarını tek bir işlemle sisteme dahil edebilir; çözücüler ise bu varlıkları en yüksek getiriyi sunan zincire yönlendirir. Particle Network’ün Evrensel Getiri Birleştirme Modeli, kullanıcıların varlık yönetimini sadeleştirir; zincir özel stratejilere veya köprü varlıklarına ihtiyaç duymadan getiri elde etmelerini sağlar.
DeFi’deki bir diğer temel zorluk, gas ücretlerinin öngörülemezliği ve bu durumun işlemleri bazen kârsız hâle getirmesidir. Örneğin bir kullanıcı Ethereum ağında bir ERC-20 token ($X) göndermek istediğinde, işlem ücretini yine Ethereum’un yerel token’ı ETH ile ödemesi gerekir. Ancak her zaman bu gas token’ına sahip olunamayabilir ve bu da işlemlerin terk edilmesine neden olabilir. Universal Gas Paymaster çözümleri, kullanıcıların gas ücretlerini herhangi bir token ile ödeyebilmesini sağlayarak bu sorunu ortadan kaldırır. Bu yaklaşım, özellikle büyük meblağlarla zincir üstü strateji uygulamak isteyen kurumsal yatırımcılar açısından maliyet öngörülebilirliği sunması bakımından kritiktir. Aynı zamanda, kullanıcı kazanımını desteklemek isteyen ağlar veya dApp’ler için gasless (sıfır gas) işlemler yürütme kabiliyeti sağlar. Aşağıdaki grafikte de görülebilecek şekilde, bu model genellikle “sponsorlu işlem ücretleri” olarak adlandırılır ve potansiyel kullanıcılar için giriş engellerini düşürerek büyümeyi hızlandırmada etkili bir yöntemdir.
Kaynak: Visa, Kripto Düşünce Liderliği
Zincir soyutlaması yalnızca bireysel kullanıcıların DeFi deneyimini geliştirmekle kalmaz — aynı zamanda merkeziyetsiz finansı kurumsal aktörler için de daha erişilebilir ve işlevsel hale getirir. Günümüzde birçok hedge fonu, varlık yöneticisi ve kurumsal hazine, varlıkları birden fazla blokzincir üzerinde yönetmenin getirdiği operasyonel karmaşıklık nedeniyle DeFi ekosistemine sermaye tahsis etmekten kaçınmaktadır. Zincir soyutlaması sayesinde kurumlar, birleştirilmiş ve zincirler arası uyumlu bir yürütme katmanı aracılığıyla DeFi ile etkileşime geçebilir; entegrasyon sürecindeki sürtünmeyi azaltabilir ve varlıkların likidite havuzları arasında en verimli şekilde yönlendirilmesini sağlayabilir.
Zincir soyutlaması, zincirler arasında bölünmüş likiditeyi ortadan kaldırarak, işlem yürütme süreçlerini optimize eder ve zincirler arası borç verme, stake etme ve getiri stratejilerinin uygulanabilirliğini artırır. Bu yapısal dönüşüm, DeFi protokollerinin sermaye verimliliğini derinlemesine güçlendirerek; daha hızlı işlem yürütme, daha derin likidite havuzları ve daha kullanıcı dostu deneyimlerle geleneksel finans sistemleriyle rekabet edebilecek düzeye ulaşmasını sağlar. Böylece zincir soyutlaması, birlikte çalışabilir ve düşük sürtünmeli finansal piyasaların önünü açarak DeFi’nin daha kapsayıcı bir finansal altyapıya dönüşmesini destekler.
Oyun endüstrisi, çevrimiçi çok oyunculu oyunların ilk günlerinden e-sporların ve sanal ekonomilerin yükselişine kadar uzun süredir teknolojik yeniliklerin ön saflarında yer alıyor. Bununla birlikte, oyun içi varlıkların, tokenların ve ekonomilerin belirli ağlar içinde sıkışıp kaldığı blokzincir izolasyonu nedeniyle Web3 tabanlı oyunlar henüz tam potansiyeline ulaşamadı. Bu birlikte çalışabilirlik eksikliği, oyuncuları karmaşık zincirler arası köprüleme adımlarına zorlayarak geniş kitlelerin benimsemesini engelliyor. Zincir soyutlama, sorunsuz çoklu zincir oyun deneyimlerini mümkün kılarak oyuncuların hangi ağ üzerinde olduklarını düşünmeden blokzincir tabanlı varlıklarla etkileşime girmelerini sağlar.
