DLT Payları, Bank of New York Mellon aracılığıyla sunulacak ve gelecekte dijital para birimleri ile blok zinciri türev ürünleri için bir temel oluşturacak. Bu gelişme yalnızca BlackRock’un blok zinciri alanındaki stratejik dönüşümünü değil, aynı zamanda geleneksel finans ile Web3 entegrasyonunda önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.
Dün yapılan açıklamada BlackRock, 150 milyar dolara kadar olan para piyasası fonunu Dağıtılmış Defter Teknolojisi (DLT) payları yoluyla zincire taşımayı planladığını duyurdu. Bu adım, blok zinciri üzerinde sahiplik kaydı tutmayı içeriyor. Haberin etkisi, sakin bir göle atılan taşın yarattığı halkalar gibi geleneksel finans (TradFi) ve Web3 entegrasyonuna derinlemesine yansıdı. 11,6 trilyon dolarlık varlık yöneten BlackRock’un CEO’su Larry Fink, “Tokenleştirme, finansın geleceğidir” sözlerini açıkça vurgularken, şirket bu vizyonu gerçekleştirmek adına somut adımlar atmaya başladı. Artık bu Wall Street devi, geleneksel finansın büyük ölçekli varlıklarını blok zinciri dünyasına taşıyor. Solana ve Ethereum gibi halka açık blok zincirler, bu devrimin potansiyelinden faydalanmak için fırsat kolluyor. Peki bu ne tür bir devrim? 150 milyar dolarlık varlıkların geleceğini nasıl dönüştürecek?
Para piyasası fonları, düşük risk ve yüksek likidite sunmalarıyla geleneksel finansın (TradFi) temel yapı taşlarından biridir. Ancak çalışma prensipleri, güvenilir olmasına rağmen verimlilikten uzak, neredeyse eski tip bir buhar makinesini andırır. Fon işlemleri için birçok aracı kuruma ihtiyaç duyulur, işlem saatleri yalnızca mesai günleriyle sınırlıdır ve kayıt sistemleri hem yavaş hem de yeterince şeffaf değildir. Hızlıca nakit çekmek mi istiyorsunuz? Maalesef, T+1 uzlaşma süresini beklemeniz gerekiyor. Gerçek zamanlı pozisyonları görüntülemek mi istediniz? Bunun için de uzayan bir işlem sürecini aşmanız gerekir.
İşte bu noktada blok zinciri devreye giriyor ve adeta bir panzehir gibi işliyor. BlackRock’un DLT Payları, fon sahipliğini blok zinciri üzerinde kaydederek Dağıtılmış Defter Teknolojisi (DLT) kullanıyor. Bu sayede neredeyse anında işlem yerleşimi, haftanın her günü - günün her saati varlık erişimi ve değiştirilemez, şeffaf kayıt sistemi sağlanıyor. Bu sadece operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yatırımcılara çok daha pratik ve sorunsuz bir deneyim sunuyor. BlackRock’un blok zincir partneri Securitize’in CEO’su Carlos Domingo da bu dönüşümü şu sözlerle özetliyor: “On-chain varlıklar, geleneksel piyasaların verimsizlik sorununu çözer, kurumlara ve bireysel yatırımcılara 24/7 erişim sağlar.”
Hayal edin, yatırımcılar gelecekte gece saat 2’de, bankaların açılmasını beklemeden yalnızca telefonlarını kullanarak fonlarını geri çekebilecekler. İşte bu, blok zincirin geleneksel finans karşısındaki yıkıcı vaadini tam anlamıyla yansıtan bir senaryo.
BlackRock, blok zinciri alanına yeni adım atan bir oyuncu değil. 2023’ten bu yana Ethereum üzerinde başlattığı BlackRock USD Kurumsal Dijital Likidite Fonu (BlackRock USD Institutional Digital Liquidity Fund) ile tokenleştirilmiş ABD Hazine varlıklarına odaklanıyor. 2025 Mart ayı itibarıyla, bu fonun yönetim altındaki varlıkları 1,7 milyar doları aşmış durumda ve Nisan başlarında 2 milyar doları geçmesi bekleniyor. Bu fon, Solana, Polygon, Aptos, Arbitrum, Optimism ve Avalanche dahil olmak üzere yedi farklı blok zincirine genişleyerek BlackRock’un çoklu zincir vizyonunu ortaya koyuyor.
