Bu piyasa döngüsü boyunca Ethereum’un performansı beklentilerin gerisinde kaldı. Altcoin’ler arasında lider olarak konumlanmasına rağmen, Bitcoin yeni zirvelere ulaşırken Ethereum yalnızca durağan kalmakla yetindi. Bununla birlikte, ekosisteminde de bir durgunluk yaşanıyor: Yeni anlatıların eksikliği, Solana gibi rakiplere karşı momentum kaybı ve Layer 2 çözümleriyle ilgili “hayalet zincir” tartışmaları gündemdeki yerini koruyor.
Bu sorunların derinleşmesiyle birlikte toplulukta memnuniyetsizlik arttı ve Ethereum Vakfı (EF) eleştirilerin odak noktası hâline geldi. Bazı çekirdek geliştiricilerin ayrılması ve kamuya açık eleştiriler, vakfın iç yönetimiyle ilgili soru işaretlerini daha da artırdı. Sonunda EF harekete geçti: Kurucu ortak Vitalik Buterin’in “EF liderliğinde büyük bir yeniden yapılanma” çağrısının ardından, vakıf DeFi ekosistemini desteklemek için hazinesinden 50.000 ETH ayırdığını ve topluluk iletişimini geliştirmek adına sosyal medya yöneticileri işe alacağını duyurdu.
Bu makale, Ethereum Vakfı’nın mevcut durumunu mercek altına alıyor; vakfın rolü, ekosistemdeki katılımı, organizasyon yapısı, fon kullanımı ve ETH satışlarına ilişkin tartışmalara odaklanıyor. Ayrıca Ethereum’un karşı karşıya olduğu daha geniş zorluklara da değiniyor.
2014 yılında kurulan Ethereum Vakfı, bugüne kadar Ethereum ekosisteminin gelişiminde vazgeçilmez bir rol üstlendi. Ancak son yıllarda, ulaşılmaz liderlik yapısı, operasyonel verimsizlikler ve mali şeffaflık eksikliği nedeniyle piyasa nezdindeki itibarı giderek zayıfladı. Özellikle EF’nin dönemsel ETH satışları topluluk içinde rahatsızlığa yol açtı; pek çok kişi bu satışların fiyat düşüşlerine doğrudan katkı sağladığına inanıyor. Aşağıda bu sorunlar detaylı şekilde inceleniyor:
EF’nin şeffaflık sorunları genellikle hazine harcamaları ve iç karar alma süreçleri etrafında yoğunlaşıyor.
Hazine tarafında, vakıf son zamanlarda bazı finansal verileri paylaşmaya başlamış olsa da — örneğin Ekosistem Destek Programı (ESP) kapsamında üç aylık hibeler ve girişimlere yönelik yıllık harcama özetleri — açıklama düzeyi hâlâ yetersiz.
Kaynak: ethereum.foundation
ESP, 2022’de toplam 30 milyon dolarlık harcamayla 397 projeye destek sağladı. 2023’te bu rakam, 61.1 milyon dolara ve 498 projeye yükseldi. Program, 2014’ten bu yana topluluk katılımı, eğitim, fikir birliği katmanı, sıfır bilgi kanıtları ve geliştirici araçları gibi birçok alanda toplam 44.39 milyon dolarlık katkı sundu. Ancak vakıf, yalnızca desteklenen projelerin adlarını paylaşıyor; hibe tutarları ya da proje ilerlemeleri hakkında bilgi vermiyor.
İç karar alma süreçlerinde de benzer bir belirsizlik söz konusu. EF, finansman kararlarında hangi kriterlere göre seçim yaptığına veya nasıl bir değerlendirme süreci yürüttüğüne dair açık bir rehber sunmuş değil. Kararların, küçük bir ekip tarafından alınıyor olması ise tarafsızlık ve fırsat eşitliği konusunda endişelere yol açıyor.
Ocak ayında, erken dönem Ethereum geliştiricilerinden Eric (@econoar), vakfın topluluktan kopuk liderliği ve ağır işleyen süreçleri nedeniyle ayrıldığını duyurdu.
2024 yılı EF raporuna göre vakıf; RIG, Geth, ARG ve Consensus R\&D gibi 20’den fazla bağımsız araştırma ekibinden oluşuyor. Her ekip farklı alanlara odaklansa da EF, bu ekiplerin iç yapısı ve işleyişine dair net bir açıklama sunmuyor. Bu gevşek yapı, geleneksel şirket modeline kıyasla ciddi verimsizliklere yol açıyor.
