Blokzincirlerinde Uzmanlaşma Çağı: Solana, Base ve Ethereum’un Yeni Rolleri

Orta Seviye5/16/2025, 2:08:47 PM
2025’te ana blokzincirler nasıl konumlandı? Bu içerik Solana, Base ve Ethereum’un teknik rollerini, kullanıcı davranışlarını ve zincirler arası rekabetteki stratejik pozisyonlarını analiz ettiğimiz kapsamlı değerlendirme içeriyor.

Zincirlerin Belirlenmiş Rollerinde Yeni Dönem

İlk bakışta, genel amaçlı blokzincirlerinin kullanım alanlarının kullanıcılar ve piyasa dinamikleri tarafından belirlendiği izlenimi oluşabilir; ancak daha yakından incelendiğinde, bu rollerin büyük ölçüde zincirlerin teknik altyapısı ve tarihsel gelişimi tarafından şekillendirildiği ortaya çıkar. Örneğin, Solana yüksek işlem hacmi ile öne çıkan bir protokol haline gelirken; Base, Coinbase’ın stablecoin muhasebesi için tercih edilen bir L2 katmanı olmuştur. Ethereum ise köprü altyapısı ile öne çıkmakta, zincirler arası varlık hareketini desteklemektedir.

Son piyasa döngüsüne baktığımızda, yatırımcı stratejilerinde en yaygın yaklaşımın PVP (Player vs Player - oyuncuya karşı oyuncu) olduğunu görüyoruz. Kullanıcılar zincirler arası geçiş yaparak, anlatısı olan ve kullanıcıya teşvik sunan her platforma yöneldiler. 2025’e girerken, sektör, birkaç yıl önce Ethereum’un liderliğini sarsmayı amaçlayan “zincir savaşları” döneminden; kullanım dışı kalan birçok zincirin elendiği ve hayatta kalan projelerin kendi uzmanlık alanlarını tanımlamaya çalıştığı bir evreye geçiş yaptı. Artık sadece bireysel kullanıcılar değil, zincirlerin kendileri de birer PVP aktörü hâline geldi. Solana, önceki döngüde elde ettiği meme odaklı popülerliği yeniden yaratmakta zorlanıyor. Nasıl ki her bölgenin kendi halkına göre politikası varsa, her genel blokzinciri de tekil bir kullanım amacı etrafında konumlanmak zorunda kalıyor. Günümüzde aktif kalan her zincirin rolü neredeyse yazılı olmayan bir anlaşma gibi şekillenmiş durumda.

Mart ayında uluslararası araştırma ve veri analitiği firması Syndica tarafından yayınlanan L1/L2 içgörü raporu, bu eğilimleri niceliksel olarak ortaya koyuyor: Solana üzerindeki işlemlerin %72’si merkeziyetsiz borsalarda (DEX) gerçekleşiyor; bu da onun yüksek frekanslı ve düşük maliyetli işlem altyapısıyla tutarlı. Base üzerindeki işlemlerin %51’i token transferlerinden oluşuyor. Ethereum’da ise işlemlerin yaklaşık %40’ı zincirler arası (cross-chain) faaliyetlere ait. Bu, grafikte mor çubukla vurgulanıyor.

Delphi Digital Araştırma Direktörü @ceterispar1bus bu verileri şu ifadeyle özetliyor:

  • Solana, yüksek hacimli işlemler için kullanılır.
  • Base, Coinbase’ın USDC muhasebe altyapısıdır.
  • Ethereum, zincirler arası varlık transferlerinin merkezidir.

Endüstri bugün durduğu gibi, projeler artık sadece teknik rekabetten ibaret değil, ama doğal olarak uyum sağlayan bir “çapa” bulma ile ilgilidir.

