Ed Felten Röportajı: Arbitrum’u Gelecekte Neler Bekliyor?

Orta Seviye5/16/2025, 2:14:55 PM
Offchain Labs’ın kurucu ortağı Ed Felten, akademik kariyerinden Beyaz Saray danışmanlığına, oradan da blok zinciri girişimciliğine uzanan yolculuğunu PANews’e anlattı. Röportajda Arbitrum’un teknik gelişim süreci, Layer2 çözümlerinin Ethereum ekosistemindeki rolü ve blok zincir teknolojisinin yapay zeka ile entegrasyonuna dair uzun vadeli vizyonu ele alındı.

PANews’in gerçekleştirdiği bu röportajda Ed Felten, araştırma dünyasından kamu politikalarına, oradan da blockchain girişimciliğine uzanan çok katmanlı kariyer yolculuğunu paylaşıyor. Görüşmede Ethereum ekosistemini dengeleyen Layer2 çözümlerinin önemi, Arbitrum’un teknik rekabet gücü ve blockchain ile yapay zekanın kesişim noktasına dair görüşlerini aktarıyor.

Ed Felten, blockchain alanında akademik kökleri en güçlü olan girişimcilerden biri olarak öne çıkıyor. Offchain Labs’ın kurucu ortaklarından ve Baş Bilim İnsanı olarak, Ethereum Layer2 çözümü Arbitrum’un arkasındaki en önemli teknik liderlerden biri konumunda.

Offchain Labs’ın kurucu ortağı ve Baş Bilim İnsanı Ed Felten, blokzinciri dünyasında akademik temelli girişimciliğin önde gelen isimlerinden biri. Arbitrum’un gelişiminde kritik rol oynayan Felten, PANews’e verdiği röportajda akademik geçmişini, devlet kademelerindeki deneyimlerini ve bu deneyimlerin blokzincir vizyonuna nasıl yön verdiğini anlattı.

Ed Felten Kimdir?

Felten, 2003’te Princeton Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde profesör oldu. 2010’da ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) ilk Baş Teknoloji Sorumlusu olarak atandı. 2012’de tekrar akademiye döndükten sonra Bitcoin ve blokzincir teknolojisi üzerine araştırmalara başladı. 2015 yılında Arbitrum, Princeton’daki bir bilgisayar bilimi dersinin dönem projesi olarak ortaya çıktı. Felten bu projeye ilgi gösterdi ve kısa sürede rollup teknolojisi üzerine yoğunlaşarak araştırmalarını derinleştirdi.

Kısa bir süre sonra Beyaz Saray’dan gelen davet üzerine, teknoloji güvenliği konularını denetlemek üzere Baş Yardımcı Teknoloji Sorumlusu olarak göreve başladı. 2018’de tekrar akademiye döndü, iki doktora öğrencisiyle birlikte Arbitrum projesini yeniden başlattı ve Offchain Labs’ı kurarak Arbitrum’un sistematik gelişimine liderlik etti.

PANews, Hong Kong Web3 Carnival kapsamında Felten ile röportaj gerçekleştirdi. Röportajda, Ethereum’un gelişiminde Layer2’nin dengeleyici rolü, Arbitrum’un teknik rekabetçiliği ve blockchain ile yapay zekanın birleşimine dair uzun vadeli vizyon masaya yatırıldı.

Felten’e göre, Ethereum şu anda kritik bir tercihle karşı karşıya: doğrulayıcı gelirini maksimize etmek mi, yoksa daha fazla kullanıcı ve geliştiriciyi çekmek mi? Strateji, şu an ikinci yöne eğilmiş durumda, bu da Layer2 çözümlerinin öne çıktığı alan.

Ed Felten Röportajı

Soru 1

PANews:

Akademi ve devlet kurumlarında önemli roller üstlendiniz. Blokzincir girişimciliğine geçiş süreciniz nasıl gelişti? Bu geçmiş, Offchain Labs’ın teknik yönünü nasıl etkiledi?

Ed Felten:

Uzun yıllar akademide görev yaptım ve hep teknik sorunları kamu politikasıyla birleştiren araştırma alanları aradım. Bitcoin’le tanıştığımda, bunun mükemmel bir örnek olduğunu hemen fark ettim. Yaklaşık 2011’den itibaren blokzincir konularını akademik bakış açısıyla incelemeye başladım. Özellikle bu teknolojinin potansiyelini sınırlayabilecek teknik zorluklara odaklandım.

İlk araştırma odağım zincirin ekonomik boyutuydu. Daha sonra bu ilgi, ölçeklenebilirlik sorunlarına yöneldi. 2014’te akıllı kontratlarla tanıştığımda çok heyecanlandım. Tıpkı internetin ilk zamanlarındaki gibi, statik içerikten programlanabilir yapıya geçişin burada da tekrarlandığını gördüm.

Akıllı kontratların nasıl ölçeklenebileceği sorusu, beni Arbitrum’un temellerine götürdü. Beyaz Saray’da geçirdiğim iki yılın ardından, 2017–2018 döneminde ortak kurucularımla Offchain Labs’ı hayata geçirdik.

Akademik geçmişim, birçok açıdan katkı sağladı. Profesörlük, sadece teknik bilgi değil—ekip kurmak, yönetmek, bütçe yapmak, projeleri takip etmek gibi startup yönetimi için doğrudan geçerli beceriler kazandırıyor. Aslında, bir araştırma grubunu yönetmekle bir startup’ı yürütmek arasında büyük benzerlikler var.