Bunun yanında EF’nin harcamaları da dikkat çekiyor. 2022’de 105 milyon dolar olan yıllık bütçe, 2023’te 134 milyon dolara çıktı. İç giderlerin bütçedeki payı %36.2’den %37.2’ye yükselerek 12 milyon dolarlık artış gösterdi. Harcamaların çoğu topluluk geliştirme, teknik araştırmalar ve proje finansmanına ayrılsa da, toplam ölçek topluluk beklentilerinin üzerinde bulunuyor.
Kaynak: ethereum.foundation
Bu nedenle toplulukta pek çok kişi, EF’nin bütçesini önemli ölçüde azaltması çağrısında bulundu. Aave’nin kurucusu Stani Kulechov, harcamaların azaltılması, ekip sayısının düşürülmesi ve sürdürülebilir bir gelir modeli oluşturulması gibi yapısal reform önerilerinde bulundu. Diğer yandan Ethereum’un kurucu üyelerinden Anthony D’Onofrio ise, EF’nin harcamalarına dair ölçülebilir sonuçlar sunma zorunluluğuna dikkat çekerek mali sorumluluğun önemini vurguladı.
Blokzincir şeffaflığı sayesinde, Ethereum Vakfı’nın (EF) yaptığı işlemler kamuya açık şekilde izlenebiliyor. Uzun süredir EF’nin ETH satışları, çoğu zaman piyasa zirveleriyle örtüştüğü için “tepe noktasında satışın efendisi” gibi esprili yakıştırmalara konu oldu.
Ancak EF’nin geçmiş satışlarının ETH fiyat trendleriyle karşılaştırılması, bu “piyasayı zamanlama” algısının büyük ölçüde rastlantısal olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar bu satışlar kısa vadeli volatiliteye yol açsa da, uzun süreli fiyat düşüşlerinin temel nedeni EF’nin satışları değil.
EF, bu satışları genellikle ayı piyasalarında operasyonlarını sürdürebilmek için fiat rezervi oluşturma amacıyla gerçekleştirdiğini belirtiyor.
Kaynak: intel.arkm.com
23 Şubat 2025 itibarıyla EF’nin hazinesinde yaklaşık 681 milyon dolarlık kripto varlık bulunuyor. Bu varlıkların %99,98’i ETH cinsinden ve bu da toplam ETH arzının yaklaşık %0,2’sine karşılık geliyor. Ayrıca EF, yaklaşık 180 milyon dolarlık kripto dışı yatırım ve varlığa da sahip.
Bu tartışmalar, yüzeyde yalnızca ETH satışlarına odaklanıyor gibi görünse de, aslında çok daha derin yapısal sorunlara işaret ediyor: EF’nin belirsiz organizasyon yapısı, net rol tanımının olmaması, uzun vadeli vizyonla kısa vadeli piyasa gerçekleri arasındaki kopukluk ve Ethereum ekosistemine dair daha geniş zorluklar. Bu sorunların çözümü, yalnızca EF’nin iç reformlarıyla değil, aynı zamanda topluluğun ortak çabalarıyla mümkün olacaktır.
Ethereum Vakfı, operasyonel modeli açısından çelişkili bir yapıya sahip. 2014’te kurulduğundan bu yana ne bir şirket ne de geleneksel anlamda bir kâr amacı gütmeyen kuruluş olduğunu savunsa da, pratikte EF, liderlik kadrosu, araştırma ekipleri, geliştiriciler ve topluluk üyeleriyle yapılandırılmış, merkezi bir organizasyon gibi çalışıyor. Bu yapı içinde karar alma yetkisi, sınırlı sayıdaki bireyde toplanmış durumda ve bu kişiler hazine fonları, ekosistem yönelimi ve kaynak dağıtımı üzerinde doğrudan kontrol sahibi.
Bu belirsiz yapı, bazı topluluk üyeleri tarafından eleştiriliyor. Bazıları daha kurumsal bir yapının verimliliği ve ekonomik fayda sağlayabileceğini savunurken; diğerleri, gevşek örgütlenmiş bir yapının hesap verilebilirlikten uzak olduğu ve uzun vadeli sürdürülebilirliği zayıflattığını düşünüyor. Özellikle, karar alıcılar için topluluk onay mekanizmasının eksikliği, güven sorunlarını derinleştiriyor.