Kimlik Etiketleri: Sadece Kaderden Fazlası

İlk bakışta, genel amaçlı blokzincirlerinin rollerinin kullanıcılar ve pazar dinamikleri tarafından belirlendiği düşünülebilir; ancak daha yakından bakıldığında, bu rollerin daha çok zincirlerin içsel kapasitesi ve tarihsel bağlamları tarafından şekillendiği ortaya çıkıyor. Üç büyük genel blokzincirinin güncel kullanım biçimleri şöyle özetlenebilir: Solana yüksek frekanslı işlemler için bir merkez hâline gelirken; Base, Coinbase’in stablecoin muhasebe altyapısına evrilmiş durumda; Ethereum ise köprü altyapılarıyla entegre çalışarak varlıkların zincir dışına aktarımında ana protokol konumuna gelmiştir. Her bir zincirin bugünkü konumunun ardında hem teknik altyapı hem de ekosistem dinamikleri gibi teknik olmayan faktörler rol oynamaktadır.

Solana ile başlayalım. 2025 itibarıyla Solana ekosistemi, meme coin ticareti için en yoğun merkezlerden biri olmaya devam ediyor. Merkeziyetsiz borsalardaki (DEX) işlem hacmi açısından piyasa liderliğini üst üste iki ay koruyan Solana, pazar payında açık ara öne çıktı. Ekim 2024’ten bu yana, platform adeta sonsuz bir “meme token üretim makinesi” gibi çalışmakta; her ay 500.000’den fazla yeni MEME token başlatılıyor. Kullanıcılar yeni fırsatları araştırırken, trader’lar trendleri ve likidite havuzlarını izliyor. Meme coin dünyasına aşina olanlar, Solana’yı sıklıkla “büyük bir dijital kumarhane” olarak tanımlıyor. Solana’nın yüksek işlem kapasitesi (Base protokolünün yaklaşık 12 katı) ve ultra düşük işlem ücretleri (genellikle 0,01 USD altı) bu rolü destekleyen temel altyapıyı oluşturuyor. Syndica’nın yayımladığı son analiz raporuna göre, Solana üzerindeki küçük hacimli (100 USD altı) işlemler, meme coin ticareti gibi yüksek frekanslı faaliyetler için ideal bir ortam sağlıyor.

Burada ademi merkeziyetçiliğin teknik ya da algısal niteliği o kadar kritik olmayabilir; daha önemli olan unsur, kaynaklara erişimdeki ilk avantajdır. 2019–2023 yılları arasında Solana; a16z, Multicoin Capital gibi önde gelen yatırım kuruluşlarından finansman sağladı ve bu süreçte çeşitli hibeler, kuluçka programları ve teşviklerle hem DeFi hem de meme odaklı geliştiricileri kendine çekti. Solana’nın yıllık Breakpoint konferansları ise bu meme kültürünü daha da görünür kılıyor. Hatırlarsanız, Solana’nın kurucusu Toly, iki yıl önceki etkinlikte yeşil bir ejderha kostümüyle sahneye çıkarak SillyDragon adlı meme coin’e olan ilgiyi artırmıştı. Protokol kurucularının kendi kimliklerini mizahi ögelerle şekillendirmeleri artık olağan hale geldi (bkz: “Vitalik’in Kedisi, Toly’nin Ejderhası: Kurucular ve Meme Maskotları”).

Bu kültürel yapı, sosyal medya platformları (özellikle X) üzerinden düzenlenen meme yarışmaları ve topluluk temelli etkinliklerle besleniyor. PEPE, BONK ve POPCAT gibi projelerle birlikte Solana, bireysel katılımcılar için bir “deneysel alan” işlevi görüyor. Bu ortam, geliştiriciler için cazip bir zemin oluşturuyor ve Pump.fun gibi platformların ortaya çıkışını doğal bir sonuç hâline getiriyor.

Şimdi, Base’i ele alalım. Base protokolünün de zaman zaman meme kültürüyle temas ettiği görülüyor; özellikle son dönemdeki yapay zekâ (AI Agent) trendi sırasında, ekosistem içerisinde dikkat çekici tokenlar ön plana çıktı. Ancak bu gelişme, büyük ölçüde Solana’dan taşan likidite ve kolay PVP arbitraj fırsatlarının Base’e yönelmesi şeklinde değerlendirilebilir. Mart ayı verileri, Base üzerindeki işlemlerin %51’inin token transferlerinden oluştuğunu ortaya koyuyor; bu durum, Coinbase ile Circle arasındaki stratejik ilişki çerçevesinde anlam kazanıyor.

