Kripto Ekosisteminde Ağ Etkisinin Azalan Gücü

Yeni Başlayan4/24/2025, 3:17:20 PM
Bu makalede kripto ekosistemindeki ağ etkinisini inceliyoruz. Web2’de güçlü bir büyüme stratejisi olan ağ etkisi, Web3 ve kripto projelerinde aynı avantajı sunmuyor. Ağ etkisi, kullanıcı sayısı arttıkça ürünün değerinin artmasıdır. Web2’de bu durum rekabeti zorlaştırır, müşteri edinme maliyetini düşürür ve kullanıcı sadakati sağlar. Ancak kripto ekosisteminde, özgün dinamikler nedeniyle bu etki sürdürülebilir rekabet avantajı yaratmıyor.

Web2’nin favori büyüme stratejisi yeniden değerlendiriliyor: ağ etkisinin artık Web3 ekosisteminde sürdürülebilir bir avantaj sağlamamasının nedenleri.

Öncelikle ağ etkisinin tanımına ve neden Web2 döneminde bu kadar kritik olduğuna bakalım. ChatGPT’ye göre:

Tanım: Bir ağ etkisi, bir ürün ya da hizmetin kullanıcı sayısı arttıkça daha fazla değer kazanması durumudur. Bu, her yeni kullanıcının mevcut kullanıcılar için ürünün ya da hizmetin genel faydasını artırdığı anlamına gelir.

Ağ Etkilerinden Faydalanmak (NE):

NE Artan Rekabetçi Hendek: Kullanıcı sayısı arttıkça ürün daha değerli hale gelir ve bu durum rakiplerin pazara girişini zorlaştırır.

NE, Müşteri Edinme Maliyetlerini Azaltır: Mevcut kullanıcılar, ağızdan ağıza yayılım, entegrasyonlar veya ekosistem sinerjileri yoluyla yeni kullanıcıları sisteme çeker.

NE Yüksek Anahtarlama Maliyetleri ve Tutunma Sağlar: Ağ büyüdükçe kullanıcılar ekosisteme daha fazla entegre olur (örneğin, sosyal bağlantılar, veri birikimi, entegrasyonlar). Bu durum, kullanıcıların sistemden ayrılmasını maliyetli veya zahmetli hale getirir ve bu da daha güçlü bir kullanıcı tutunması ve fiyatlandırma gücü sağlar.

Bu noktada bazı itirazlarla karşılaşacağımı biliyorum, ancak kripto ekosisteminde ağ etkilerinin kalıcı bir hendek oluşturmadığını savunuyorum. Aşağıda sıralayacağım özgün dinamikler nedeniyle, ağ etkileri Web2 şirketlerinde olduğu kadar kripto projeleri için aynı sürdürülebilir rekabet avantajını sağlayamaz.

Özgünlük 1: Kripto Kullanıcıları Daha Faydacı Davranma Eğilimindedir

Kullanıcı olarak geliştiriciler:

Geliştiriciler, blokzincirlerinin (L1, L2, diğer “katmanlar”) kullanıcılarıdır. Bu ağlar, geliştiricilere işlem geçmişini kaydeden zincir üstü, değiştirilemez bir veritabanı içinde blok alanı sunar. Geliştiriciler, hangi ağ üzerinde geliştirme yapacaklarına karar verirken genellikle şu kriterlere göre değerlendirme yapar:

  • En düşük işlem ücretleri
  • En hızlı işlem onay süresi
  • En yüksek mevcut likidite
  • En geniş topluluk ve ekosistem desteği (hibe programları dahil)

Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, Electric Capital’ın Geliştirici Raporu, Ethereum’un başlangıçta büyük oranda geliştirici çekme gücünün ağ etkisinden kaynaklandığını gösterdi. Ancak zamanla, Solana ve Base gibi performansı yüksek alternatiflerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu avantaj sürdürülemedi. Ethereum, 2022 itibarıyla “Yalnızca Bu Zincirde Geliştirme Yapan Geliştiriciler” ve “Toplam Aylık Aktif Geliştirici” oranlarında belirgin bir düşüş yaşadı. Bu değişim, geliştiricilerin fayda odaklı davranışlarını ortaya koyar; geliştiriciler ihtiyaçlarının karşılandığı ağlara yönelir, sadakat nedeniyle kalmazlar.