Web3 oyunlarının bugünündeki temel sınırlamalardan biri, oyun içi varlıkların (NFT’ler ve tokenlar gibi) bireysel ağlara sıkışmış olmasıdır. Örneğin, bir oyuncu Solana tabanlı bir oyunda bir NFT kılıç kazandığında, bu varlığı Ethereum tabanlı bir pazaryerine aktarması kolay değildir; çünkü birçok teknik işlemden geçmesi gerekir. Bu durum, farklı ağlarda dijital varlıkların likiditesini ve işlevselliğini sınırlar. Particle Network’ün Evrensel Hesaplar ve Zincirler Arası Likidite Katmanı gibi çözümler, bu varlıkların manuel transfer olmaksızın birden fazla ağda erişilebilir olmasını sağlar. Böylece, oyuncular bir NFT avatarı Immutable X’te edindikten sonra, onu manuel bir geçişe gerek duymadan Polygon üzerinde çalışan bir oyunda kullanabilir.
Gas ücretleri ve işlem onayları, blokzincir tabanlı oyunlarda bir başka büyük sürtünme alanıdır. Geleneksel oyuncular, anında gerçekleşen işlemler ve sorunsuz oyun içi satın alımlara alışkındır; oysa blokzincir tabanlı oyunlar, basit bir satın alma işlemi için bile birden fazla cüzdan onayı, ağ geçişi ve işlem ücreti talep eder.
Çoğu işlem onayıyla ilgili kısıtlama, Hesap Soyutlama ile azaltılabilse de, zincir soyutlama protokolleri bu işlevselliğin üzerine inşa edilerek kullanıcılara daha birleşik ve kesintisiz bir deneyim sunar. Evrensel gas çözümleriyle, kullanıcıların artık yalnızca bir ağın yerel tokenını bulundurmasına gerek kalmadan işlem yapması mümkündür. Örneğin, bir oyuncu ETH tutmadan, yalnızca USDC kullanarak Arbitrum tabanlı bir pazarda oyun içi varlık satın alabilir. Bu soyutlama seviyesi, geleneksel oyunlarda alışkın olunan tek tıklamayla satın alma deneyimini yansıtarak Web3 oyunlarını daha kullanıcı dostu hale getirir.
Çoklu zincir deneyimleri oluşturmak isteyen oyun stüdyoları için etkileşim yetkinliği kritik bir faktördür. Günümüzde geliştiriciler genellikle bir blokzinciri seçmek zorunda kalır ve bu durum kullanıcıları belirli bir ekosisteme kilitler. Bu da büyüme potansiyelini kısıtlar ve geliştiricilerin oyunlarını birden fazla ağda ayrı ayrı sürdürmesini veya köprüleme çözümlerine bel bağlamasını gerektirir. Zincir soyutlama, stüdyolara zincir bağımsız oyunlar geliştirme esnekliği sunar. Böylece, farklı ağlardaki (Ethereum, Solana, Avalanche vb.) oyuncular, aynı oyun içi ekonomide birlikte işlem yapabilir. UniversalX ve LayerZero gibi çözümler, oyun içi varlıkların farklı blokzincirler arasında serbestçe hareket edebilmesini sağlayan altyapılar sunar ve gerçekten çoklu zincirli bir metaverse’ün temelini oluşturur.
Zincir soyutlamasının Web3 oyunları üzerindeki etkisi, yalnızca varlıkların transferiyle sınırlı değildir — aynı zamanda oyuncu sahipliğini ve oyun içi ekonomik modelleri de güçlendirir. Geleneksel oyunlarda dijital varlıklar merkezi sunucularda tutulduğu için oyuncuların gerçek mülkiyet hakları yoktur. Oysa blokzincir oyunlarında, varlıklar doğrulanabilir şekilde sahip olunabilir ve transfer edilebilir hale gelir. Ancak zincir soyutlama olmadan bu varlıklar bir ağda sıkışıp kalır ve bu da uzun vadeli değer potansiyelini düşürür. Zincirler arası uyumluluğu sağlayan çözümler sayesinde oyuncular, dijital varlıklarını diledikleri ekosisteme taşıyabilir, bu da gerçek mülkiyet kavramını güçlendirir.