Bugün gelinen noktada, DLT Payları bu vizyonu bir üst seviyeye taşıyor. 150 milyar dolarlık para piyasası fonunun başarılı bir şekilde zincire aktarılması, geleneksel finans ve Web3’ün birleşiminde tarihi bir adım olacak. Bloomberg ETF analisti Henry Jim’e göre, BNY Mellon aracılığıyla New York’ta dağıtılan DLT Payları, gelecekte dijital para birimleri ve zincir üstü türev ürünler için temel oluşturabilir. Bu sadece teknik bir yenilik değil, aynı zamanda varlıkların nasıl işlendiğini, saklandığını ve aktarıldığını yeniden tanımlayan bir dönüşüm.
Sosyal medya platformu X üzerindeki yorumlar, BlackRock’un sadece blok zincirini test etmekle kalmayıp oyunun kurallarını baştan yazdığını gösteriyor.
DLT Payları, BlackRock’un para piyasası fonlarına özel olarak tasarlanmış, blok zincir tabanlı yeni bir dijital hisse kategorisidir. Sahiplik bilgileri blok zinciri üzerinde saklanır ve şu temel özelliklere sahiptir:
DLT Payları, geleneksel fon yapısını zincire taşıyarak şeffaflık, verimlilik ve erişim kolaylığı sağlarken, finansal düzenlemelere de uyumlu kalmayı amaçlıyor.
DLT Paylarının piyasaya sürülmesi, BlackRock için bir teknolojik atılım olmanın ötesinde, hem geleneksel finans hem de Web3 ekosistemi için dönüştürücü sonuçlar taşıyor:
DLT Paylarının arkasında yalnızca teknolojik değil, çok katmanlı stratejik hedefler yatıyor:
BlackRock’un çoklu zincir stratejisi, Solana ve Ethereum’u bu dönüşümün merkezine yerleştirdi. Aralarındaki rekabet yalnızca teknik üstünlük mücadelesi değil, aynı zamanda Web3’ün gelecekteki yapısının küçük bir ön izlemesi niteliğinde.
Solana, etkileyici performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Saniyede 4000’den fazla işlem kapasitesi (TPS) ve birkaç sente kadar düşük işlem ücretleri sayesinde, kurumsal oyuncular için cazip bir alternatif haline geldi. Mart 2025’te BlackRock’un BUIDL Fonu Solana’ya genişledi ve bu gelişme, SOL fiyatında kayda değer bir artışı tetikledi. Solana Vakfı Başkanı Lily Liu, “Solana’nın hızı, düşük maliyeti ve aktif geliştirici topluluğu, onu tokenize edilmiş varlıklar için ideal bir platform haline getiriyor” diyerek bu ilgiyi doğruladı.
Daha da çarpıcı olan, 2025’in başlarında Solana’nın DeFi ekosisteminin işlem hacmi bakımından Ethereum’u geride bırakması oldu. Bu gelişme, Solana’nın zincir üstü finans alanındaki potansiyelini açıkça gösteriyor. X platformundaki topluluk duyarlılığı oldukça yüksek; birçok kullanıcı, düşük işlem maliyetleri ve yüksek verimliliğin geleneksel finans kurumlarını daha fazla çekeceğine inanıyor. Öne çıkan tahminlerden biri de şu: “BlackRock Solana ETF’si başlatırsa, SOL fiyatı fırlayacak.” Nitekim Nisan 2025’te, BlackRock içinden bazı kişiler, Solana ve XRP için ETF planlarını gündeme getirdi. Bu da piyasa beklentilerini iyice körükledi.
Solana’nın yükselişi etkileyici olsa da, Ethereum halen tokenleştirilmiş varlıklar alanında liderliğini koruyor. RWA.xyz verilerine göre, Mart 2025 itibarıyla tokenleştirilmiş ABD Hazine varlıklarının toplamı 5 milyar dolara ulaşacak. Bu tutarın %72’si, yani yaklaşık 3,6 milyar doları Ethereum üzerinde işlem görüyor. BlackRock’un BUIDL Fonu’ndaki varlıkların %93’ü hala Ethereum’da tutuluyor ve bu durum platformun güvenlik, likidite ve kurumsal güven açısından öne çıktığını gösteriyor.