Perakende kullanıcılar olarak:

Kripto varlık alanında merkeziyetsiz finans (DeFi) temel kullanım alanı olmaya devam ettikçe, likidite sağlayıcıları ve perakende kullanıcılar aşağıdaki avantajları aramayı sürdürecektir:

  • En yüksek getiri sağlayan likidite havuzları
  • En düşük slipaj oranları
  • En geniş token çeşitliliği
  • En cazip getiri tarımı fırsatları

Bu davranış kalıpları, kullanıcı deneyimi ya da arayüz tercihinden bağımsız olarak sergilenebilir. Ayrıca, cüzdanlar kripto ekosisteminde bağımsız varlıklar gibi hareket eder; bu durum, Uniswap ve Hyperliquid gibi farklı protokoller arasında geçişi kullanıcılar için oldukça akıcı hale getirir.

Kullanıcı olarak doğrulayıcılar:

Doğrulayıcılar da en yüksek nominal blok ödülünü aramaya eğilimlidir — bu ödüller ister proof-of-stake (PoS) ağlarında tuttukları varlıklardan, ister DePIN projelerinde sundukları hizmetlerden elde edilsin. Bir doğrulayıcının alternatif bir L1, L2, uygulama zinciri veya DePIN ağına bağlı kalma kararı, doğrudan maliyet-fayda analizine dayanır. Bu değerlendirme sürecinde, doğrulayıcılar algılanan ekonomik getiriyi ve bu getirinin sürdürülebilirliğini göz önünde bulundurur.

Özgünlük 2: Kripto Varsayılan Olarak Açık Kaynaklıdır

“Vampir Saldırısı” teriminin ikonik örneğine bakalım: SushiSwap, Uniswap’in kodunu ve birebir kullanıcı deneyimini kopyaladı, ardından Uniswap’in likidite sağlayıcılarını ve kullanıcılarını çekebilmek için daha kârlı bir token teşvik modeli sundu.

Bu tür bir saldırının Web2’deki karşılığı çok daha zor uygulanabilir olurdu. Birinin Facebook’un tüm kod tabanını ele geçirmesi, aynı ya da daha iyi bir ürün inşa etmesi ve ardından Facebook’un kullanıcılarını yeni platforma çekmek için ciddi ekonomik teşvikler sunması gerekirdi.

Özgünlük 3: Kripto Varsayılan Olarak Birbiriyle Uyumlu Çalışır

Kripto ekosisteminde, geliştiriciler ve kullanıcılar için geçiş maliyetlerinin düşük olması, bileşilebilirliğin doğal sonucu olarak ortaya çıkar.

Ağ etkisi bakımından öne çıkan örneklerden biri olan USDC’yi ele alalım ve onu Web2’deki muadili olan Visa ağıyla karşılaştıralım. USDC belirli bir platformda desteklenmiyorsa, kullanıcılar anında merkeziyetsiz ya da merkezi borsalar üzerinden USDT, USDe veya PYUSD gibi alternatif stablecoin’lere geçiş yapabilir.

Oysa Visa’dan Mastercard’a geçiş yapmak, hem zaman alıcıdır hem de çok daha fazla işlem gerektirir.

Kripto dünyasında ağ etkisinin, sürdürülebilir bir rekabet avantajı (hendek) yaratma konusundaki etkisi sınırlıdır. Bunun birkaç temel nedeni vardır:

Kripto’da NE Rekabetçi Hendek Oluşturmaz:

Kripto’nun açık kaynaklı ve çatallamaya açık doğası, farklılaştırılamayan ürünler arasında yüksek düzeyde fiyat ve teşvik rekabetine (örneğin; getiri, blok alanı, likidite) neden olur. Bu nedenle, ağ etkisi ilk gelenin kalıcı bir avantaj elde etmesini garanti etmez.

Kripto’da NE Müşteri Edinme Maliyetlerini Azaltmaz:

Kripto kullanıcıları – ister geliştirici ister bireysel yatırımcı olsun – Web2 kullanıcılarına kıyasla daha fazla kazanç odaklı davranır. Perakende kullanıcılar, yüksek getiri sağlayan fırsatlara yönelir. Geliştiriciler ise performans ve likidite açısından en avantajlı ağı seçer. Likidite sağlayıcıları yalnızca getiriler cazip olduğu sürece belirli bir platformda kalır; ağ etkisi bu tercihi etkilemez.

Bazı açılardan, kripto ekosistemi tam tersine çalışır denilebilir: Bir likidite havuzundaki katılımcı sayısı arttıkça getiri düşer. Aynı şekilde, bir zincirdeki kullanıcı sayısı arttıkça işlem ücretleri yükselir ve ağ tıkanıklığı oluşabilir.