Web3 oyunlarının geleceği, teknik karmaşaları oyunculardan gizleyerek, geleneksel oyun platformlarıyla benzer deneyimler sunarak şekillenecektir. Oyuncuların ağ geçişlerini, gas ücretlerini ya da cüzdan yapılarını düşünmeden oyunlara katılabildiği; ticaret yapabildiği bir yapı hedeflenmektedir. Zincir soyutlaması, blokzinciri katmanını görünmez hale getirerek, geliştiricilerin oyun tasarımı, topluluk inşası ve hikaye anlatımına odaklanmasını mümkün kılar. Bu karmaşıklığın ortadan kalkması, Web3 oyunlarının geleneksel AAA oyunlarla rekabet etmesini ve oyuncu merkezli yeni bir ekonomi çağını başlatmasını sağlar.
Web3 ekosistemi, yatırımcıların blokzinciri altyapısına, merkeziyetsiz uygulamalara ve dijital varlıklara milyarlarca dolar aktarmasıyla bir risk sermayesi (VC) finansmanı akışına tanık oldu. Bununla birlikte, artan kurumsal ilgiye rağmen, sermaye verimsizlikleri ve birden fazla zincirdeki parçalanmış likidite, geleneksel finans (TradFi) aktörleri tarafından geniş çaplı benimsemeyi zorlaştırdı. Zincir soyutlama, operasyonel engelleri kaldırarak, sermaye dağılımını optimize ederek ve blokzincir tabanlı finansal araçları kurumlar için daha erişilebilir hale getirerek bu dinamiği değiştirmektedir.
Web3’te kurumsal yatırımcıların karşılaştığı başlıca engellerden biri, çoklu zincirlerde varlık yönetiminin karmaşıklığıdır. Geleneksel finansal piyasalardan farklı olarak, sermayenin düşük sürtünmeyle serbestçe hareket ettiği bir yapı yerine, mevcut blokzincir yatırımları birçok 1. ve 2. Katman ağına dağılmış durumdadır. Zincir üstü getiri fırsatlarına sermaye yönlendirmek isteyen bir yatırım firması, Ethereum, Solana, Avalanche gibi farklı ağlara fonlarını ayrı ayrı tahsis etmek zorunda kalmakta ve bu süreç genellikle manuel adımlar, ağa özel saklama çözümleri ve farklı stratejiler gerektirmektedir. Particle Network’ün Universal Liquidity Layer çözümü, bu süreci otomatikleştirerek likiditenin zincirler arasında manuel müdahale olmadan optimize edilmesini sağlar.
Kurumsal yatırımcılar ayrıca, mevcut blokzincir ortamında öngörülemeyen işlem maliyetleri ve yürütme riskleriyle başa çıkmakta zorlanmaktadır. Özellikle Ethereum gibi yoğun kullanılan ağlarda gas ücretlerindeki oynaklık, zincir üstü finansal stratejileri öngörülemez kılmaktadır. Zincir soyutlaması, zincire özgü varlıkları tutma zorunluluğunu ortadan kaldıran Universal Gas Paymasters gibi gaz soyutlama çözümleri sunarak bu soruna çözüm getirir. Bu sayede, bir yatırım fonu, ETH yerine USDC gibi sabit değerli varlıklarla gas ücretlerini karşılayarak çoklu zincirde portföy yeniden dengesi yapabilir ve daha kontrollü bir operasyon ortamı yaratabilir.
Zincir soyutlamasının bir diğer önemli avantajı, zincir üstü finansal ürünlerin daha etkin şekilde yürütülmesi ve uzlaştırılmasıdır. Kurumsal yatırımcılar, DeFi’ye girişte sıklıkla likidite parçalanması, önden çalışma riski ve verimsiz işlem rotalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Blokzincir üzerinde yüksek hacimli işlemler, ağ tıkanıklıkları nedeniyle kayma, fiyat etkisi veya başarısız işlemlerle sonuçlanabilir. CoW Protocol ve LI.FI gibi projelerin sunduğu amaca dayalı işlem modelleri sayesinde, kurumlar yalnızca işlem hedeflerini belirtir (örneğin, 10 milyon dolarlık ETH’yi en iyi kurdan USDC’ye dönüştürmek) ve çözücü ağı bu hedefi en uygun koşullarda gerçekleştirmek için rekabet eder. Bu yaklaşım, MEV sömürüsünü önleyerek kurumsal düzeyde işlem güvenliği sağlar.