Mevcut yönetici direktör Aya Miyaguchi, geçmişte Kraken’in Japonya operasyonlarını yönetmişti. 2018’de göreve geldiğinden bu yana topluluk içinde istifa çağrılarıyla ve hatta “Aya’yı öldür” gibi aşırı söylemlerle karşı karşıya kaldı. Vitalik Buterin, bu ifadeleri kamuya açık şekilde “saf kötülük” olarak nitelendirdi ve kınadı. Ayrıca, “Ethereum Vakfı liderliği konusunda nihai karar verici benim” diyerek tüm sorumluluğu üstlendiğini belirtti. Buna ek olarak, “Bana bu şekilde yaklaştıkça, bu işlerle ilgilenme isteğim azalıyor” şeklinde yorum yaptı.
Vitalik’in bu açıklamaları, topluluk içinde tekrar geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Ethereum’un kurucusu ve manevi lideri olarak onun sözleri yön belirleyici kabul edilse de, net bir yönetişim çerçevesinin olmaması, bu kaotik ama merkezi karar alma modelinin bir süre daha süreceğini gösteriyor.
Ethereum Vakfı, ekosistemin koordinatörü olarak konumlanıyor. Ana projelere kaynak sağlayarak onları ekosistemin temel yapı taşları hâline getirmeye çalışıyor. Aynı zamanda, Ethereum’un küresel çapta tanıtımını üstleniyor ve “dünyanın en gelişmiş bilgisayarı” vizyonunu hayata geçirmeye çalışıyor.
Bu hedef doğrultusunda EF; uzun vadeli düşünce, minimalizm ve değer odaklılık olmak üzere üç temel değere bağlı kalıyor. Bu da EF’nin, kısa vadeli piyasa kazançları ya da geleneksel başarı metriklerinden çok teknolojik evrim ve sosyal değer üretimini önceliklendirmesini açıklıyor.
Ancak bu idealist yaklaşım, piyasa gerçeklerinden giderek kopmasına neden oluyor. Solana kurucu ortağı Anatoly Yakovenko da Ethereum’un temel sorunları arasında veri erişilebilirliğindeki (DA) belirsizlikleri ve ETH’nin “ultrason para” anlatısının sürdürülebilirliğini göstermişti.
EF’nin teknik, politik ve yönetişim tarafında tarafsız kalma çabası çoğu zaman gereksiz çatışmalardan kaçınmasına yardımcı olsa da, bu durum aynı zamanda stratejik fırsatları kaçırmasına ve kaynakları garanti altına alma becerisinin zayıflamasına neden oldu.
Gelecekte, Ethereum ekosistemi bir krizle karşılaştığında, EF’nin bugüne kadar izlediği “arka planda kalma” yaklaşımını terk edip, ekosistemin yönünü aktif olarak belirlemede daha görünür ve proaktif bir rol üstlenmesi gerekebilir.
Ethereum Vakfı (EF) çevresindeki artan tartışmalara yanıt olarak, Vitalik Buterin, belirli hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlayan kapsamlı bir reform süreci başlattıklarını açıkladı. Bu hedefler şunları içeriyor:
Kaynak: @VitalikButerin
Bununla birlikte, Vitalik bazı temel ilkelerin değişmeyeceğini özellikle vurguladı:
Bu stratejik hedeflerin yanı sıra EF, reform sürecine fiilen başlamış durumda. Son gelişmeler, EF’nin toplulukla etkileşimini artırmak adına sosyal medya yöneticileri ve topluluk ilişkileri personeli işe aldığını gösteriyor.
Ayrıca, DeFi ekosistemini desteklemek amacıyla vakıf, hazinesinden toplam 50.000 ETH ayırdı. Bu kapsamda:
Bu girişimlerin yanı sıra, daha fazla staking stratejisi de değerlendiriliyor.
Öne çıkan bir başka gelişme ise, Vitalik Buterin ve EF’nin, Ethereum’un Wall Street’te benimsenmesini teşvik etmeyi hedefleyen Etherealize adlı girişime yatırım yapmış olması. Raporlara göre, bu girişimin kurucuları arasında, geçtiğimiz yıl Eylül ayında EF’den ayrılan eski araştırmacı Danny Ryan da bulunuyor.
Tüm bu adımlar, Vitalik ve Ethereum Vakfı’nın karşı karşıya oldukları yapısal sorunları çözme ve kurumsal reformları hayata geçirme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Ancak bu reformların piyasa tarafından nasıl karşılanacağı ve Ethereum’un yeniden ivme kazanıp kazanamayacağı hâlâ belirsizliğini koruyor.