2018 yılında Coinbase ve Circle, USD Coin (USDC) ihraç ve yönetim süreçlerinden sorumlu olan Centre Konsorsiyumu’nu birlikte kurdu. Bu ortaklık, USDC’nin benimsenmesini artırmayı ve Centre aracılığıyla stablecoin operasyonları için standartları belirlemeyi hedefliyordu. Coinbase ile güçlü bir entegrasyona sahip olan Base, zamanla USDC transferleri için öncelikli katman hâline geldi. Ayrıca, Circle’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği halka arz başvurusunda, Coinbase ile yürütülen kâr paylaşım modeli de ortaya çıktı: Coinbase, USDC rezervlerinden elde edilen faiz gelirinin %50’sine hak kazanıyor. Bu, her USDC işleminin ya da tanıtımının Coinbase’e doğrudan ekonomik fayda sağladığı anlamına geliyor.

Circle’ın halka arz süreciyle birlikte Base, düşük işlem maliyetleri ve yüksek işlem kapasitesiyle Coinbase’in iç transferleri ve bireysel kullanıcıların USDC işlemleri için ideal bir “muhasebe katmanı” olarak öne çıkıyor. Base, zincir üstü transfer kayıtlarını, likidite yönetimini ve mutabakat süreçlerini etkin biçimde gerçekleştirebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu “muhasebe işlevi”, yalnızca Coinbase’in operasyonel maliyetlerini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda USDC bazlı gelir akışını da destekler.

Ekosistem kültürü açısından bakıldığında, Base daha çok kurumsal aktörlere ve düzenlemelere uyumlu kullanıcı profiline hitap etmektedir. Coinbase’in 100 milyondan fazla kullanıcı kitlesinin önemli bir kısmı daha geleneksel ve yapılandırılmış bir yatırımcı profili sergilemekte; geliştiriciler ise Base’i çoğunlukla “yüksek spekülasyon” temelli meme coin projelerinden uzak bir alan olarak konumlandırmaktadır.

Base, kurulduğu ilk günden bu yana Coinbase ve Circle arasındaki çıkar birliği doğrultusunda şekillenen stratejik bir yapı olarak konumlanmıştır ve USDC ekosisteminin muhasebe omurgasını oluşturmaktadır.

Son olarak, Ethereum’dan bahsedecek olursak, bu konu birçok kullanıcı için genellikle hayal kırıklığıyla ilişkilendirilen eski bir başlık hâline gelmiş durumda. Ethereum üzerindeki işlemlerin yaklaşık %40’ı zincirler arası köprüleri kapsıyor ve bu durum onu diğer blokzincirleri için bir “geçiş protokolü” haline getiriyor. ETH’nin piyasa performansı duraksamış gibi hissediliyor ve token zamanla değer kaybediyor.

Syndica’nın verilerine göre Ethereum, toplam kilitli değerin (TVL) %60’ından fazlasına hâkim olmasına rağmen, toplulukta giderek artan bir olumsuz algı dikkat çekiyor. Ethereum’un bu “köprü zinciri” rolü, teknik olarak yüksek gaz ücretleri tarafından şekilleniyor. Piyasa koşulları kullanıcılar için uygun olmadığında, bireysel yatırımcılar yüksek işlem maliyetlerinden bunalarak daha uygun maliyetli ağlara zincirler arası köprülerle varlıklarını aktarıyor. Ayı piyasasında ise zincir üzerindeki etkileşim daha da düşüyor.