Kripto’da NE Geçiş Maliyeti ve Sadakat Yaratmaz:

Blokzincirlerin varsayılan olarak bileşilebilir ve birlikte çalışabilir yapısı, geçiş maliyetlerini oldukça düşürür.
Kripto sistemlerinde veri hendekleri bulunmaz. Zincir üzerindeki tüm bilgiler herkese açıktır; bu da büyük teknoloji şirketlerinin müşteri verilerini kilitleyerek elde ettiği tutundurma avantajını kripto projelerine sağlamaz.

Ethereum Üzerinden Ağ Etkisi’nin Sorgulanması

Bu konuyu kapatmadan önce, kripto para alanında ağ etkisinin (NE) en belirgin örneği olarak kabul edilen Ethereum üzerine bir vaka çalışmasını inceleyelim. Blokzinciri inovasyonunu programlanabilir dijital varlıklarla birleştiren “Dünya Bilgisayarı” vizyonuyla piyasaya sürülen Ethereum, başlangıçta güçlü bir NE avantajı yakaladı:

Geliştirici Kabulü:

Ethereum, blokzinciri geliştirme alanında en geniş geliştirici topluluğunu başta kendine çekti. Bu büyük ölçüde, Ethereum Virtual Machine (EVM)’in blokzincir geliştirmede fiili endüstri standardı haline gelmesinden kaynaklandı.

Likidite ve DeFi Hakimiyeti:

Ethereum uzun süre merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamaları üzerinden ekosistemdeki toplam likiditenin büyük kısmını barındırdı. Bu durum, son dönemlerde Solana gibi rakip ağların yükselişiyle değişmeye başladı. Likiditenin fazla olduğu bir ekosistem, daha fazla kullanıcıyı cezbetti → işlem yapmak, kredi almak ya da gelir elde etmek daha kolay ve düşük maliyetli hale geldi → bu da likiditeyi daha da artırdı.

Güvenlik:

Artan kullanım, Ethereum’un güvenliğini de pekiştirdi. Bu da daha fazla projenin ve kullanıcının Ethereum’u tercih etmesini sağladı.

Ancak 2024 yılı itibarıyla bu trendin kırıldığına şahit olduk. Ethereum, ürün geliştirme süreçlerinde yavaş kalması ve kendi likiditesini dağıtan Layer 2 çözümlerini desteklemesi sebebiyle ağın bütünlüğünü aşırı ölçüde parçaladı. Geliştirici çıkışı ciddi boyutlara ulaştı (Ethereum’un aylık aktif geliştirici sayısı 2024’te %17 azalırken, Solana tarafında bu oran %83 artış gösterdi). Benzer şekilde, Ethereum’un DeFi hakimiyetindeki düşüş de kayda değerdi — DeFiLlama verilerine göre bu oran %100’den %50’ye kadar geriledi.

Ethereum’un NE avantajı, bu kan kaybını engellemekte yetersiz kaldı. Buna karşılık, Meta ve Twitter gibi Web2 devleri, yenilik ve ürün geliştirme konusunda zaman zaman yavaş kalsalar da, pazar hâkimiyetlerini sürdürmeyi başardılar. Neden mi? Çünkü Web2’deki ağ etkisi mekanizması hâlâ etkin çalışıyor ve uzun vadeli avantaj sağlıyor:

  • Rakipler, doğrudan kodu çatallayıp birebir alternatifler sunamaz.
  • Kullanıcı verileri, platformlar tarafından sahiplenilir ve değiştirilemezdir.
  • Ekosistem dışıyla sınırlı ya da hiçbir etkileşim bulunmaz.

Bu nedenlerle, Web2 şirketleri için uzun vadeli koruma sağlayan geleneksel ağ etkisinin, kripto dünyasında benzer bir dayanıklılığa sahip olmadığını net şekilde gözlemliyoruz.

Yasal Uyarı

Bu makale, Candidcontemplation kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Catrina’ya aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Kripto Ekosisteminde Ağ Etkisinin Azalan Gücü

Yeni Başlayan4/24/2025, 3:17:20 PM
Bu makalede kripto ekosistemindeki ağ etkinisini inceliyoruz. Web2’de güçlü bir büyüme stratejisi olan ağ etkisi, Web3 ve kripto projelerinde aynı avantajı sunmuyor. Ağ etkisi, kullanıcı sayısı arttıkça ürünün değerinin artmasıdır. Web2’de bu durum rekabeti zorlaştırır, müşteri edinme maliyetini düşürür ve kullanıcı sadakati sağlar. Ancak kripto ekosisteminde, özgün dinamikler nedeniyle bu etki sürdürülebilir rekabet avantajı yaratmıyor.