Ethereum Vakfı (EF) etrafındaki tartışmalar zaman zaman azalsa da, genellikle ETH’nin durgun fiyatı ve ekosistemdeki yavaş ilerleme karşısında topluluğun hayal kırıklığını dışa vurduğu bir çıkış noktası hâline geliyor. Ancak asıl çözülmesi gereken sorun, doğrudan Ethereum’un kendisinde yatıyor.
Ethereum ekosistemi şu anda anlatı gücü açısından bir sıkışma yaşıyor. Ana zincirdeki temel metrikler — gaz ücretleri, aktif adresler, günlük işlem hacmi — son bir yılda anlamlı bir büyüme göstermedi. Dencun güncellemesi, spot ETF onayları ve restaking gibi önemli gelişmelerin piyasada güçlü bir yankı yaratması bekleniyordu; ancak tepkiler oldukça sınırlı kaldı.
Örneğin, 21 Şubat 2025 itibarıyla ABD’de Bitcoin spot ETF’lerine toplam 39,56 milyar dolarlık net giriş olurken, Ethereum spot ETF’lerine sadece 3,15 milyar dolar aktı — bu, oldukça dikkat çekici bir fark.
Ethereum’un yol haritasındaki bir sonraki büyük adım ise Pectra güncellemesi. 8 Nisan 2025’te gerçekleşmesi beklenen bu güncelleme, Ethereum tarihinin en kapsamlılerinden biri olacak ve yaklaşık 20 farklı EIP (Ethereum İyileştirme Önerisi) içerecek. Pectra, kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi, L2 blok kapasitesini artırmayı ve genel ölçeklenebilirliği güçlendirmeyi hedefliyor.
Solana, Sui ve diğer yüksek performanslı genel blokzincirlerin yükselişi, Ethereum için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Özellikle Solana, yüksek işlem hızı ve düşük ücret avantajlarıyla dikkat çekerek, MEMECOIN trendinin merkezine oturdu ve token fiyatlarında rekor artışlar yaşandı. Aynı zamanda, Solana Sanal Makinesi (SVM) ekosisteminin hızla büyümesi, ağ etkisini daha da güçlendirdi.
Bazı Ethereum savunucuları, Solana’nın bu popülaritesinin geçici olduğunu ve Ethereum’un teknik üstünlüğünü sürdüreceğini savunsa da, gerçek şu ki Solana’nın güçlü performansı Ethereum’un hem likiditesini hem de kullanıcı tabanını önemli ölçüde etkiledi.
Ethereum’un son yıllardaki temel ölçeklenme stratejisi, Katman 2 (L2) çözümlerine dayandı. Bu çözümler, işlem maliyetlerini azaltma ve kapasiteyi artırma konusunda başarılı oldu. Ancak L2 çözümlerinin hızlı ve eş zamanlı yayılması, beklenen pazar talebinin çok ötesine geçerek ekosistemde parçalanmaya yol açtı. Kullanıcılar, likidite ve uygulamalar birçok farklı L2 ağına dağılmış durumda, bu da genel kullanıcı deneyimini olumsuz etkiliyor.
Daha da kritik olan konu, Ethereum’un Katman 1 (L1) ile L2 arasındaki değer dengesizliği. L1 hâlâ L2’lere “kan pompalarken”, L2’ler L1’e aynı oranda değer aktaramıyor. Çoğu L2’nin kendi token teşvik mekanizmaları, ETH’nin ekosistem içindeki talebini zayıflatıyor. Bu durum, hem Ethereum için istikrarlı bir gelir modeli oluşturamıyor hem de ETH’nin değerini uzun vadede desteklemiyor.
Bu zorluklar, ekosistem içinden de güçlü eleştiriler aldı:
İçsel ve dışsal pek çok zorlukla karşı karşıya kalan Ethereum Vakfı (EF), liderlikte teknik uzmanlığı artırmak, topluluk katılımını güçlendirmek, operasyonel verimliliği artırmak ve uygulama katmanındaki gelişmelere odaklanmak gibi reform adımlarıyla kendini yeniden yapılandırmayı hedefliyor. Ancak EF, Ethereum ekosisteminin yalnızca bir parçasıdır ve ekosistemin tamamını yeniden canlandırma sorumluluğunu tek başına üstlenemez.
Ethereum’un karşılaştığı mevcut zorlukların üstesinden gelmesi, tüm ekosistem paydaşlarının ortak çabasını gerektirir. Sadece teknoloji, yönetişim ve topluluk gelişiminde uyumlu ve eşgüdümlü ilerleme sağlandığı takdirde Ethereum, rekabetçi avantajını geri kazanabilir ve blokzincir endüstrisindeki lider konumunu yeniden inşa edebilir.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.