Bunun yanında, akademide kazandığım uzun vadeli düşünme alışkanlığı da önemliydi. Kısa vadeli kazançlardan ziyade temel problemlere odaklanma becerisi, Arbitrum’un teknik stratejisine doğrudan yansıdı.

Hükümet deneyimim ise farklı bir katkı sundu. Orada çalıştığım liderlerden “topluluk oluşturma” ve “konsensüs sağlama” konularında çok şey öğrendim. Arbitrum’un yönetişim yapısı, yani DAO modeli, bana doğrudan siyasi sistemleri hatırlatıyor. Fikir birliğiyle yönetim ve topluluk öncelikli yapı, bizim için sadece teknik bir model değil—pratikte uyguladığımız bir ilkedir.

Arbitrum’un çok erken dönemlerinde, yani 2014’e kadar uzanan süreçte, akıllı sözleşmelere dayalı genel zincirlerin gelecekteki önemini öngörmüştük. Aynı zamanda, bu sistemlerin en büyük teknik sınırının “ölçeklenebilirlik” olacağını da biliyorduk. Bu yüzden, daha en başından itibaren, tüm odağımızı bu sorunun çözümüne yönelttik.

Soru 2

PANews:

Şu anda Layer2 ekosistemi, net bir lider-takipçi ayrımı gösteriyor. Bu durum likidite ve kullanıcı deneyiminde parçalanmaya yol açıyor. Sizce Layer2 projeleri bu zorluğu nasıl aşmalı?

Ed Felten:

İlk olarak şunu belirtmek isterim: Layer2 çözümlerinin Ethereum’dan bir şey “çektiği” gibi bir eğilim olduğunu düşünmüyorum. Aksine, Layer2’ler Ethereum’un en büyük kullanıcılarıdır. Bu katmanlar, Ethereum’a daha fazla kullanıcı, daha fazla işlem ve daha fazla trafik getiriyor.

Bugün Ethereum üzerindeki faaliyetlerin %95’inden fazlası Layer2 veya Layer3’lerde gerçekleşiyor. Bu çözümler olmasaydı, bu faaliyetlerin önemli bir bölümü muhtemelen başka Layer1 zincirlerine kayacaktı. Elbette bu oran günlük verilere göre değişebilir, ancak genel eğilim açık: Layer2 çözümleri olmadan Ethereum bu ölçekte bir sistem olamazdı.

Bana göre Layer2’ler, Ethereum’un teknoloji yığını içinde ayrılmaz bir parça. Ethereum’un akıllı kontrat teknolojisinde lider konuma ulaşmasında Layer2’lerin büyük katkısı var. Layer2 ve Layer1’in birbirine rakip olduğu görüşü, kullanıcıya hizmet eden bir bütünlük yerine, yanlış bir karşıtlık yaratıyor.

Gelelim ikinci konuya: parçalanmış likidite ve kullanıcı deneyimi. Bu, Layer2 ekiplerinin şu anda en yoğun şekilde çözmeye çalıştığı başlıca problemlerden biri. Bu alanda önümüzdeki dönemde büyük ilerlemeler göreceğimize inanıyorum.

Vizyonumuz, daha bütünleşik ve tutarlı bir kullanıcı deneyimi oluşturmak. Evet, kullanıcılar hâlâ hangi zinciri kullandıklarını bilmeli (tıpkı internet üzerindeki sitelerde olduğu gibi) çünkü bu, güvenlik ve güven açısından önemlidir. Ama aynı zamanda, internette bir siteden diğerine rahatça geçebildiğiniz gibi, blockchain ortamında da zincirler arasında sorunsuz bir geçiş mümkün olmalı.

Bunu başarmak için hem kullanıcı arayüzü hem de çekirdek protokol seviyesinde akıllı tasarıma ihtiyaç var. Doğru yapıldığında, kullanıcılar bir zincirde varlık tutarken, bunları başka bir zincirde kullanmak için karmaşık geçişler ya da işlemler yapmak zorunda kalmayacak.

Bu düzeye ulaşmak uzun vadeli, koordineli bir çaba gerektiriyor. Ancak sonunda başarılı olacağımıza güvenim tam.

Soru 3

PANews:

Bu piyasa döngüsünde pek çok kişi, Ethereum ana ağındaki ekonomik değer düşüşünü Layer2’lere bağlıyor ve hatta bazıları bu katmanları “parazit” olarak nitelendiriyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Sizce Layer2 çözümlerinin gelişimi, Ethereum’un uzun vadeli büyümesiyle nasıl dengelenmeli?

Ed Felten:

Bu konu, aslında blokzincir işletiminde karşılaşılan temel bir sorunun yansıması:

Geliri maksimize etmek mi istersiniz, yoksa kullanıcı ve geliştirici benimsemesini mi?

Eğer gelir öncelikli hedefse, ağ kapasitesini sınırlı tutmak mantıklı hale gelir. Bu durumda, kullanıcılar nadir blok alanı için daha fazla ücret ödemek zorunda kalır. Ancak Layer2 çözümleriyle birlikte Ethereum’un stratejisi bu yönde ilerlemedi. Aksine, Layer2’ler daha fazla işlem kapasitesi sunarak blok alanını genişletti—ki bu Ethereum’un bilinçli olarak benimsediği bir yönelim.

Ama önemli bir gerçek var: Blok alanını artırırken aynı anda fiyatları yüksek tutamazsınız. Bu iki hedef çelişkilidir.