Ethereum’un Layer 2 çözümleri (Arbitrum, Optimism gibi) ağın ölçeklenebilirliğini önemli ölçüde artırdı ve yüksek değerli varlıkların tokenleştirilmesinde Ethereum’u lider pozisyonda tuttu. Ancak eleştiriler de yok değil. X platformundaki bazı kullanıcılar, Ethereum’un doğrulayıcı yapısındaki merkezileşme eğiliminin, özellikle kurumsal uyumluluk açısından risk oluşturabileceğini dile getiriyor. Yine de, Ethereum’un köklü geliştirici topluluğu ve zengin ekosistemi, platformun temel avantajları olarak yerini koruyor. Fortune Crypto da bu durumu şöyle özetliyor: “Ethereum’un dayanıklılığı ve geliştirici desteği, onu yüksek değerli varlıkların tokenleştirilmesinde halen birinci tercih haline getiriyor.”
Solana ve Ethereum arasındaki yarış, hız ve istikrar dengesine dayanıyor. Solana’nın düşük maliyeti ve yüksek işlem kapasitesi, özellikle kurumsal ticaret için cazip hale gelirken, Ethereum’un geniş ekosistemi ve Layer 2 entegrasyonları, platformun liderliğini sürdürüyor. BlackRock’un DLT Paylarını bu iki ağda veya her ikisinde birden kullanması, SOL ve ETH talebini doğrudan artırabilir.
Bu rekabet aynı zamanda zincirler arası etkileşim ihtiyacını gündeme getiriyor. Çapraz zincir köprüler ve birleşik standartların geliştirilmesi, Web3 ekosistemine yeni bir ivme kazandırabilir. Yani bu yarış, sadece iki zincirin savaşı değil, tüm sektörü ileri taşıyabilecek bir fırsatlar zinciridir.
BlackRock’un DLT Payları, yalnızca şirketin kendi dijital dönüşümünü simgelemekle kalmıyor, aynı zamanda reel dünya varlıklarının (RWA) tokenleştirme sürecinde güçlü bir katalizör işlevi görüyor. RWA.xyz verilerine göre, tokenleştirilmiş ABD Hazine piyasası son bir yılda neredeyse altı kat büyüyerek 800 milyon dolardan 5 milyar dolara ulaştı. Tüm RWA pazarı (gayrimenkul, tahviller ve benzeri varlıklar dahil) 20 milyar dolar sınırına yaklaşıyor.
Bu büyümede BlackRock’un BUIDL Fonu, %41,1’lik pazar payıyla lider konumda. Onu, 671 milyon dolarlık varlığa sahip Franklin Templeton’ın OnChain ABD Hükümet Para Fonu ve Mayıs 2025’te devreye girmesi planlanan Fidelity Investments’ın Ethereum tabanlı tokenleştirilmiş fonu takip ediyor.
Ancak bu yükseliş yalnızca devlet tahvilleriyle sınırlı değil. BlackRock’un attığı bu adım, hisse senetleri, gayrimenkuller ve hatta sanat eserleri gibi geleneksel varlıkların blok zinciri üzerinden erişilebilir hale gelmesine ilham verebilir. Düşünün, yatırımcılar gelecekte Manhattan’daki bir dairenin veya bir Picasso tablosunun tokenize edilmiş hisselerine sahip olabilirler.
Bu dalga, merkeziyetsiz finans protokollerini de etkilemeye başladı. Aave ve Curve gibi platformlar, RWA ile entegrasyon üzerine çalışıyor. USDC gibi stabilcoin’ler ise zincir üzerindeki ödemelerde doğal bir köprüye dönüşme potansiyeli taşıyor. X platformunda bu gelişmelere dair tartışmalar oldukça yoğun. Bazı kullanıcılar heyecanla, “RWA, Web3’ün öldürücü uygulaması mı?” diye sorarken, bazıları daha temkinli: “Geleneksel finans kurumlarının Web3’e akını, bu alanın merkeziyetsiz doğasını tehdit eder mi?” sorusu sıkça gündeme geliyor.