Paylaş
İçindekiler
Bu piyasa döngüsü boyunca Ethereum’un performansı beklentilerin gerisinde kaldı. Altcoin’ler arasında lider olarak konumlanmasına rağmen, Bitcoin yeni zirvelere ulaşırken Ethereum yalnızca durağan kalmakla yetindi. Bununla birlikte, ekosisteminde de bir durgunluk yaşanıyor: Yeni anlatıların eksikliği, Solana gibi rakiplere karşı momentum kaybı ve Layer 2 çözümleriyle ilgili “hayalet zincir” tartışmaları gündemdeki yerini koruyor.
Bu sorunların derinleşmesiyle birlikte toplulukta memnuniyetsizlik arttı ve Ethereum Vakfı (EF) eleştirilerin odak noktası hâline geldi. Bazı çekirdek geliştiricilerin ayrılması ve kamuya açık eleştiriler, vakfın iç yönetimiyle ilgili soru işaretlerini daha da artırdı. Sonunda EF harekete geçti: Kurucu ortak Vitalik Buterin’in “EF liderliğinde büyük bir yeniden yapılanma” çağrısının ardından, vakıf DeFi ekosistemini desteklemek için hazinesinden 50.000 ETH ayırdığını ve topluluk iletişimini geliştirmek adına sosyal medya yöneticileri işe alacağını duyurdu.
Bu makale, Ethereum Vakfı’nın mevcut durumunu mercek altına alıyor; vakfın rolü, ekosistemdeki katılımı, organizasyon yapısı, fon kullanımı ve ETH satışlarına ilişkin tartışmalara odaklanıyor. Ayrıca Ethereum’un karşı karşıya olduğu daha geniş zorluklara da değiniyor.
2014 yılında kurulan Ethereum Vakfı, bugüne kadar Ethereum ekosisteminin gelişiminde vazgeçilmez bir rol üstlendi. Ancak son yıllarda, ulaşılmaz liderlik yapısı, operasyonel verimsizlikler ve mali şeffaflık eksikliği nedeniyle piyasa nezdindeki itibarı giderek zayıfladı. Özellikle EF’nin dönemsel ETH satışları topluluk içinde rahatsızlığa yol açtı; pek çok kişi bu satışların fiyat düşüşlerine doğrudan katkı sağladığına inanıyor. Aşağıda bu sorunlar detaylı şekilde inceleniyor:
EF’nin şeffaflık sorunları genellikle hazine harcamaları ve iç karar alma süreçleri etrafında yoğunlaşıyor.
Hazine tarafında, vakıf son zamanlarda bazı finansal verileri paylaşmaya başlamış olsa da — örneğin Ekosistem Destek Programı (ESP) kapsamında üç aylık hibeler ve girişimlere yönelik yıllık harcama özetleri — açıklama düzeyi hâlâ yetersiz.
Kaynak: ethereum.foundation
ESP, 2022’de toplam 30 milyon dolarlık harcamayla 397 projeye destek sağladı. 2023’te bu rakam, 61.1 milyon dolara ve 498 projeye yükseldi. Program, 2014’ten bu yana topluluk katılımı, eğitim, fikir birliği katmanı, sıfır bilgi kanıtları ve geliştirici araçları gibi birçok alanda toplam 44.39 milyon dolarlık katkı sundu. Ancak vakıf, yalnızca desteklenen projelerin adlarını paylaşıyor; hibe tutarları ya da proje ilerlemeleri hakkında bilgi vermiyor.
İç karar alma süreçlerinde de benzer bir belirsizlik söz konusu. EF, finansman kararlarında hangi kriterlere göre seçim yaptığına veya nasıl bir değerlendirme süreci yürüttüğüne dair açık bir rehber sunmuş değil. Kararların, küçük bir ekip tarafından alınıyor olması ise tarafsızlık ve fırsat eşitliği konusunda endişelere yol açıyor.
Ocak ayında, erken dönem Ethereum geliştiricilerinden Eric (@econoar), vakfın topluluktan kopuk liderliği ve ağır işleyen süreçleri nedeniyle ayrıldığını duyurdu.
2024 yılı EF raporuna göre vakıf; RIG, Geth, ARG ve Consensus R\&D gibi 20’den fazla bağımsız araştırma ekibinden oluşuyor. Her ekip farklı alanlara odaklansa da EF, bu ekiplerin iç yapısı ve işleyişine dair net bir açıklama sunmuyor. Bu gevşek yapı, geleneksel şirket modeline kıyasla ciddi verimsizliklere yol açıyor.