Bu noktada Ethereum’un net bir tercih yapması gerekiyor.

Amaçları doğrulayıcı gelirini mi artırmak, yoksa mümkün olan en geniş kullanıcı ve geliştirici kitlesine mi ulaşmak?

Bana göre, mevcut strateji kullanıcı ve geliştirici tabanını büyütmeye odaklanmış durumda ve bu da tam olarak Layer2’lerin güçlü olduğu alan. Ancak hem yüksek gelir hem de sınırsız kullanıcı benimsemesi aynı anda mümkün değil.

Kısacası, Layer2 çözümleri Ethereum’un kapasitesini büyütürken, Ethereum’un stratejik olarak kullanıcı odaklı bir büyüme modelini tercih ettiğini gösteriyor. Bu da uzun vadede daha güçlü bir ekosistem için doğru yön olabilir.

Soru 4

PANews:

Şu anda Layer2 pazarında Optimistic Rollups açık ara önde. Zero-Knowledge (ZK) teknolojilerine kıyasla bu mimarinin hangi temel avantajları var? Arbitrum, uzun vadeli teknoloji rekabetçiliğini nasıl sürdürüyor?

Ed Felten:

Optimistic Rollups’ın, ZK tabanlı çözümlere kıyasla iki önemli avantajı var:

Daha basit olmaları ve daha düşük maliyetli olmaları.

Öncelikle, Optimistic sistemler karmaşık kriptografik tekniklere dayanmaz. Bu da onları mimari olarak daha sade hale getirir. ZK tarafında ise programların matematiksel olarak ispatlanabilir hale getirilmesi gerekir ve bu süreç, tamamen yeni ve karmaşık bir araç seti gerektirir.

İkinci büyük avantaj maliyet. ZK rolluplarda her işlem için kanıt üretmek gerekir ve bu işlem oldukça pahalıdır. Optimistic protokollerde ise zincir üstü doğrulama yalnızca bir anlaşmazlık ortaya çıktığında çalışır. Eğer biri kötü niyetliyse, bahisleri (stake) yakılır. Ancak dürüst katılımcılar için herhangi bir doğrulama maliyeti doğmaz. Bu da sistemin genel maliyetini ciddi şekilde düşürür.

Tabii, ZK çözümleri zamanla daha verimli hale geliyor. Önümüzdeki yıllarda, hem Optimistic hem de ZK doğrulama mekanizmalarını bir arada kullanan hibrit sistemlerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ancak bu noktaya gelebilmemiz için ZK teknolojisinin maliyetinin bugünkünden çok daha düşük olması gerekiyor.

Şu anda Arbitrum yalnızca Optimistic mimariyi destekliyor. Ama gelecekte her iki doğrulama yaklaşımını da entegre etmeyi planlıyoruz. Bu sayede kullanıcılar ihtiyaçlarına göre (maliyet, hız veya güvenlik tercihleri doğrultusunda) en uygun sistemi seçebilecek.

Soru 5

PANews:

DAO’lar ekosistem yönetiminde giderek daha önemli bir rol üstleniyor. Ancak merkezi karar alma, seçmen katılımını artırma ve ticari çıkarları dengeleme gibi zorluklarla da karşı karşıyalar. Arbitrum DAO, yönetim verimliliğini artırırken merkezsizleşme prensiplerini nasıl korumayı planlıyor?

Ed Felten:

Arbitrum DAO kendi kararlarını kendi verir. Bu nedenle burada Arbitrum DAO adına resmi bir açıklama yapmıyorum, ancak kişisel görüşlerimi paylaşabilirim.

Hükümette çalışırken edindiğim önemli bir ders şuydu: Halk katılımıyla alınan kararlar hem karmaşıktır hem de güçlüdür. Evet, bu süreç zaman zaman yavaş olabilir, ancak bu tür yapılar uzun vadede dirençlidir. Topluluk bir fikir birliğine ulaştığında, gerçekten iddialı ve etkili işler başarabilir.

Bence DAO yapıları açısından hâlâ erken bir evredeyiz. Arbitrum DAO, gerçek yönetim gücüne sahip olması ve merkeziyetsiz biçimde işlemesi açısından diğer birçok DAO’dan ayrılıyor. Farklı görüşlerin serbestçe dile getirildiği ve insanların açıkça tartışabildiği bir ortam var. Bu sağlıklı bir durum. Zincirin kontrolünü DAO’ya devrettiğimizde görmek istediğimiz tam olarak buydu.

Genel olarak baktığımda bu sürecin başarılı olduğunu düşünüyorum. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, geniş ve çeşitli bir topluluğu yönetmek her zaman zorluklarla gelir ve bu zorluklar zamanla değişse de tamamen ortadan kalkmaz.

Soru 6

PANews:

Offchain Labs kısa süre önce erken aşama projeleri desteklemek amacıyla Onchain Labs’ı başlattı. Bu girişim kapsamında projelere teknik, finansal veya pazar erişimi gibi ne tür destekler sağlanacak? Arbitrum ekosisteminde çeşitliliği artırmak için gelecekte ne gibi planlarınız var?

Ed Felten:

Onchain Labs’ı, projelerin başlangıç sürecinde ihtiyaç duydukları desteği alabilecekleri bir tür ‘hafif kuluçka programı’ olarak tanımlamayı tercih ederim. Amacımız, bu ekiplerin harekete geçmesini kolaylaştırmak, yaratıcılığı teşvik etmek ve hızlı ilerlemeyi desteklemek.