Web2’nin favori büyüme stratejisi yeniden değerlendiriliyor: ağ etkisinin artık Web3 ekosisteminde sürdürülebilir bir avantaj sağlamamasının nedenleri.

Öncelikle ağ etkisinin tanımına ve neden Web2 döneminde bu kadar kritik olduğuna bakalım. ChatGPT’ye göre:

Tanım: Bir ağ etkisi, bir ürün ya da hizmetin kullanıcı sayısı arttıkça daha fazla değer kazanması durumudur. Bu, her yeni kullanıcının mevcut kullanıcılar için ürünün ya da hizmetin genel faydasını artırdığı anlamına gelir.

Ağ Etkilerinden Faydalanmak (NE):

NE Artan Rekabetçi Hendek: Kullanıcı sayısı arttıkça ürün daha değerli hale gelir ve bu durum rakiplerin pazara girişini zorlaştırır.

NE, Müşteri Edinme Maliyetlerini Azaltır: Mevcut kullanıcılar, ağızdan ağıza yayılım, entegrasyonlar veya ekosistem sinerjileri yoluyla yeni kullanıcıları sisteme çeker.

NE Yüksek Anahtarlama Maliyetleri ve Tutunma Sağlar: Ağ büyüdükçe kullanıcılar ekosisteme daha fazla entegre olur (örneğin, sosyal bağlantılar, veri birikimi, entegrasyonlar). Bu durum, kullanıcıların sistemden ayrılmasını maliyetli veya zahmetli hale getirir ve bu da daha güçlü bir kullanıcı tutunması ve fiyatlandırma gücü sağlar.

Bu noktada bazı itirazlarla karşılaşacağımı biliyorum, ancak kripto ekosisteminde ağ etkilerinin kalıcı bir hendek oluşturmadığını savunuyorum. Aşağıda sıralayacağım özgün dinamikler nedeniyle, ağ etkileri Web2 şirketlerinde olduğu kadar kripto projeleri için aynı sürdürülebilir rekabet avantajını sağlayamaz.

Özgünlük 1: Kripto Kullanıcıları Daha Faydacı Davranma Eğilimindedir

Kullanıcı olarak geliştiriciler:

Geliştiriciler, blokzincirlerinin (L1, L2, diğer “katmanlar”) kullanıcılarıdır. Bu ağlar, geliştiricilere işlem geçmişini kaydeden zincir üstü, değiştirilemez bir veritabanı içinde blok alanı sunar. Geliştiriciler, hangi ağ üzerinde geliştirme yapacaklarına karar verirken genellikle şu kriterlere göre değerlendirme yapar:

  • En düşük işlem ücretleri
  • En hızlı işlem onay süresi
  • En yüksek mevcut likidite
  • En geniş topluluk ve ekosistem desteği (hibe programları dahil)

Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, Electric Capital’ın Geliştirici Raporu, Ethereum’un başlangıçta büyük oranda geliştirici çekme gücünün ağ etkisinden kaynaklandığını gösterdi. Ancak zamanla, Solana ve Base gibi performansı yüksek alternatiflerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu avantaj sürdürülemedi. Ethereum, 2022 itibarıyla “Yalnızca Bu Zincirde Geliştirme Yapan Geliştiriciler” ve “Toplam Aylık Aktif Geliştirici” oranlarında belirgin bir düşüş yaşadı. Bu değişim, geliştiricilerin fayda odaklı davranışlarını ortaya koyar; geliştiriciler ihtiyaçlarının karşılandığı ağlara yönelir, sadakat nedeniyle kalmazlar.

Perakende kullanıcılar olarak:

Kripto varlık alanında merkeziyetsiz finans (DeFi) temel kullanım alanı olmaya devam ettikçe, likidite sağlayıcıları ve perakende kullanıcılar aşağıdaki avantajları aramayı sürdürecektir:

  • En yüksek getiri sağlayan likidite havuzları
  • En düşük slipaj oranları
  • En geniş token çeşitliliği
  • En cazip getiri tarımı fırsatları

Bu davranış kalıpları, kullanıcı deneyimi ya da arayüz tercihinden bağımsız olarak sergilenebilir. Ayrıca, cüzdanlar kripto ekosisteminde bağımsız varlıklar gibi hareket eder; bu durum, Uniswap ve Hyperliquid gibi farklı protokoller arasında geçişi kullanıcılar için oldukça akıcı hale getirir.