Bunun yanında EF’nin harcamaları da dikkat çekiyor. 2022’de 105 milyon dolar olan yıllık bütçe, 2023’te 134 milyon dolara çıktı. İç giderlerin bütçedeki payı %36.2’den %37.2’ye yükselerek 12 milyon dolarlık artış gösterdi. Harcamaların çoğu topluluk geliştirme, teknik araştırmalar ve proje finansmanına ayrılsa da, toplam ölçek topluluk beklentilerinin üzerinde bulunuyor.
Kaynak: ethereum.foundation
Bu nedenle toplulukta pek çok kişi, EF’nin bütçesini önemli ölçüde azaltması çağrısında bulundu. Aave’nin kurucusu Stani Kulechov, harcamaların azaltılması, ekip sayısının düşürülmesi ve sürdürülebilir bir gelir modeli oluşturulması gibi yapısal reform önerilerinde bulundu. Diğer yandan Ethereum’un kurucu üyelerinden Anthony D’Onofrio ise, EF’nin harcamalarına dair ölçülebilir sonuçlar sunma zorunluluğuna dikkat çekerek mali sorumluluğun önemini vurguladı.
Blokzincir şeffaflığı sayesinde, Ethereum Vakfı’nın (EF) yaptığı işlemler kamuya açık şekilde izlenebiliyor. Uzun süredir EF’nin ETH satışları, çoğu zaman piyasa zirveleriyle örtüştüğü için “tepe noktasında satışın efendisi” gibi esprili yakıştırmalara konu oldu.
Ancak EF’nin geçmiş satışlarının ETH fiyat trendleriyle karşılaştırılması, bu “piyasayı zamanlama” algısının büyük ölçüde rastlantısal olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar bu satışlar kısa vadeli volatiliteye yol açsa da, uzun süreli fiyat düşüşlerinin temel nedeni EF’nin satışları değil.
EF, bu satışları genellikle ayı piyasalarında operasyonlarını sürdürebilmek için fiat rezervi oluşturma amacıyla gerçekleştirdiğini belirtiyor.
Kaynak: intel.arkm.com
23 Şubat 2025 itibarıyla EF’nin hazinesinde yaklaşık 681 milyon dolarlık kripto varlık bulunuyor. Bu varlıkların %99,98’i ETH cinsinden ve bu da toplam ETH arzının yaklaşık %0,2’sine karşılık geliyor. Ayrıca EF, yaklaşık 180 milyon dolarlık kripto dışı yatırım ve varlığa da sahip.
Bu tartışmalar, yüzeyde yalnızca ETH satışlarına odaklanıyor gibi görünse de, aslında çok daha derin yapısal sorunlara işaret ediyor: EF’nin belirsiz organizasyon yapısı, net rol tanımının olmaması, uzun vadeli vizyonla kısa vadeli piyasa gerçekleri arasındaki kopukluk ve Ethereum ekosistemine dair daha geniş zorluklar. Bu sorunların çözümü, yalnızca EF’nin iç reformlarıyla değil, aynı zamanda topluluğun ortak çabalarıyla mümkün olacaktır.
Ethereum Vakfı, operasyonel modeli açısından çelişkili bir yapıya sahip. 2014’te kurulduğundan bu yana ne bir şirket ne de geleneksel anlamda bir kâr amacı gütmeyen kuruluş olduğunu savunsa da, pratikte EF, liderlik kadrosu, araştırma ekipleri, geliştiriciler ve topluluk üyeleriyle yapılandırılmış, merkezi bir organizasyon gibi çalışıyor. Bu yapı içinde karar alma yetkisi, sınırlı sayıdaki bireyde toplanmış durumda ve bu kişiler hazine fonları, ekosistem yönelimi ve kaynak dağıtımı üzerinde doğrudan kontrol sahibi.
Bu belirsiz yapı, bazı topluluk üyeleri tarafından eleştiriliyor. Bazıları daha kurumsal bir yapının verimliliği ve ekonomik fayda sağlayabileceğini savunurken; diğerleri, gevşek örgütlenmiş bir yapının hesap verilebilirlikten uzak olduğu ve uzun vadeli sürdürülebilirliği zayıflattığını düşünüyor. Özellikle, karar alıcılar için topluluk onay mekanizmasının eksikliği, güven sorunlarını derinleştiriyor.