Ancak bu süreci sıkı bir rehberlik ya da merkezi bir kontrol modeli olarak görmüyoruz. Bizim yaklaşımımız daha çok, projelerin ilk adımlarını atmalarına yardımcı olmak, bir miktar finansal destek sağlamak ve sonrasında onların bağımsız olarak büyümelerine alan tanımak yönünde.

Kısacası: Yol gösterici değil, kolaylaştırıcı olmak istiyoruz. Amaç, ekosisteme daha fazla çeşitlilik ve dinamizm kazandırmak.

Soru 7

PANews:

Arbitrum’ın Trailblazer AI Agent Grant Programı gibi girişimlerde bulunduğunu ve ElizaOS gibi yapay zeka projelerini desteklediğini görüyoruz. Sizce yapay zeka, blokzincir endüstrisinde nasıl bir devrim yaratacak? Arbitrum bu alanda nasıl bir avantaj sunuyor?

Ed Felten:

Yapay zekanın blokzincir ile etkileşimi temelde iki farklı yoldan gerçekleşiyor.

İlk yol, zincir dışı AI ajanları. Bunlar, kullanıcıların adına işlem yapan ya da zinciri doğrudan kullanan yapay zeka tabanlı ajanlardır. Bu ajanların ihtiyaçları, sıradan kullanıcılarla büyük ölçüde benzer ama bir farkla: tepkime süresi onlar için çok daha kritiktir. İnsanlar için 0.1 veya 0.2 saniyelik bir yanıt süresi hızlı sayılırken, makineler için bu bile “gecikme” olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden, düşük maliyetli ve yüksek güvenilirliğe sahip bir blokzincir altyapısı onlar için hayati önemdedir.

Bu tür AI ajanları yaygınlaştıkça, daha karmaşık ve dinamik DeFi piyasalarının oluşacağını ve bazı yenilikçi oyun uygulamalarının ortaya çıkacağını düşünüyorum.

İkinci aşama ise, zincir üstü AI ajanları. Bu daha ileri düzey bir konsept. Böyle bir sistemin çalışabilmesi için blokzincirin mevcutta sunduğundan çok daha fazla işlem gücü ve veri işleme kapasitesine ihtiyaç var.

Biz Arbitrum’da bu yönde iki alana odaklanıyoruz. Zincir kapasitesini artırmak ve zincir üzerinde AI modellerini eğitmek, doğrulamak ve değerlendirmek için özel mekanizmalar geliştirmek

Bu ikili yaklaşım, hem bugünkü pratik kullanım senaryolarını desteklemeyi hem de gelecekteki daha güçlü yapay zeka entegrasyonları için zemin hazırlamayı amaçlıyor.

Soru 8

PANews:

Geri alım planları son dönemde kripto projeleri arasında sıkça tercih edilen bir strateji haline geldi. Ancak bazıları bu planların yalnızca kısa vadeli piyasa güveni sağladığını, temel sorunları çözmediğini savunuyor. Arbitrum’un geri alım planına dair düşünceleriniz, uzun vadeli hedefleriniz ve uygulama yaklaşımınız nedir?

Ed Felten:

Benim rolüm esas olarak uzun vadeli büyüme ve sürdürülebilirliğe odaklı. Bu çerçevede, her zaman “değer yaratmanın” sürecin başlangıç noktası olması gerektiğine inandım.

Eğer kullanıcılar için gerçek anlamda değer yaratabilirsek, topluluk için anlamlı faydalar sunabilirsek, insanlar bu değeri kullanmanın ve ona katkı sağlamanın yollarını zaten bulacaktır.

Daha önce de belirttiğim gibi benim için asıl odak noktası, kalıcı değer yaratmaktır. Geri alım gibi uygulamaların bu değeri nasıl yansıttığı ya da yönettiği konusu ise bence topluluğun kolektif kararıyla şekillenmeli. Bu tür stratejilerde, nihai yön tayini Arbitrum DAO gibi topluluk yapıları tarafından belirlenmelidir.

Soru 9

PANews:

Alternatif kripto para piyasası şu anda genel anlamda durgun. Geri alım planının ötesinde, Arbitrum’un tokenının içsel değerini artırmaya yönelik daha derin planları var mı?

Ed Felten:

Bu sorunun esasen DAO tarafından yanıtlanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak kendi görüşümü paylaşacak olursam, gerçek değer, insanların yönetişime katılmaya istekli olmasından ve zincir üzerinde üretilen gelirden kaynaklanır. Bu gelir de doğrudan zincirin ne kadar kullanıldığına ve trafiğine bağlıdır.

Dolayısıyla, teknoloji benimsenmesini artırmak, tüm bu hedeflerin temelinde yatan en kritik faktördür.

Biz Offchain Labs olarak, teknolojik gelişimi ve uzun vadeli bakış açısıyla değer yaratmayı her zaman ön planda tuttuk. Gözlemim, DAO’nun da benzer bir yaklaşımı benimsediği yönünde.

Benim perspektifime göre, DAO’nun ana odağı, uzun vadeli değer yaratmaya hizmet edecek büyümeyi teşvik etmek olmalı ve büyük ölçüde de bu yönde ilerliyor.

Yasal Uyarı

Bu makale, PANews kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Weilin’e aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.

Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.

Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.

Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Ed Felten Röportajı: Arbitrum’u Gelecekte Neler Bekliyor?

Orta Seviye5/16/2025, 2:14:55 PM
Offchain Labs’ın kurucu ortağı Ed Felten, akademik kariyerinden Beyaz Saray danışmanlığına, oradan da blok zinciri girişimciliğine uzanan yolculuğunu PANews’e anlattı. Röportajda Arbitrum’un teknik gelişim süreci, Layer2 çözümlerinin Ethereum ekosistemindeki rolü ve blok zincir teknolojisinin yapay zeka ile entegrasyonuna dair uzun vadeli vizyonu ele alındı.

PANews’in gerçekleştirdiği bu röportajda Ed Felten, araştırma dünyasından kamu politikalarına, oradan da blockchain girişimciliğine uzanan çok katmanlı kariyer yolculuğunu paylaşıyor. Görüşmede Ethereum ekosistemini dengeleyen Layer2 çözümlerinin önemi, Arbitrum’un teknik rekabet gücü ve blockchain ile yapay zekanın kesişim noktasına dair görüşlerini aktarıyor.

Ed Felten, blockchain alanında akademik kökleri en güçlü olan girişimcilerden biri olarak öne çıkıyor. Offchain Labs’ın kurucu ortaklarından ve Baş Bilim İnsanı olarak, Ethereum Layer2 çözümü Arbitrum’un arkasındaki en önemli teknik liderlerden biri konumunda.

Offchain Labs’ın kurucu ortağı ve Baş Bilim İnsanı Ed Felten, blokzinciri dünyasında akademik temelli girişimciliğin önde gelen isimlerinden biri. Arbitrum’un gelişiminde kritik rol oynayan Felten, PANews’e verdiği röportajda akademik geçmişini, devlet kademelerindeki deneyimlerini ve bu deneyimlerin blokzincir vizyonuna nasıl yön verdiğini anlattı.

Ed Felten Kimdir?

Felten, 2003’te Princeton Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde profesör oldu. 2010’da ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) ilk Baş Teknoloji Sorumlusu olarak atandı. 2012’de tekrar akademiye döndükten sonra Bitcoin ve blokzincir teknolojisi üzerine araştırmalara başladı. 2015 yılında Arbitrum, Princeton’daki bir bilgisayar bilimi dersinin dönem projesi olarak ortaya çıktı. Felten bu projeye ilgi gösterdi ve kısa sürede rollup teknolojisi üzerine yoğunlaşarak araştırmalarını derinleştirdi.

Kısa bir süre sonra Beyaz Saray’dan gelen davet üzerine, teknoloji güvenliği konularını denetlemek üzere Baş Yardımcı Teknoloji Sorumlusu olarak göreve başladı. 2018’de tekrar akademiye döndü, iki doktora öğrencisiyle birlikte Arbitrum projesini yeniden başlattı ve Offchain Labs’ı kurarak Arbitrum’un sistematik gelişimine liderlik etti.

PANews, Hong Kong Web3 Carnival kapsamında Felten ile röportaj gerçekleştirdi. Röportajda, Ethereum’un gelişiminde Layer2’nin dengeleyici rolü, Arbitrum’un teknik rekabetçiliği ve blockchain ile yapay zekanın birleşimine dair uzun vadeli vizyon masaya yatırıldı.

Felten’e göre, Ethereum şu anda kritik bir tercihle karşı karşıya: doğrulayıcı gelirini maksimize etmek mi, yoksa daha fazla kullanıcı ve geliştiriciyi çekmek mi? Strateji, şu an ikinci yöne eğilmiş durumda, bu da Layer2 çözümlerinin öne çıktığı alan.

Ed Felten Röportajı

Soru 1

PANews:

Akademi ve devlet kurumlarında önemli roller üstlendiniz. Blokzincir girişimciliğine geçiş süreciniz nasıl gelişti? Bu geçmiş, Offchain Labs’ın teknik yönünü nasıl etkiledi?

Ed Felten:

Uzun yıllar akademide görev yaptım ve hep teknik sorunları kamu politikasıyla birleştiren araştırma alanları aradım. Bitcoin’le tanıştığımda, bunun mükemmel bir örnek olduğunu hemen fark ettim. Yaklaşık 2011’den itibaren blokzincir konularını akademik bakış açısıyla incelemeye başladım. Özellikle bu teknolojinin potansiyelini sınırlayabilecek teknik zorluklara odaklandım.

İlk araştırma odağım zincirin ekonomik boyutuydu. Daha sonra bu ilgi, ölçeklenebilirlik sorunlarına yöneldi. 2014’te akıllı kontratlarla tanıştığımda çok heyecanlandım. Tıpkı internetin ilk zamanlarındaki gibi, statik içerikten programlanabilir yapıya geçişin burada da tekrarlandığını gördüm.

Akıllı kontratların nasıl ölçeklenebileceği sorusu, beni Arbitrum’un temellerine götürdü. Beyaz Saray’da geçirdiğim iki yılın ardından, 2017–2018 döneminde ortak kurucularımla Offchain Labs’ı hayata geçirdik.

Akademik geçmişim, birçok açıdan katkı sağladı. Profesörlük, sadece teknik bilgi değil—ekip kurmak, yönetmek, bütçe yapmak, projeleri takip etmek gibi startup yönetimi için doğrudan geçerli beceriler kazandırıyor. Aslında, bir araştırma grubunu yönetmekle bir startup’ı yürütmek arasında büyük benzerlikler var.