2025 yılı itibarıyla BlackRock’un zincir üstü hamlesi, Web3 ekosistemine geniş kapsamlı fırsatlar sunmuş durumda. RWA piyasasındaki hızlı büyüme, daha fazla kurumsal oyuncuyu cezbediyor. Şimdiden Goldman Sachs ve JP Morgan, tokenleştirilmiş tahvil ve kredi ürünlerini araştırmaya başladı. Politika cephesinde ise Mart 2025’te Donald Trump tarafından açıklanan “Stratejik Kripto Rezervi” planı (Bitcoin, Ethereum ve Solana’yı kapsıyor), blok zinciri uygulamaları için daha elverişli bir iklim yaratabilir. Bu gelişme, RWA tokenleştirmeyi daha da teşvik edebilir.
Ancak bu genişleyen fırsatlara karşılık gelen ciddi zorluklar da bulunuyor:
BlackRock’un 150 milyar dolarlık zincir üstü planı yalnızca teknik bir girişim değil, finansal sistemde köklü bir paradigma değişiminin işaretidir. Bu hamle, geleneksel finansın devasa yapısını blok zincir teknolojisinin yenilikçi potansiyeliyle birleştirerek Web3 için yepyeni bir sayfa açıyor.
Solana’nın işlem hızı ve maliyet avantajı, Ethereum’un ise güvenliği ve kurumsal ekosistemi, bu dönüşümün iki temel taşı olacak. RWA tokenleştirmesi dalga dalga yayılırken, varlık sahipliği ve transferine dair anlayışımız yeniden tanımlanacak.
Wall Street’ten zincir üstüne uzanan bu yolculukta BlackRock, yalnızca bir katılımcı değil, yön veren bir öncü olarak hareket ediyor.
2025 itibarıyla bu yeni zincir üstü düzen hız kazanıyor. Soru şu: Sen bu yolculuğa hazır mısın?
Bu makale, MarsBit kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Oliver’a aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate TR Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.
Paylaş
DLT Payları, Bank of New York Mellon aracılığıyla sunulacak ve gelecekte dijital para birimleri ile blok zinciri türev ürünleri için bir temel oluşturacak. Bu gelişme yalnızca BlackRock’un blok zinciri alanındaki stratejik dönüşümünü değil, aynı zamanda geleneksel finans ile Web3 entegrasyonunda önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.
Dün yapılan açıklamada BlackRock, 150 milyar dolara kadar olan para piyasası fonunu Dağıtılmış Defter Teknolojisi (DLT) payları yoluyla zincire taşımayı planladığını duyurdu. Bu adım, blok zinciri üzerinde sahiplik kaydı tutmayı içeriyor. Haberin etkisi, sakin bir göle atılan taşın yarattığı halkalar gibi geleneksel finans (TradFi) ve Web3 entegrasyonuna derinlemesine yansıdı. 11,6 trilyon dolarlık varlık yöneten BlackRock’un CEO’su Larry Fink, “Tokenleştirme, finansın geleceğidir” sözlerini açıkça vurgularken, şirket bu vizyonu gerçekleştirmek adına somut adımlar atmaya başladı. Artık bu Wall Street devi, geleneksel finansın büyük ölçekli varlıklarını blok zinciri dünyasına taşıyor. Solana ve Ethereum gibi halka açık blok zincirler, bu devrimin potansiyelinden faydalanmak için fırsat kolluyor. Peki bu ne tür bir devrim? 150 milyar dolarlık varlıkların geleceğini nasıl dönüştürecek?
Para piyasası fonları, düşük risk ve yüksek likidite sunmalarıyla geleneksel finansın (TradFi) temel yapı taşlarından biridir. Ancak çalışma prensipleri, güvenilir olmasına rağmen verimlilikten uzak, neredeyse eski tip bir buhar makinesini andırır. Fon işlemleri için birçok aracı kuruma ihtiyaç duyulur, işlem saatleri yalnızca mesai günleriyle sınırlıdır ve kayıt sistemleri hem yavaş hem de yeterince şeffaf değildir. Hızlıca nakit çekmek mi istiyorsunuz? Maalesef, T+1 uzlaşma süresini beklemeniz gerekiyor. Gerçek zamanlı pozisyonları görüntülemek mi istediniz? Bunun için de uzayan bir işlem sürecini aşmanız gerekir.