Ethereum ana ağının sınırlı işlem kapasitesi, Solana gibi yüksek performanslı blokzincirlerin oldukça gerisinde kalıyor. Bu düşük verimlilik, kullanıcıları alternatif zincirlere yönlendiren köprü çözümlerine olan talebi artırıyor. Ancak bu sorunun kökleri daha derin: Ethereum, ilk akıllı sözleşme platformu olarak en geniş varlık tabanına ve merkeziyetsiz uygulama (dApp) ekosistemine ev sahipliği yaptı. Bu tarihsel pozisyon, zincirler arası köprüleme işlemlerinde doğal bir merkez olmasını sağladı. DeFi projelerinin ve sermayenin Ethereum etrafında kümelenmesi, ağı güçlü kılsa da; yüksek maliyetler kullanıcıları uzaklaştırarak köprü kullanımını kaçınılmaz hâle getiriyor.

Bu arada, Katman 2 (Layer 2) çözümlerinin yaygınlaşması kullanıcı trafiğini dağıtıyor. Ethereum Vakfı’nın ağ üzerindeki yönetişim değişiklikleri sürerken, topluluk içerisinde bazı dikkat dağınıklığı unsurları (örneğin kurucu Vitalik Buterin’in sosyal medyada gündem olan paylaşımları) da tartışmalara yol açıyor. Tüm bu gelişmelerin ortasında ETH’nin fiyatı düşüş eğilimi gösteriyor ve piyasa, en küçük adımda bile sert tepki verecek hâle geliyor.

Ethereum’un vizyonu, “dünya bilgisayarı” olmaktı; ancak mevcut gerçeklik onu adeta zincirler arası bir “ATM” konumuna indirgedi. Ağırlıklı olarak ağ etkileri, ekosistem bağımlılığı ve piyasa evrimi tarafından yönlendirilen Ethereum, DeFi’nin lider protokolü olmaktan bir geçiş altyapısına dönüşüyor. Solana veya Base gibi zincirlerle kıyaslandığında, Ethereum’un bu dönüşümden çıkıp yeniden tanımlanması çok daha karmaşık ve uzun bir sürece işaret ediyor.

Kaderi Kucaklamak, Sığınak Aramak

2025 itibarıyla genel amaçlı blokzincirler arasındaki rekabet, “yüz zincir savaşı” olarak adlandırılan kaotik dönemden, bir nevi “pazar payı tahsisine” dayalı daha durağan bir yapıya evrildi. Bu yeni dönemde, genel blokzincirlerin sürdürülebilirlik stratejisi özetle “kaderi kucaklamak, sağlam bir kullanım alanına tutunmak” şeklinde formüle edilebilir. Bu kullanım alanı; yüksek işlem hacmi, stablecoin dolaşımı ya da zincirler arası faaliyetler gibi işlevsel “çapalar” etrafında şekillenebilir.

Ancak bu çapaların sistematik olarak güçlendirilmesi, aynı zamanda genel zincirlerin yenilik ve esneklik kapasitesini kısıtlayabilir. Solana “Meme casino” etiketiyle anılmaktan kurtulabilecek mi? Base, “stablecoin muhasebe katmanı” rolünü aşabilecek mi? Ethereum, “zincirler arası varlık geçiş protokolü” kimliğinden sıyrılabilecek mi? Bu sorular şu aşamada yanıtsız kalıyor.

İşin ironik yanı ise, kullanıcıların büyük kısmı bu türden yapısal sorularla ilgilenmiyor. Yatırımcılar, yalnızca kısa vadeli getiriler ve arbitraj fırsatları sunan trend zincirlere yöneliyor. Böylece, genel blokzincir rekabeti, aslında yüksek kaldıraçlı kazançların peşindeki kullanıcılar için bir zemin işlevi görüyor. Gerçek cevaplar ve kalıcı dönüşümler belki de ancak bir sonraki piyasa döngüsünde ortaya çıkacak. Kim ekosisteme yeni kullanıcılar çekebilir? Kim yeni nesil işlevsel “çapaları” tanımlayabilir?

Bugün için cevaplar belirsiz. Genel amaçlı blokzincirlerin geleceği kadar, kripto sektörünün evrimi de hâlâ netleşmiş değil.

Yasal Uyarı

Bu makale, Tech Flow kaynağından alıntılanmıştır. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.

Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.

Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.

Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Blokzincirlerinde Uzmanlaşma Çağı: Solana, Base ve Ethereum’un Yeni Rolleri

Orta Seviye5/16/2025, 2:08:47 PM
2025’te ana blokzincirler nasıl konumlandı? Bu içerik Solana, Base ve Ethereum’un teknik rollerini, kullanıcı davranışlarını ve zincirler arası rekabetteki stratejik pozisyonlarını analiz ettiğimiz kapsamlı değerlendirme içeriyor.

Zincirlerin Belirlenmiş Rollerinde Yeni Dönem

İlk bakışta, genel amaçlı blokzincirlerinin kullanım alanlarının kullanıcılar ve piyasa dinamikleri tarafından belirlendiği izlenimi oluşabilir; ancak daha yakından incelendiğinde, bu rollerin büyük ölçüde zincirlerin teknik altyapısı ve tarihsel gelişimi tarafından şekillendirildiği ortaya çıkar. Örneğin, Solana yüksek işlem hacmi ile öne çıkan bir protokol haline gelirken; Base, Coinbase’ın stablecoin muhasebesi için tercih edilen bir L2 katmanı olmuştur. Ethereum ise köprü altyapısı ile öne çıkmakta, zincirler arası varlık hareketini desteklemektedir.

Son piyasa döngüsüne baktığımızda, yatırımcı stratejilerinde en yaygın yaklaşımın PVP (Player vs Player - oyuncuya karşı oyuncu) olduğunu görüyoruz. Kullanıcılar zincirler arası geçiş yaparak, anlatısı olan ve kullanıcıya teşvik sunan her platforma yöneldiler. 2025’e girerken, sektör, birkaç yıl önce Ethereum’un liderliğini sarsmayı amaçlayan “zincir savaşları” döneminden; kullanım dışı kalan birçok zincirin elendiği ve hayatta kalan projelerin kendi uzmanlık alanlarını tanımlamaya çalıştığı bir evreye geçiş yaptı. Artık sadece bireysel kullanıcılar değil, zincirlerin kendileri de birer PVP aktörü hâline geldi. Solana, önceki döngüde elde ettiği meme odaklı popülerliği yeniden yaratmakta zorlanıyor. Nasıl ki her bölgenin kendi halkına göre politikası varsa, her genel blokzinciri de tekil bir kullanım amacı etrafında konumlanmak zorunda kalıyor. Günümüzde aktif kalan her zincirin rolü neredeyse yazılı olmayan bir anlaşma gibi şekillenmiş durumda.

Mart ayında uluslararası araştırma ve veri analitiği firması Syndica tarafından yayınlanan L1/L2 içgörü raporu, bu eğilimleri niceliksel olarak ortaya koyuyor: Solana üzerindeki işlemlerin %72’si merkeziyetsiz borsalarda (DEX) gerçekleşiyor; bu da onun yüksek frekanslı ve düşük maliyetli işlem altyapısıyla tutarlı. Base üzerindeki işlemlerin %51’i token transferlerinden oluşuyor. Ethereum’da ise işlemlerin yaklaşık %40’ı zincirler arası (cross-chain) faaliyetlere ait. Bu, grafikte mor çubukla vurgulanıyor.

Delphi Digital Araştırma Direktörü @ceterispar1bus bu verileri şu ifadeyle özetliyor:

  • Solana, yüksek hacimli işlemler için kullanılır.
  • Base, Coinbase’ın USDC muhasebe altyapısıdır.
  • Ethereum, zincirler arası varlık transferlerinin merkezidir.

Endüstri bugün durduğu gibi, projeler artık sadece teknik rekabetten ibaret değil, ama doğal olarak uyum sağlayan bir “çapa” bulma ile ilgilidir.