Bunun yanında, akademide kazandığım uzun vadeli düşünme alışkanlığı da önemliydi. Kısa vadeli kazançlardan ziyade temel problemlere odaklanma becerisi, Arbitrum’un teknik stratejisine doğrudan yansıdı.

Hükümet deneyimim ise farklı bir katkı sundu. Orada çalıştığım liderlerden “topluluk oluşturma” ve “konsensüs sağlama” konularında çok şey öğrendim. Arbitrum’un yönetişim yapısı, yani DAO modeli, bana doğrudan siyasi sistemleri hatırlatıyor. Fikir birliğiyle yönetim ve topluluk öncelikli yapı, bizim için sadece teknik bir model değil—pratikte uyguladığımız bir ilkedir.

Arbitrum’un çok erken dönemlerinde, yani 2014’e kadar uzanan süreçte, akıllı sözleşmelere dayalı genel zincirlerin gelecekteki önemini öngörmüştük. Aynı zamanda, bu sistemlerin en büyük teknik sınırının “ölçeklenebilirlik” olacağını da biliyorduk. Bu yüzden, daha en başından itibaren, tüm odağımızı bu sorunun çözümüne yönelttik.

Soru 2

PANews:

Şu anda Layer2 ekosistemi, net bir lider-takipçi ayrımı gösteriyor. Bu durum likidite ve kullanıcı deneyiminde parçalanmaya yol açıyor. Sizce Layer2 projeleri bu zorluğu nasıl aşmalı?

Ed Felten:

İlk olarak şunu belirtmek isterim: Layer2 çözümlerinin Ethereum’dan bir şey “çektiği” gibi bir eğilim olduğunu düşünmüyorum. Aksine, Layer2’ler Ethereum’un en büyük kullanıcılarıdır. Bu katmanlar, Ethereum’a daha fazla kullanıcı, daha fazla işlem ve daha fazla trafik getiriyor.

Bugün Ethereum üzerindeki faaliyetlerin %95’inden fazlası Layer2 veya Layer3’lerde gerçekleşiyor. Bu çözümler olmasaydı, bu faaliyetlerin önemli bir bölümü muhtemelen başka Layer1 zincirlerine kayacaktı. Elbette bu oran günlük verilere göre değişebilir, ancak genel eğilim açık: Layer2 çözümleri olmadan Ethereum bu ölçekte bir sistem olamazdı.

Bana göre Layer2’ler, Ethereum’un teknoloji yığını içinde ayrılmaz bir parça. Ethereum’un akıllı kontrat teknolojisinde lider konuma ulaşmasında Layer2’lerin büyük katkısı var. Layer2 ve Layer1’in birbirine rakip olduğu görüşü, kullanıcıya hizmet eden bir bütünlük yerine, yanlış bir karşıtlık yaratıyor.

Gelelim ikinci konuya: parçalanmış likidite ve kullanıcı deneyimi. Bu, Layer2 ekiplerinin şu anda en yoğun şekilde çözmeye çalıştığı başlıca problemlerden biri. Bu alanda önümüzdeki dönemde büyük ilerlemeler göreceğimize inanıyorum.

Vizyonumuz, daha bütünleşik ve tutarlı bir kullanıcı deneyimi oluşturmak. Evet, kullanıcılar hâlâ hangi zinciri kullandıklarını bilmeli (tıpkı internet üzerindeki sitelerde olduğu gibi) çünkü bu, güvenlik ve güven açısından önemlidir. Ama aynı zamanda, internette bir siteden diğerine rahatça geçebildiğiniz gibi, blockchain ortamında da zincirler arasında sorunsuz bir geçiş mümkün olmalı.

Bunu başarmak için hem kullanıcı arayüzü hem de çekirdek protokol seviyesinde akıllı tasarıma ihtiyaç var. Doğru yapıldığında, kullanıcılar bir zincirde varlık tutarken, bunları başka bir zincirde kullanmak için karmaşık geçişler ya da işlemler yapmak zorunda kalmayacak.

Bu düzeye ulaşmak uzun vadeli, koordineli bir çaba gerektiriyor. Ancak sonunda başarılı olacağımıza güvenim tam.

Soru 3

PANews:

Bu piyasa döngüsünde pek çok kişi, Ethereum ana ağındaki ekonomik değer düşüşünü Layer2’lere bağlıyor ve hatta bazıları bu katmanları “parazit” olarak nitelendiriyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Sizce Layer2 çözümlerinin gelişimi, Ethereum’un uzun vadeli büyümesiyle nasıl dengelenmeli?

Ed Felten:

Bu konu, aslında blokzincir işletiminde karşılaşılan temel bir sorunun yansıması:

Geliri maksimize etmek mi istersiniz, yoksa kullanıcı ve geliştirici benimsemesini mi?

Eğer gelir öncelikli hedefse, ağ kapasitesini sınırlı tutmak mantıklı hale gelir. Bu durumda, kullanıcılar nadir blok alanı için daha fazla ücret ödemek zorunda kalır. Ancak Layer2 çözümleriyle birlikte Ethereum’un stratejisi bu yönde ilerlemedi. Aksine, Layer2’ler daha fazla işlem kapasitesi sunarak blok alanını genişletti—ki bu Ethereum’un bilinçli olarak benimsediği bir yönelim.

Ama önemli bir gerçek var: Blok alanını artırırken aynı anda fiyatları yüksek tutamazsınız. Bu iki hedef çelişkilidir.