Ticaret yürütmenin ötesinde, zincir üstü getiri üretim modellerinin kurumsal alanda benimsenmesi, farklı ağlardaki getirilerin ayrı ayrı takip edilmesi gerekliliği nedeniyle sınırlı kalmıştır. Günümüzde, Ethereum (Lido), Solana (Marinade) ve Cosmos (Stride) gibi ağlarda likit staking ödülleri arayan bir fon, manuel varlık tahsisi, köprüleme süreçleri ve getiri izleme gibi operasyonlarla uğraşmak zorundadır. Zincir soyutlama, getiriyi en üst düzeye çıkaracak şekilde fonların otomatik olarak konuşlandırılmasını sağlayan zincirler arası getiri toplamayı mümkün kılar. Particle Network’ün amaca yönelik altyapısı, bu operasyonların tümünü otomatikleştirerek kurumlara düşük sürtünmeli ve yüksek verimli bir getiri yönetimi sunar.
Düzenleyici açıdan bakıldığında, zincir soyutlama aynı zamanda zincirler arası işlemlerle bağlantılı uyumluluk risklerini azaltma potansiyeli taşır. Pek çok kurum, zincir üstü faaliyetlerin izlenebilirliğindeki zorluklar ve belirsiz raporlama gereksinimleri nedeniyle DeFi ile etkileşimde bulunmaktan çekinmektedir. Ancak birleşik bir uzlaştırma katmanı sayesinde, uyumluluk ekipleri tüm zincir üzerindeki faaliyetleri tek bir platformdan izleyebilir; bu da risk yönetimini, denetimleri ve düzenleyici raporlamayı kolaylaştırır.
Kripto-yerli risk sermayesi şirketleri altyapı projelerine yatırım yapmaya devam ederken, zincir soyutlama 2024 yılında öne çıkan yatırım temalarından biri haline gelmiştir. 2024’ün dördüncü çeyreğinde kripto VC yatırımları çeyrek bazında %46 artış gösterirken, zincirler arası altyapı projeleri bu yatırımın önemli bir kısmını oluşturmuştur. Yatırımcılar, zincir soyutlamasının birlikte çalışabilirliği mümkün kılarak Web3’ün bir sonraki büyüme dalgasını başlatacağına ve kurumsal benimsemenin önünü açacağına inanmaktadır.
Sonuç olarak, zincir soyutlama; blokzincirini parçalanmış bir yapıdan çıkarıp birleşik, uyumlu ve kullanıcı dostu bir finansal altyapıya dönüştürerek kurumsal yatırımcılar, geleneksel finans kuruluşları ve fon yönetim firmaları için daha cazip bir zemin hazırlar. Operasyonel karmaşıklığı azaltarak, sermaye dağılımını optimize ederek ve zincirler arası işlemleri sadeleştirerek, Web3’ü yalnızca bireysel kullanıcılar için değil; aynı zamanda dijital finans dünyasında etkin sermaye tahsisi yapmak isteyen kurumlar için de güçlü bir alternatif haline getirir.
Zincir soyutlaması, likidite entegrasyonu, işlem verimliliğini artırma ve genel sistem kullanılabilirliğini geliştirme gibi yönleriyle blokzincir altyapısını dönüştürme potansiyeli taşımasına rağmen, yaygın benimsenmesi bazı temel zorlukları da beraberinde getiriyor. Tam anlamıyla soyutlanmış bir blokzincir ekosistemine geçiş, güvenlik, merkeziyetsizlik, çözücü ağ dinamikleri, düzenleyici uyumluluk ve uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik gibi alanlarda dikkatle ele alınması gereken sorunlar doğuruyor. Bu endişelerin etkili şekilde çözülmesi, zincir soyutlamasının güvenilir, izinsiz ve ölçeklenebilir yapısını sürdürmesini sağlarken blokzincir teknolojisinin temel ilkeleriyle uyumlu kalmasını mümkün kılar.
Zincir soyutlamasının karşılaştığı en büyük zorluklardan biri güvenliktir. Bugün köprüler, blokzincir ekosisteminin en savunmasız bileşenleri arasında yer almakta ve son iki yılda köprü saldırıları sonucu 2.5 milyar doların üzerinde varlık kaybı yaşanmıştır. Zincir soyutlama, doğası gereği zincirler arası yürütme ve likidite yönlendirmeye dayandığı için, bu güvenlik açıkları kritik öneme sahiptir.