Mevcut yönetici direktör Aya Miyaguchi, geçmişte Kraken’in Japonya operasyonlarını yönetmişti. 2018’de göreve geldiğinden bu yana topluluk içinde istifa çağrılarıyla ve hatta “Aya’yı öldür” gibi aşırı söylemlerle karşı karşıya kaldı. Vitalik Buterin, bu ifadeleri kamuya açık şekilde “saf kötülük” olarak nitelendirdi ve kınadı. Ayrıca, “Ethereum Vakfı liderliği konusunda nihai karar verici benim” diyerek tüm sorumluluğu üstlendiğini belirtti. Buna ek olarak, “Bana bu şekilde yaklaştıkça, bu işlerle ilgilenme isteğim azalıyor” şeklinde yorum yaptı.
Vitalik’in bu açıklamaları, topluluk içinde tekrar geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Ethereum’un kurucusu ve manevi lideri olarak onun sözleri yön belirleyici kabul edilse de, net bir yönetişim çerçevesinin olmaması, bu kaotik ama merkezi karar alma modelinin bir süre daha süreceğini gösteriyor.
Ethereum Vakfı, ekosistemin koordinatörü olarak konumlanıyor. Ana projelere kaynak sağlayarak onları ekosistemin temel yapı taşları hâline getirmeye çalışıyor. Aynı zamanda, Ethereum’un küresel çapta tanıtımını üstleniyor ve “dünyanın en gelişmiş bilgisayarı” vizyonunu hayata geçirmeye çalışıyor.
Bu hedef doğrultusunda EF; uzun vadeli düşünce, minimalizm ve değer odaklılık olmak üzere üç temel değere bağlı kalıyor. Bu da EF’nin, kısa vadeli piyasa kazançları ya da geleneksel başarı metriklerinden çok teknolojik evrim ve sosyal değer üretimini önceliklendirmesini açıklıyor.
Ancak bu idealist yaklaşım, piyasa gerçeklerinden giderek kopmasına neden oluyor. Solana kurucu ortağı Anatoly Yakovenko da Ethereum’un temel sorunları arasında veri erişilebilirliğindeki (DA) belirsizlikleri ve ETH’nin “ultrason para” anlatısının sürdürülebilirliğini göstermişti.
EF’nin teknik, politik ve yönetişim tarafında tarafsız kalma çabası çoğu zaman gereksiz çatışmalardan kaçınmasına yardımcı olsa da, bu durum aynı zamanda stratejik fırsatları kaçırmasına ve kaynakları garanti altına alma becerisinin zayıflamasına neden oldu.
Gelecekte, Ethereum ekosistemi bir krizle karşılaştığında, EF’nin bugüne kadar izlediği “arka planda kalma” yaklaşımını terk edip, ekosistemin yönünü aktif olarak belirlemede daha görünür ve proaktif bir rol üstlenmesi gerekebilir.
Ethereum Vakfı (EF) çevresindeki artan tartışmalara yanıt olarak, Vitalik Buterin, belirli hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlayan kapsamlı bir reform süreci başlattıklarını açıkladı. Bu hedefler şunları içeriyor:
Kaynak: @VitalikButerin
Bununla birlikte, Vitalik bazı temel ilkelerin değişmeyeceğini özellikle vurguladı:
Bu stratejik hedeflerin yanı sıra EF, reform sürecine fiilen başlamış durumda. Son gelişmeler, EF’nin toplulukla etkileşimini artırmak adına sosyal medya yöneticileri ve topluluk ilişkileri personeli işe aldığını gösteriyor.
Ayrıca, DeFi ekosistemini desteklemek amacıyla vakıf, hazinesinden toplam 50.000 ETH ayırdı. Bu kapsamda:
Bu girişimlerin yanı sıra, daha fazla staking stratejisi de değerlendiriliyor.
Öne çıkan bir başka gelişme ise, Vitalik Buterin ve EF’nin, Ethereum’un Wall Street’te benimsenmesini teşvik etmeyi hedefleyen Etherealize adlı girişime yatırım yapmış olması. Raporlara göre, bu girişimin kurucuları arasında, geçtiğimiz yıl Eylül ayında EF’den ayrılan eski araştırmacı Danny Ryan da bulunuyor.
Tüm bu adımlar, Vitalik ve Ethereum Vakfı’nın karşı karşıya oldukları yapısal sorunları çözme ve kurumsal reformları hayata geçirme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Ancak bu reformların piyasa tarafından nasıl karşılanacağı ve Ethereum’un yeniden ivme kazanıp kazanamayacağı hâlâ belirsizliğini koruyor.