Kimlik Etiketleri: Sadece Kaderden Fazlası

İlk bakışta, genel amaçlı blokzincirlerinin rollerinin kullanıcılar ve pazar dinamikleri tarafından belirlendiği düşünülebilir; ancak daha yakından bakıldığında, bu rollerin daha çok zincirlerin içsel kapasitesi ve tarihsel bağlamları tarafından şekillendiği ortaya çıkıyor. Üç büyük genel blokzincirinin güncel kullanım biçimleri şöyle özetlenebilir: Solana yüksek frekanslı işlemler için bir merkez hâline gelirken; Base, Coinbase’in stablecoin muhasebe altyapısına evrilmiş durumda; Ethereum ise köprü altyapılarıyla entegre çalışarak varlıkların zincir dışına aktarımında ana protokol konumuna gelmiştir. Her bir zincirin bugünkü konumunun ardında hem teknik altyapı hem de ekosistem dinamikleri gibi teknik olmayan faktörler rol oynamaktadır.

Solana ile başlayalım. 2025 itibarıyla Solana ekosistemi, meme coin ticareti için en yoğun merkezlerden biri olmaya devam ediyor. Merkeziyetsiz borsalardaki (DEX) işlem hacmi açısından piyasa liderliğini üst üste iki ay koruyan Solana, pazar payında açık ara öne çıktı. Ekim 2024’ten bu yana, platform adeta sonsuz bir “meme token üretim makinesi” gibi çalışmakta; her ay 500.000’den fazla yeni MEME token başlatılıyor. Kullanıcılar yeni fırsatları araştırırken, trader’lar trendleri ve likidite havuzlarını izliyor. Meme coin dünyasına aşina olanlar, Solana’yı sıklıkla “büyük bir dijital kumarhane” olarak tanımlıyor. Solana’nın yüksek işlem kapasitesi (Base protokolünün yaklaşık 12 katı) ve ultra düşük işlem ücretleri (genellikle 0,01 USD altı) bu rolü destekleyen temel altyapıyı oluşturuyor. Syndica’nın yayımladığı son analiz raporuna göre, Solana üzerindeki küçük hacimli (100 USD altı) işlemler, meme coin ticareti gibi yüksek frekanslı faaliyetler için ideal bir ortam sağlıyor.

Burada ademi merkeziyetçiliğin teknik ya da algısal niteliği o kadar kritik olmayabilir; daha önemli olan unsur, kaynaklara erişimdeki ilk avantajdır. 2019–2023 yılları arasında Solana; a16z, Multicoin Capital gibi önde gelen yatırım kuruluşlarından finansman sağladı ve bu süreçte çeşitli hibeler, kuluçka programları ve teşviklerle hem DeFi hem de meme odaklı geliştiricileri kendine çekti. Solana’nın yıllık Breakpoint konferansları ise bu meme kültürünü daha da görünür kılıyor. Hatırlarsanız, Solana’nın kurucusu Toly, iki yıl önceki etkinlikte yeşil bir ejderha kostümüyle sahneye çıkarak SillyDragon adlı meme coin’e olan ilgiyi artırmıştı. Protokol kurucularının kendi kimliklerini mizahi ögelerle şekillendirmeleri artık olağan hale geldi (bkz: “Vitalik’in Kedisi, Toly’nin Ejderhası: Kurucular ve Meme Maskotları”).

Bu kültürel yapı, sosyal medya platformları (özellikle X) üzerinden düzenlenen meme yarışmaları ve topluluk temelli etkinliklerle besleniyor. PEPE, BONK ve POPCAT gibi projelerle birlikte Solana, bireysel katılımcılar için bir “deneysel alan” işlevi görüyor. Bu ortam, geliştiriciler için cazip bir zemin oluşturuyor ve Pump.fun gibi platformların ortaya çıkışını doğal bir sonuç hâline getiriyor.

Şimdi, Base’i ele alalım. Base protokolünün de zaman zaman meme kültürüyle temas ettiği görülüyor; özellikle son dönemdeki yapay zekâ (AI Agent) trendi sırasında, ekosistem içerisinde dikkat çekici tokenlar ön plana çıktı. Ancak bu gelişme, büyük ölçüde Solana’dan taşan likidite ve kolay PVP arbitraj fırsatlarının Base’e yönelmesi şeklinde değerlendirilebilir. Mart ayı verileri, Base üzerindeki işlemlerin %51’inin token transferlerinden oluştuğunu ortaya koyuyor; bu durum, Coinbase ile Circle arasındaki stratejik ilişki çerçevesinde anlam kazanıyor.