Amaç tabanlı işlemler ve çözücü ağlarının benimsenmesi, yeni saldırı yüzeyleri oluşturur. Çözücüler, işlemleri en iyi koşullarda gerçekleştirmek için rekabet ederken kötü niyetli çözücüler, fiyat manipülasyonu, önden çalıştırma (front-running) ve Maksimum Çıkarılabilir Değer (MEV) istismarı yoluyla kullanıcıları zarara uğratabilir. Geleneksel zincirlerde MEV, sandviç saldırıları, gaz önceliği ihaleleri ve işlem kayması gibi ciddi verimsizliklere yol açmıştır. Çözücü ağları dikkatli tasarlanmazsa, merkezi rant sağlayan yapılara dönüşebilir ve sistemsel adaleti zedeleyebilir.
Bu riskleri azaltmak adına, çözücü ağlarında özel mempool’lar, sıfır bilgi kanıtları (zk-proofs) ve adil sıralama mekanizmaları gibi şifreleme tabanlı çözümler devreye alınmalıdır. Örneğin, CoW Protocol’ün açık artırma modeli, işlemleri MEV etkisini azaltacak şekilde sıralar. Particle Network’ün zincirler arası yürütme çerçevesi de, çözücülerin işlemleri manipüle etmesini engellemek için kriptografik kanıtlar içerir.
Zincir soyutlamasında bir diğer önemli mesele, yürütme ağlarının potansiyel merkezileşmesidir. Günümüzde birçok zincirler arası işlem protokolü, yürütme ve mesaj iletimi süreçlerinde az sayıda röle, doğrulayıcı veya sıralayıcıya dayanmaktadır. Bu da protokolün merkeziyetsizlik ilkesinden saparak izinli bir yapıya dönüşme riskini artırır.
LayerZero gibi popüler çapraz zincir iletişim protokolleri, “Oracle & Relayer” çiftleri aracılığıyla veri aktarımını gerçekleştirmektedir. Bu yaklaşım yüksek verimlilik sunsa da, merkezileşme riski barındırır. Alternatif olarak, iyimser yürütme modelleri veya paylaşılan güvenlik sistemleri gibi yapılar, güveni geniş doğrulayıcı ağlarına dağıtmayı hedefler. EigenLayer’ın stake tabanlı güvenlik modeli ve Babylon’un Bitcoin destekli doğrulayıcı yapısı bu anlamda umut vadeden çözümler arasında yer alır.
Verimlilik ile merkeziyetsizlik arasındaki denge tartışmaları devam etmektedir. Merkezi çözücü yapıları hızı artırabilir ancak bu durum başarısızlık noktaları ve yönetişim riskleri yaratır. Oysa açık, izin gerektirmeyen çözücü ağları; hem yürütme verimliliğini koruyabilir hem de sansüre karşı dayanıklı kalabilir.
Zincir soyutlaması, zincirler arası işlem yürütmeyi kolaylaştırdığı ölçüde, düzenleyici kurumların dikkatini çekmektedir. Özellikle AML (Kara Para Aklama) ve KYC (Müşterini Tanı) gerekliliklerine uyum noktasında, zincir soyutlama çözümleri daha sıkı gözetim önlemleriyle karşılaşabilir.
Regülasyon açısından en çok tartışılan konulardan biri, zincirler arası işlem başarısızlıklarında sorumluluğun kimde olduğudur. Eğer bir kullanıcı bir işlem niyeti gönderir ve çözücü bunu yanlış yürütürse, doğacak zarardan kim sorumlu olacaktır? Merkezi olmayan çözücü ağları için bu, hukuki gri alanlar yaratabilir. Ayrıca zincirler arası işlemlerin şeffaflığı, sınır ötesi denetimleri zorlaştırabilir ve gizlilik ile uyum arasında hassas bir denge kurulmasını gerektirir.
Bu nedenle, sıfır bilgi uyumluluk kanıtları veya düzenleyiciye yönelik opsiyonel çerçeveler geliştiren çözümler önem kazanmaktadır. Polygon’un AggLayer’ı gibi yapılar, uyumluluk gereksinimlerine hassasiyet göstererek hem merkeziyetsizliğe sadık kalmayı hem de kurumsal yatırımcıyı çekmeyi amaçlamaktadır.
Zincir soyutlama çözümlerinin uzun vadeli başarısı, ekonomik teşvik yapılarının sağlıklı işleyişine bağlıdır. Amaca dayalı yürütme ağları, çözücülerin işlem yürütmesi için rekabet ettiği yapılardır; ancak çözücülerin yeterli ödül almaması durumunda ağ katılımı düşebilir ve işlem kalitesi zarar görebilir. Tersine, aşırı teşvikler de şişkin maliyetler ve MEV benzeri verimsizlikler yaratabilir.