İşte bu noktada blok zinciri devreye giriyor ve adeta bir panzehir gibi işliyor. BlackRock’un DLT Payları, fon sahipliğini blok zinciri üzerinde kaydederek Dağıtılmış Defter Teknolojisi (DLT) kullanıyor. Bu sayede neredeyse anında işlem yerleşimi, haftanın her günü - günün her saati varlık erişimi ve değiştirilemez, şeffaf kayıt sistemi sağlanıyor. Bu sadece operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yatırımcılara çok daha pratik ve sorunsuz bir deneyim sunuyor. BlackRock’un blok zincir partneri Securitize’in CEO’su Carlos Domingo da bu dönüşümü şu sözlerle özetliyor: “On-chain varlıklar, geleneksel piyasaların verimsizlik sorununu çözer, kurumlara ve bireysel yatırımcılara 24/7 erişim sağlar.”
Hayal edin, yatırımcılar gelecekte gece saat 2’de, bankaların açılmasını beklemeden yalnızca telefonlarını kullanarak fonlarını geri çekebilecekler. İşte bu, blok zincirin geleneksel finans karşısındaki yıkıcı vaadini tam anlamıyla yansıtan bir senaryo.
BlackRock, blok zinciri alanına yeni adım atan bir oyuncu değil. 2023’ten bu yana Ethereum üzerinde başlattığı BlackRock USD Kurumsal Dijital Likidite Fonu (BlackRock USD Institutional Digital Liquidity Fund) ile tokenleştirilmiş ABD Hazine varlıklarına odaklanıyor. 2025 Mart ayı itibarıyla, bu fonun yönetim altındaki varlıkları 1,7 milyar doları aşmış durumda ve Nisan başlarında 2 milyar doları geçmesi bekleniyor. Bu fon, Solana, Polygon, Aptos, Arbitrum, Optimism ve Avalanche dahil olmak üzere yedi farklı blok zincirine genişleyerek BlackRock’un çoklu zincir vizyonunu ortaya koyuyor.
Bugün gelinen noktada, DLT Payları bu vizyonu bir üst seviyeye taşıyor. 150 milyar dolarlık para piyasası fonunun başarılı bir şekilde zincire aktarılması, geleneksel finans ve Web3’ün birleşiminde tarihi bir adım olacak. Bloomberg ETF analisti Henry Jim’e göre, BNY Mellon aracılığıyla New York’ta dağıtılan DLT Payları, gelecekte dijital para birimleri ve zincir üstü türev ürünler için temel oluşturabilir. Bu sadece teknik bir yenilik değil, aynı zamanda varlıkların nasıl işlendiğini, saklandığını ve aktarıldığını yeniden tanımlayan bir dönüşüm.
Sosyal medya platformu X üzerindeki yorumlar, BlackRock’un sadece blok zincirini test etmekle kalmayıp oyunun kurallarını baştan yazdığını gösteriyor.
DLT Payları, BlackRock’un para piyasası fonlarına özel olarak tasarlanmış, blok zincir tabanlı yeni bir dijital hisse kategorisidir. Sahiplik bilgileri blok zinciri üzerinde saklanır ve şu temel özelliklere sahiptir:
DLT Payları, geleneksel fon yapısını zincire taşıyarak şeffaflık, verimlilik ve erişim kolaylığı sağlarken, finansal düzenlemelere de uyumlu kalmayı amaçlıyor.
DLT Paylarının piyasaya sürülmesi, BlackRock için bir teknolojik atılım olmanın ötesinde, hem geleneksel finans hem de Web3 ekosistemi için dönüştürücü sonuçlar taşıyor:
DLT Paylarının arkasında yalnızca teknolojik değil, çok katmanlı stratejik hedefler yatıyor:
BlackRock’un çoklu zincir stratejisi, Solana ve Ethereum’u bu dönüşümün merkezine yerleştirdi. Aralarındaki rekabet yalnızca teknik üstünlük mücadelesi değil, aynı zamanda Web3’ün gelecekteki yapısının küçük bir ön izlemesi niteliğinde.