Bu noktada Ethereum’un net bir tercih yapması gerekiyor.

Amaçları doğrulayıcı gelirini mi artırmak, yoksa mümkün olan en geniş kullanıcı ve geliştirici kitlesine mi ulaşmak?

Bana göre, mevcut strateji kullanıcı ve geliştirici tabanını büyütmeye odaklanmış durumda ve bu da tam olarak Layer2’lerin güçlü olduğu alan. Ancak hem yüksek gelir hem de sınırsız kullanıcı benimsemesi aynı anda mümkün değil.

Kısacası, Layer2 çözümleri Ethereum’un kapasitesini büyütürken, Ethereum’un stratejik olarak kullanıcı odaklı bir büyüme modelini tercih ettiğini gösteriyor. Bu da uzun vadede daha güçlü bir ekosistem için doğru yön olabilir.

Soru 4

PANews:

Şu anda Layer2 pazarında Optimistic Rollups açık ara önde. Zero-Knowledge (ZK) teknolojilerine kıyasla bu mimarinin hangi temel avantajları var? Arbitrum, uzun vadeli teknoloji rekabetçiliğini nasıl sürdürüyor?

Ed Felten:

Optimistic Rollups’ın, ZK tabanlı çözümlere kıyasla iki önemli avantajı var:

Daha basit olmaları ve daha düşük maliyetli olmaları.

Öncelikle, Optimistic sistemler karmaşık kriptografik tekniklere dayanmaz. Bu da onları mimari olarak daha sade hale getirir. ZK tarafında ise programların matematiksel olarak ispatlanabilir hale getirilmesi gerekir ve bu süreç, tamamen yeni ve karmaşık bir araç seti gerektirir.

İkinci büyük avantaj maliyet. ZK rolluplarda her işlem için kanıt üretmek gerekir ve bu işlem oldukça pahalıdır. Optimistic protokollerde ise zincir üstü doğrulama yalnızca bir anlaşmazlık ortaya çıktığında çalışır. Eğer biri kötü niyetliyse, bahisleri (stake) yakılır. Ancak dürüst katılımcılar için herhangi bir doğrulama maliyeti doğmaz. Bu da sistemin genel maliyetini ciddi şekilde düşürür.

Tabii, ZK çözümleri zamanla daha verimli hale geliyor. Önümüzdeki yıllarda, hem Optimistic hem de ZK doğrulama mekanizmalarını bir arada kullanan hibrit sistemlerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ancak bu noktaya gelebilmemiz için ZK teknolojisinin maliyetinin bugünkünden çok daha düşük olması gerekiyor.

Şu anda Arbitrum yalnızca Optimistic mimariyi destekliyor. Ama gelecekte her iki doğrulama yaklaşımını da entegre etmeyi planlıyoruz. Bu sayede kullanıcılar ihtiyaçlarına göre (maliyet, hız veya güvenlik tercihleri doğrultusunda) en uygun sistemi seçebilecek.

Soru 5

PANews:

DAO’lar ekosistem yönetiminde giderek daha önemli bir rol üstleniyor. Ancak merkezi karar alma, seçmen katılımını artırma ve ticari çıkarları dengeleme gibi zorluklarla da karşı karşıyalar. Arbitrum DAO, yönetim verimliliğini artırırken merkezsizleşme prensiplerini nasıl korumayı planlıyor?

Ed Felten:

Arbitrum DAO kendi kararlarını kendi verir. Bu nedenle burada Arbitrum DAO adına resmi bir açıklama yapmıyorum, ancak kişisel görüşlerimi paylaşabilirim.

Hükümette çalışırken edindiğim önemli bir ders şuydu: Halk katılımıyla alınan kararlar hem karmaşıktır hem de güçlüdür. Evet, bu süreç zaman zaman yavaş olabilir, ancak bu tür yapılar uzun vadede dirençlidir. Topluluk bir fikir birliğine ulaştığında, gerçekten iddialı ve etkili işler başarabilir.

Bence DAO yapıları açısından hâlâ erken bir evredeyiz. Arbitrum DAO, gerçek yönetim gücüne sahip olması ve merkeziyetsiz biçimde işlemesi açısından diğer birçok DAO’dan ayrılıyor. Farklı görüşlerin serbestçe dile getirildiği ve insanların açıkça tartışabildiği bir ortam var. Bu sağlıklı bir durum. Zincirin kontrolünü DAO’ya devrettiğimizde görmek istediğimiz tam olarak buydu.

Genel olarak baktığımda bu sürecin başarılı olduğunu düşünüyorum. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, geniş ve çeşitli bir topluluğu yönetmek her zaman zorluklarla gelir ve bu zorluklar zamanla değişse de tamamen ortadan kalkmaz.

Soru 6

PANews:

Offchain Labs kısa süre önce erken aşama projeleri desteklemek amacıyla Onchain Labs’ı başlattı. Bu girişim kapsamında projelere teknik, finansal veya pazar erişimi gibi ne tür destekler sağlanacak? Arbitrum ekosisteminde çeşitliliği artırmak için gelecekte ne gibi planlarınız var?

Ed Felten:

Onchain Labs’ı, projelerin başlangıç sürecinde ihtiyaç duydukları desteği alabilecekleri bir tür ‘hafif kuluçka programı’ olarak tanımlamayı tercih ederim. Amacımız, bu ekiplerin harekete geçmesini kolaylaştırmak, yaratıcılığı teşvik etmek ve hızlı ilerlemeyi desteklemek.