Bu nedenle, yürütme talebine göre dinamik şekilde ayarlanan çözücü ödülleri gibi mekanizmalar devreye alınmalıdır. Ayrıca zincirler arası altyapının işletme maliyeti de dikkate alınmalı, sistemin gelir modeli bu maliyetleri karşılayacak biçimde yapılandırılmalıdır. Celestia gibi modüler blokzincirlerin sunduğu veri kullanılabilirliği katmanları, altyapı yükünü azaltarak çözücü ağlarının sürdürülebilirliğine katkı sağlayabilir.
Tüm bu zorluklara rağmen, sektör hızla zincir soyutlamayı daha güvenli, merkeziyetsiz ve sürdürülebilir hale getirmek için çalışıyor. Kriptografik önlemler, açık çözücü yapıları ve regülasyon dostu çözümlerle bu dönüşüm destekleniyor.
Her yeni teknolojik paradigma gibi, zincir soyutlama da iteratif iyileştirme, sağlam güvenlik önlemleri ve düşünülmüş ekonomik modeller gerektiriyor. Bu engeller başarıyla aşılabilirse, zincir soyutlaması Web3’ün en çığır açıcı inovasyonlarından biri haline gelebilir ve geliştiriciler, kullanıcılar ve kurumlar için karmaşıklıktan arındırılmış bir blokzincir deneyimi sunabilir.
Blokzincir endüstrisi kritik bir dönemeçte. Merkeziyetsiz teknolojiler; izinsiz finans, dijital mülkiyet ve yeni ekonomik modellerin kapısını açmış olsa da, kullanıcılar hâlâ karmaşık işlemlerle uğraşmak zorunda kalıyor. Zincir değiştirme, cüzdan yönetimi, gaz ücretleri gibi konular, Web3’ü parçalı ve kullanıcı dostu olmayan bir hale getiriyor.
Zincir soyutlaması bu durumu değiştiriyor. Tıpkı bulut bilişimin fiziksel sunucuları görünmez hale getirmesi gibi, zincir soyutlaması da blokzincir altyapısını arka planda tutarak kullanıcı deneyimini ön plana çıkarıyor. Evrensel hesaplar, zincirler arası likidite yönlendirmesi, niyet tabanlı işlemler ve gaz soyutlaması; bu altyapıyı sezgisel bir katmanın altına gizleyerek kitlesel benimsenmeyi mümkün kılıyor.
Yatırım açısından, risk sermayesi firmaları bu dönüşüme çoktan yöneldi. Zincir soyutlamaya, modüler yürütme katmanlarına ve likidite entegrasyonu çözümlerine milyarlarca dolar akıyor. Kurumsal yatırımcılar, zincirler arası işlem yapılabilen entegre finansal sistemlerin potansiyelini yakından takip ediyor. Oyun, sosyal platformlar ve finansal uygulamalar ise, kullanıcıların hangi zincirde olduklarını bilmeden uygulamalara erişebildiği yeni bir dünyaya hazırlanıyor.
Eğer Particle Network gibi zincir soyutlama çözümleri başarılı olursa, “bir blokzincir kullanmak” kavramı geçmişte kalacak. Bugün internet kullanıcılarının bir sitenin AWS veya Google Cloud’da barındırıldığını bilmesine gerek olmadığı gibi, gelecekte de kullanıcıların Ethereum, Solana ya da başka bir ağda olduklarını bilmelerine gerek kalmayacak. Blokzincir görünmez olacak; geriye sadece dijital deneyimler kalacak.
Zincir soyutlama, yalnızca sürtünmeyi azaltmayı değil, aynı zamanda sorunsuz deneyimler yaratmayı hedefliyor. Kimileri bunun kullanıcıların kontrolünü azaltabileceğini söylese de, çoğu kullanıcı zincirlerin teknik detaylarıyla uğraşmak istemiyor — yalnızca uygulamaları etkin şekilde kullanmak istiyor.
Kontrolü elinde tutmak isteyen kullanıcılar için zincir soyutlama hâlâ bir deneyim tercihi, bir kısıtlama değil. Bu noktada asıl soru şu: Bu dönüşüme liderlik edecek olan kim olacak? Tam zincir soyutlamaya doğru yarış başladı bile ve bu zorlukları ilk çözen projeler, Web3’ün geleceğini şekillendirecek.
Bu makale, Shoal.gg kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Alex Nardi‘ye aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.