Solana, etkileyici performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Saniyede 4000’den fazla işlem kapasitesi (TPS) ve birkaç sente kadar düşük işlem ücretleri sayesinde, kurumsal oyuncular için cazip bir alternatif haline geldi. Mart 2025’te BlackRock’un BUIDL Fonu Solana’ya genişledi ve bu gelişme, SOL fiyatında kayda değer bir artışı tetikledi. Solana Vakfı Başkanı Lily Liu, “Solana’nın hızı, düşük maliyeti ve aktif geliştirici topluluğu, onu tokenize edilmiş varlıklar için ideal bir platform haline getiriyor” diyerek bu ilgiyi doğruladı.
Daha da çarpıcı olan, 2025’in başlarında Solana’nın DeFi ekosisteminin işlem hacmi bakımından Ethereum’u geride bırakması oldu. Bu gelişme, Solana’nın zincir üstü finans alanındaki potansiyelini açıkça gösteriyor. X platformundaki topluluk duyarlılığı oldukça yüksek; birçok kullanıcı, düşük işlem maliyetleri ve yüksek verimliliğin geleneksel finans kurumlarını daha fazla çekeceğine inanıyor. Öne çıkan tahminlerden biri de şu: “BlackRock Solana ETF’si başlatırsa, SOL fiyatı fırlayacak.” Nitekim Nisan 2025’te, BlackRock içinden bazı kişiler, Solana ve XRP için ETF planlarını gündeme getirdi. Bu da piyasa beklentilerini iyice körükledi.
Solana’nın yükselişi etkileyici olsa da, Ethereum halen tokenleştirilmiş varlıklar alanında liderliğini koruyor. RWA.xyz verilerine göre, Mart 2025 itibarıyla tokenleştirilmiş ABD Hazine varlıklarının toplamı 5 milyar dolara ulaşacak. Bu tutarın %72’si, yani yaklaşık 3,6 milyar doları Ethereum üzerinde işlem görüyor. BlackRock’un BUIDL Fonu’ndaki varlıkların %93’ü hala Ethereum’da tutuluyor ve bu durum platformun güvenlik, likidite ve kurumsal güven açısından öne çıktığını gösteriyor.
Ethereum’un Layer 2 çözümleri (Arbitrum, Optimism gibi) ağın ölçeklenebilirliğini önemli ölçüde artırdı ve yüksek değerli varlıkların tokenleştirilmesinde Ethereum’u lider pozisyonda tuttu. Ancak eleştiriler de yok değil. X platformundaki bazı kullanıcılar, Ethereum’un doğrulayıcı yapısındaki merkezileşme eğiliminin, özellikle kurumsal uyumluluk açısından risk oluşturabileceğini dile getiriyor. Yine de, Ethereum’un köklü geliştirici topluluğu ve zengin ekosistemi, platformun temel avantajları olarak yerini koruyor. Fortune Crypto da bu durumu şöyle özetliyor: “Ethereum’un dayanıklılığı ve geliştirici desteği, onu yüksek değerli varlıkların tokenleştirilmesinde halen birinci tercih haline getiriyor.”
Solana ve Ethereum arasındaki yarış, hız ve istikrar dengesine dayanıyor. Solana’nın düşük maliyeti ve yüksek işlem kapasitesi, özellikle kurumsal ticaret için cazip hale gelirken, Ethereum’un geniş ekosistemi ve Layer 2 entegrasyonları, platformun liderliğini sürdürüyor. BlackRock’un DLT Paylarını bu iki ağda veya her ikisinde birden kullanması, SOL ve ETH talebini doğrudan artırabilir.
Bu rekabet aynı zamanda zincirler arası etkileşim ihtiyacını gündeme getiriyor. Çapraz zincir köprüler ve birleşik standartların geliştirilmesi, Web3 ekosistemine yeni bir ivme kazandırabilir. Yani bu yarış, sadece iki zincirin savaşı değil, tüm sektörü ileri taşıyabilecek bir fırsatlar zinciridir.