Ancak bu süreci sıkı bir rehberlik ya da merkezi bir kontrol modeli olarak görmüyoruz. Bizim yaklaşımımız daha çok, projelerin ilk adımlarını atmalarına yardımcı olmak, bir miktar finansal destek sağlamak ve sonrasında onların bağımsız olarak büyümelerine alan tanımak yönünde.

Kısacası: Yol gösterici değil, kolaylaştırıcı olmak istiyoruz. Amaç, ekosisteme daha fazla çeşitlilik ve dinamizm kazandırmak.

Soru 7

PANews:

Arbitrum’ın Trailblazer AI Agent Grant Programı gibi girişimlerde bulunduğunu ve ElizaOS gibi yapay zeka projelerini desteklediğini görüyoruz. Sizce yapay zeka, blokzincir endüstrisinde nasıl bir devrim yaratacak? Arbitrum bu alanda nasıl bir avantaj sunuyor?

Ed Felten:

Yapay zekanın blokzincir ile etkileşimi temelde iki farklı yoldan gerçekleşiyor.

İlk yol, zincir dışı AI ajanları. Bunlar, kullanıcıların adına işlem yapan ya da zinciri doğrudan kullanan yapay zeka tabanlı ajanlardır. Bu ajanların ihtiyaçları, sıradan kullanıcılarla büyük ölçüde benzer ama bir farkla: tepkime süresi onlar için çok daha kritiktir. İnsanlar için 0.1 veya 0.2 saniyelik bir yanıt süresi hızlı sayılırken, makineler için bu bile “gecikme” olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden, düşük maliyetli ve yüksek güvenilirliğe sahip bir blokzincir altyapısı onlar için hayati önemdedir.

Bu tür AI ajanları yaygınlaştıkça, daha karmaşık ve dinamik DeFi piyasalarının oluşacağını ve bazı yenilikçi oyun uygulamalarının ortaya çıkacağını düşünüyorum.

İkinci aşama ise, zincir üstü AI ajanları. Bu daha ileri düzey bir konsept. Böyle bir sistemin çalışabilmesi için blokzincirin mevcutta sunduğundan çok daha fazla işlem gücü ve veri işleme kapasitesine ihtiyaç var.

Biz Arbitrum’da bu yönde iki alana odaklanıyoruz. Zincir kapasitesini artırmak ve zincir üzerinde AI modellerini eğitmek, doğrulamak ve değerlendirmek için özel mekanizmalar geliştirmek

Bu ikili yaklaşım, hem bugünkü pratik kullanım senaryolarını desteklemeyi hem de gelecekteki daha güçlü yapay zeka entegrasyonları için zemin hazırlamayı amaçlıyor.

Soru 8

PANews:

Geri alım planları son dönemde kripto projeleri arasında sıkça tercih edilen bir strateji haline geldi. Ancak bazıları bu planların yalnızca kısa vadeli piyasa güveni sağladığını, temel sorunları çözmediğini savunuyor. Arbitrum’un geri alım planına dair düşünceleriniz, uzun vadeli hedefleriniz ve uygulama yaklaşımınız nedir?

Ed Felten:

Benim rolüm esas olarak uzun vadeli büyüme ve sürdürülebilirliğe odaklı. Bu çerçevede, her zaman “değer yaratmanın” sürecin başlangıç noktası olması gerektiğine inandım.

Eğer kullanıcılar için gerçek anlamda değer yaratabilirsek, topluluk için anlamlı faydalar sunabilirsek, insanlar bu değeri kullanmanın ve ona katkı sağlamanın yollarını zaten bulacaktır.

Daha önce de belirttiğim gibi benim için asıl odak noktası, kalıcı değer yaratmaktır. Geri alım gibi uygulamaların bu değeri nasıl yansıttığı ya da yönettiği konusu ise bence topluluğun kolektif kararıyla şekillenmeli. Bu tür stratejilerde, nihai yön tayini Arbitrum DAO gibi topluluk yapıları tarafından belirlenmelidir.

Soru 9

PANews:

Alternatif kripto para piyasası şu anda genel anlamda durgun. Geri alım planının ötesinde, Arbitrum’un tokenının içsel değerini artırmaya yönelik daha derin planları var mı?

Ed Felten:

Bu sorunun esasen DAO tarafından yanıtlanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak kendi görüşümü paylaşacak olursam, gerçek değer, insanların yönetişime katılmaya istekli olmasından ve zincir üzerinde üretilen gelirden kaynaklanır. Bu gelir de doğrudan zincirin ne kadar kullanıldığına ve trafiğine bağlıdır.

Dolayısıyla, teknoloji benimsenmesini artırmak, tüm bu hedeflerin temelinde yatan en kritik faktördür.

Biz Offchain Labs olarak, teknolojik gelişimi ve uzun vadeli bakış açısıyla değer yaratmayı her zaman ön planda tuttuk. Gözlemim, DAO’nun da benzer bir yaklaşımı benimsediği yönünde.

Benim perspektifime göre, DAO’nun ana odağı, uzun vadeli değer yaratmaya hizmet edecek büyümeyi teşvik etmek olmalı ve büyük ölçüde de bu yönde ilerliyor.

Yasal Uyarı

Bu makale, PANews kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Weilin’e aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.

Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.

Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.

Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Şimdi Başlayın
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde Türk lirası ile kripto alın, satın.