Ethereum Vakfı (EF) etrafındaki tartışmalar zaman zaman azalsa da, genellikle ETH’nin durgun fiyatı ve ekosistemdeki yavaş ilerleme karşısında topluluğun hayal kırıklığını dışa vurduğu bir çıkış noktası hâline geliyor. Ancak asıl çözülmesi gereken sorun, doğrudan Ethereum’un kendisinde yatıyor.
Ethereum ekosistemi şu anda anlatı gücü açısından bir sıkışma yaşıyor. Ana zincirdeki temel metrikler — gaz ücretleri, aktif adresler, günlük işlem hacmi — son bir yılda anlamlı bir büyüme göstermedi. Dencun güncellemesi, spot ETF onayları ve restaking gibi önemli gelişmelerin piyasada güçlü bir yankı yaratması bekleniyordu; ancak tepkiler oldukça sınırlı kaldı.
Örneğin, 21 Şubat 2025 itibarıyla ABD’de Bitcoin spot ETF’lerine toplam 39,56 milyar dolarlık net giriş olurken, Ethereum spot ETF’lerine sadece 3,15 milyar dolar aktı — bu, oldukça dikkat çekici bir fark.
Ethereum’un yol haritasındaki bir sonraki büyük adım ise Pectra güncellemesi. 8 Nisan 2025’te gerçekleşmesi beklenen bu güncelleme, Ethereum tarihinin en kapsamlılerinden biri olacak ve yaklaşık 20 farklı EIP (Ethereum İyileştirme Önerisi) içerecek. Pectra, kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi, L2 blok kapasitesini artırmayı ve genel ölçeklenebilirliği güçlendirmeyi hedefliyor.
Solana, Sui ve diğer yüksek performanslı genel blokzincirlerin yükselişi, Ethereum için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Özellikle Solana, yüksek işlem hızı ve düşük ücret avantajlarıyla dikkat çekerek, MEMECOIN trendinin merkezine oturdu ve token fiyatlarında rekor artışlar yaşandı. Aynı zamanda, Solana Sanal Makinesi (SVM) ekosisteminin hızla büyümesi, ağ etkisini daha da güçlendirdi.
Bazı Ethereum savunucuları, Solana’nın bu popülaritesinin geçici olduğunu ve Ethereum’un teknik üstünlüğünü sürdüreceğini savunsa da, gerçek şu ki Solana’nın güçlü performansı Ethereum’un hem likiditesini hem de kullanıcı tabanını önemli ölçüde etkiledi.
Ethereum’un son yıllardaki temel ölçeklenme stratejisi, Katman 2 (L2) çözümlerine dayandı. Bu çözümler, işlem maliyetlerini azaltma ve kapasiteyi artırma konusunda başarılı oldu. Ancak L2 çözümlerinin hızlı ve eş zamanlı yayılması, beklenen pazar talebinin çok ötesine geçerek ekosistemde parçalanmaya yol açtı. Kullanıcılar, likidite ve uygulamalar birçok farklı L2 ağına dağılmış durumda, bu da genel kullanıcı deneyimini olumsuz etkiliyor.
Daha da kritik olan konu, Ethereum’un Katman 1 (L1) ile L2 arasındaki değer dengesizliği. L1 hâlâ L2’lere “kan pompalarken”, L2’ler L1’e aynı oranda değer aktaramıyor. Çoğu L2’nin kendi token teşvik mekanizmaları, ETH’nin ekosistem içindeki talebini zayıflatıyor. Bu durum, hem Ethereum için istikrarlı bir gelir modeli oluşturamıyor hem de ETH’nin değerini uzun vadede desteklemiyor.
Bu zorluklar, ekosistem içinden de güçlü eleştiriler aldı:
İçsel ve dışsal pek çok zorlukla karşı karşıya kalan Ethereum Vakfı (EF), liderlikte teknik uzmanlığı artırmak, topluluk katılımını güçlendirmek, operasyonel verimliliği artırmak ve uygulama katmanındaki gelişmelere odaklanmak gibi reform adımlarıyla kendini yeniden yapılandırmayı hedefliyor. Ancak EF, Ethereum ekosisteminin yalnızca bir parçasıdır ve ekosistemin tamamını yeniden canlandırma sorumluluğunu tek başına üstlenemez.
Ethereum’un karşılaştığı mevcut zorlukların üstesinden gelmesi, tüm ekosistem paydaşlarının ortak çabasını gerektirir. Sadece teknoloji, yönetişim ve topluluk gelişiminde uyumlu ve eşgüdümlü ilerleme sağlandığı takdirde Ethereum, rekabetçi avantajını geri kazanabilir ve blokzincir endüstrisindeki lider konumunu yeniden inşa edebilir.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.