BlackRock’un DLT Payları, yalnızca şirketin kendi dijital dönüşümünü simgelemekle kalmıyor, aynı zamanda reel dünya varlıklarının (RWA) tokenleştirme sürecinde güçlü bir katalizör işlevi görüyor. RWA.xyz verilerine göre, tokenleştirilmiş ABD Hazine piyasası son bir yılda neredeyse altı kat büyüyerek 800 milyon dolardan 5 milyar dolara ulaştı. Tüm RWA pazarı (gayrimenkul, tahviller ve benzeri varlıklar dahil) 20 milyar dolar sınırına yaklaşıyor.
Bu büyümede BlackRock’un BUIDL Fonu, %41,1’lik pazar payıyla lider konumda. Onu, 671 milyon dolarlık varlığa sahip Franklin Templeton’ın OnChain ABD Hükümet Para Fonu ve Mayıs 2025’te devreye girmesi planlanan Fidelity Investments’ın Ethereum tabanlı tokenleştirilmiş fonu takip ediyor.
Ancak bu yükseliş yalnızca devlet tahvilleriyle sınırlı değil. BlackRock’un attığı bu adım, hisse senetleri, gayrimenkuller ve hatta sanat eserleri gibi geleneksel varlıkların blok zinciri üzerinden erişilebilir hale gelmesine ilham verebilir. Düşünün, yatırımcılar gelecekte Manhattan’daki bir dairenin veya bir Picasso tablosunun tokenize edilmiş hisselerine sahip olabilirler.
Bu dalga, merkeziyetsiz finans protokollerini de etkilemeye başladı. Aave ve Curve gibi platformlar, RWA ile entegrasyon üzerine çalışıyor. USDC gibi stabilcoin’ler ise zincir üzerindeki ödemelerde doğal bir köprüye dönüşme potansiyeli taşıyor. X platformunda bu gelişmelere dair tartışmalar oldukça yoğun. Bazı kullanıcılar heyecanla, “RWA, Web3’ün öldürücü uygulaması mı?” diye sorarken, bazıları daha temkinli: “Geleneksel finans kurumlarının Web3’e akını, bu alanın merkeziyetsiz doğasını tehdit eder mi?” sorusu sıkça gündeme geliyor.
2025 yılı itibarıyla BlackRock’un zincir üstü hamlesi, Web3 ekosistemine geniş kapsamlı fırsatlar sunmuş durumda. RWA piyasasındaki hızlı büyüme, daha fazla kurumsal oyuncuyu cezbediyor. Şimdiden Goldman Sachs ve JP Morgan, tokenleştirilmiş tahvil ve kredi ürünlerini araştırmaya başladı. Politika cephesinde ise Mart 2025’te Donald Trump tarafından açıklanan “Stratejik Kripto Rezervi” planı (Bitcoin, Ethereum ve Solana’yı kapsıyor), blok zinciri uygulamaları için daha elverişli bir iklim yaratabilir. Bu gelişme, RWA tokenleştirmeyi daha da teşvik edebilir.
Ancak bu genişleyen fırsatlara karşılık gelen ciddi zorluklar da bulunuyor:
BlackRock’un 150 milyar dolarlık zincir üstü planı yalnızca teknik bir girişim değil, finansal sistemde köklü bir paradigma değişiminin işaretidir. Bu hamle, geleneksel finansın devasa yapısını blok zincir teknolojisinin yenilikçi potansiyeliyle birleştirerek Web3 için yepyeni bir sayfa açıyor.
Solana’nın işlem hızı ve maliyet avantajı, Ethereum’un ise güvenliği ve kurumsal ekosistemi, bu dönüşümün iki temel taşı olacak. RWA tokenleştirmesi dalga dalga yayılırken, varlık sahipliği ve transferine dair anlayışımız yeniden tanımlanacak.
Wall Street’ten zincir üstüne uzanan bu yolculukta BlackRock, yalnızca bir katılımcı değil, yön veren bir öncü olarak hareket ediyor.
2025 itibarıyla bu yeni zincir üstü düzen hız kazanıyor. Soru şu: Sen bu yolculuğa hazır mısın?
Bu makale, MarsBit kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Oliver’a aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate TR Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.