2018 yılında Coinbase ve Circle, USD Coin (USDC) ihraç ve yönetim süreçlerinden sorumlu olan Centre Konsorsiyumu’nu birlikte kurdu. Bu ortaklık, USDC’nin benimsenmesini artırmayı ve Centre aracılığıyla stablecoin operasyonları için standartları belirlemeyi hedefliyordu. Coinbase ile güçlü bir entegrasyona sahip olan Base, zamanla USDC transferleri için öncelikli katman hâline geldi. Ayrıca, Circle’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği halka arz başvurusunda, Coinbase ile yürütülen kâr paylaşım modeli de ortaya çıktı: Coinbase, USDC rezervlerinden elde edilen faiz gelirinin %50’sine hak kazanıyor. Bu, her USDC işleminin ya da tanıtımının Coinbase’e doğrudan ekonomik fayda sağladığı anlamına geliyor.

Circle’ın halka arz süreciyle birlikte Base, düşük işlem maliyetleri ve yüksek işlem kapasitesiyle Coinbase’in iç transferleri ve bireysel kullanıcıların USDC işlemleri için ideal bir “muhasebe katmanı” olarak öne çıkıyor. Base, zincir üstü transfer kayıtlarını, likidite yönetimini ve mutabakat süreçlerini etkin biçimde gerçekleştirebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu “muhasebe işlevi”, yalnızca Coinbase’in operasyonel maliyetlerini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda USDC bazlı gelir akışını da destekler.

Ekosistem kültürü açısından bakıldığında, Base daha çok kurumsal aktörlere ve düzenlemelere uyumlu kullanıcı profiline hitap etmektedir. Coinbase’in 100 milyondan fazla kullanıcı kitlesinin önemli bir kısmı daha geleneksel ve yapılandırılmış bir yatırımcı profili sergilemekte; geliştiriciler ise Base’i çoğunlukla “yüksek spekülasyon” temelli meme coin projelerinden uzak bir alan olarak konumlandırmaktadır.

Base, kurulduğu ilk günden bu yana Coinbase ve Circle arasındaki çıkar birliği doğrultusunda şekillenen stratejik bir yapı olarak konumlanmıştır ve USDC ekosisteminin muhasebe omurgasını oluşturmaktadır.

Son olarak, Ethereum’dan bahsedecek olursak, bu konu birçok kullanıcı için genellikle hayal kırıklığıyla ilişkilendirilen eski bir başlık hâline gelmiş durumda. Ethereum üzerindeki işlemlerin yaklaşık %40’ı zincirler arası köprüleri kapsıyor ve bu durum onu diğer blokzincirleri için bir “geçiş protokolü” haline getiriyor. ETH’nin piyasa performansı duraksamış gibi hissediliyor ve token zamanla değer kaybediyor.

Syndica’nın verilerine göre Ethereum, toplam kilitli değerin (TVL) %60’ından fazlasına hâkim olmasına rağmen, toplulukta giderek artan bir olumsuz algı dikkat çekiyor. Ethereum’un bu “köprü zinciri” rolü, teknik olarak yüksek gaz ücretleri tarafından şekilleniyor. Piyasa koşulları kullanıcılar için uygun olmadığında, bireysel yatırımcılar yüksek işlem maliyetlerinden bunalarak daha uygun maliyetli ağlara zincirler arası köprülerle varlıklarını aktarıyor. Ayı piyasasında ise zincir üzerindeki etkileşim daha da düşüyor.

Ethereum ana ağının sınırlı işlem kapasitesi, Solana gibi yüksek performanslı blokzincirlerin oldukça gerisinde kalıyor. Bu düşük verimlilik, kullanıcıları alternatif zincirlere yönlendiren köprü çözümlerine olan talebi artırıyor. Ancak bu sorunun kökleri daha derin: Ethereum, ilk akıllı sözleşme platformu olarak en geniş varlık tabanına ve merkeziyetsiz uygulama (dApp) ekosistemine ev sahipliği yaptı. Bu tarihsel pozisyon, zincirler arası köprüleme işlemlerinde doğal bir merkez olmasını sağladı. DeFi projelerinin ve sermayenin Ethereum etrafında kümelenmesi, ağı güçlü kılsa da; yüksek maliyetler kullanıcıları uzaklaştırarak köprü kullanımını kaçınılmaz hâle getiriyor.

Bu arada, Katman 2 (Layer 2) çözümlerinin yaygınlaşması kullanıcı trafiğini dağıtıyor. Ethereum Vakfı’nın ağ üzerindeki yönetişim değişiklikleri sürerken, topluluk içerisinde bazı dikkat dağınıklığı unsurları (örneğin kurucu Vitalik Buterin’in sosyal medyada gündem olan paylaşımları) da tartışmalara yol açıyor. Tüm bu gelişmelerin ortasında ETH’nin fiyatı düşüş eğilimi gösteriyor ve piyasa, en küçük adımda bile sert tepki verecek hâle geliyor.

Ethereum’un vizyonu, “dünya bilgisayarı” olmaktı; ancak mevcut gerçeklik onu adeta zincirler arası bir “ATM” konumuna indirgedi. Ağırlıklı olarak ağ etkileri, ekosistem bağımlılığı ve piyasa evrimi tarafından yönlendirilen Ethereum, DeFi’nin lider protokolü olmaktan bir geçiş altyapısına dönüşüyor. Solana veya Base gibi zincirlerle kıyaslandığında, Ethereum’un bu dönüşümden çıkıp yeniden tanımlanması çok daha karmaşık ve uzun bir sürece işaret ediyor.

Kaderi Kucaklamak, Sığınak Aramak

2025 itibarıyla genel amaçlı blokzincirler arasındaki rekabet, “yüz zincir savaşı” olarak adlandırılan kaotik dönemden, bir nevi “pazar payı tahsisine” dayalı daha durağan bir yapıya evrildi. Bu yeni dönemde, genel blokzincirlerin sürdürülebilirlik stratejisi özetle “kaderi kucaklamak, sağlam bir kullanım alanına tutunmak” şeklinde formüle edilebilir. Bu kullanım alanı; yüksek işlem hacmi, stablecoin dolaşımı ya da zincirler arası faaliyetler gibi işlevsel “çapalar” etrafında şekillenebilir.

Ancak bu çapaların sistematik olarak güçlendirilmesi, aynı zamanda genel zincirlerin yenilik ve esneklik kapasitesini kısıtlayabilir. Solana “Meme casino” etiketiyle anılmaktan kurtulabilecek mi? Base, “stablecoin muhasebe katmanı” rolünü aşabilecek mi? Ethereum, “zincirler arası varlık geçiş protokolü” kimliğinden sıyrılabilecek mi? Bu sorular şu aşamada yanıtsız kalıyor.

İşin ironik yanı ise, kullanıcıların büyük kısmı bu türden yapısal sorularla ilgilenmiyor. Yatırımcılar, yalnızca kısa vadeli getiriler ve arbitraj fırsatları sunan trend zincirlere yöneliyor. Böylece, genel blokzincir rekabeti, aslında yüksek kaldıraçlı kazançların peşindeki kullanıcılar için bir zemin işlevi görüyor. Gerçek cevaplar ve kalıcı dönüşümler belki de ancak bir sonraki piyasa döngüsünde ortaya çıkacak. Kim ekosisteme yeni kullanıcılar çekebilir? Kim yeni nesil işlevsel “çapaları” tanımlayabilir?

Bugün için cevaplar belirsiz. Genel amaçlı blokzincirlerin geleceği kadar, kripto sektörünün evrimi de hâlâ netleşmiş değil.

Yasal Uyarı

Bu makale, Tech Flow kaynağından alıntılanmıştır. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.

Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.

Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.

Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Şimdi Başlayın
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde Türk lirası ile kripto alın, satın.