Kullanıcı olarak doğrulayıcılar:

Doğrulayıcılar da en yüksek nominal blok ödülünü aramaya eğilimlidir — bu ödüller ister proof-of-stake (PoS) ağlarında tuttukları varlıklardan, ister DePIN projelerinde sundukları hizmetlerden elde edilsin. Bir doğrulayıcının alternatif bir L1, L2, uygulama zinciri veya DePIN ağına bağlı kalma kararı, doğrudan maliyet-fayda analizine dayanır. Bu değerlendirme sürecinde, doğrulayıcılar algılanan ekonomik getiriyi ve bu getirinin sürdürülebilirliğini göz önünde bulundurur.

Özgünlük 2: Kripto Varsayılan Olarak Açık Kaynaklıdır

“Vampir Saldırısı” teriminin ikonik örneğine bakalım: SushiSwap, Uniswap’in kodunu ve birebir kullanıcı deneyimini kopyaladı, ardından Uniswap’in likidite sağlayıcılarını ve kullanıcılarını çekebilmek için daha kârlı bir token teşvik modeli sundu.

Bu tür bir saldırının Web2’deki karşılığı çok daha zor uygulanabilir olurdu. Birinin Facebook’un tüm kod tabanını ele geçirmesi, aynı ya da daha iyi bir ürün inşa etmesi ve ardından Facebook’un kullanıcılarını yeni platforma çekmek için ciddi ekonomik teşvikler sunması gerekirdi.

Özgünlük 3: Kripto Varsayılan Olarak Birbiriyle Uyumlu Çalışır

Kripto ekosisteminde, geliştiriciler ve kullanıcılar için geçiş maliyetlerinin düşük olması, bileşilebilirliğin doğal sonucu olarak ortaya çıkar.

Ağ etkisi bakımından öne çıkan örneklerden biri olan USDC’yi ele alalım ve onu Web2’deki muadili olan Visa ağıyla karşılaştıralım. USDC belirli bir platformda desteklenmiyorsa, kullanıcılar anında merkeziyetsiz ya da merkezi borsalar üzerinden USDT, USDe veya PYUSD gibi alternatif stablecoin’lere geçiş yapabilir.

Oysa Visa’dan Mastercard’a geçiş yapmak, hem zaman alıcıdır hem de çok daha fazla işlem gerektirir.

Kripto dünyasında ağ etkisinin, sürdürülebilir bir rekabet avantajı (hendek) yaratma konusundaki etkisi sınırlıdır. Bunun birkaç temel nedeni vardır:

Kripto’da NE Rekabetçi Hendek Oluşturmaz:

Kripto’nun açık kaynaklı ve çatallamaya açık doğası, farklılaştırılamayan ürünler arasında yüksek düzeyde fiyat ve teşvik rekabetine (örneğin; getiri, blok alanı, likidite) neden olur. Bu nedenle, ağ etkisi ilk gelenin kalıcı bir avantaj elde etmesini garanti etmez.

Kripto’da NE Müşteri Edinme Maliyetlerini Azaltmaz:

Kripto kullanıcıları – ister geliştirici ister bireysel yatırımcı olsun – Web2 kullanıcılarına kıyasla daha fazla kazanç odaklı davranır. Perakende kullanıcılar, yüksek getiri sağlayan fırsatlara yönelir. Geliştiriciler ise performans ve likidite açısından en avantajlı ağı seçer. Likidite sağlayıcıları yalnızca getiriler cazip olduğu sürece belirli bir platformda kalır; ağ etkisi bu tercihi etkilemez.

Bazı açılardan, kripto ekosistemi tam tersine çalışır denilebilir: Bir likidite havuzundaki katılımcı sayısı arttıkça getiri düşer. Aynı şekilde, bir zincirdeki kullanıcı sayısı arttıkça işlem ücretleri yükselir ve ağ tıkanıklığı oluşabilir.

Kripto’da NE Geçiş Maliyeti ve Sadakat Yaratmaz:

Blokzincirlerin varsayılan olarak bileşilebilir ve birlikte çalışabilir yapısı, geçiş maliyetlerini oldukça düşürür.
Kripto sistemlerinde veri hendekleri bulunmaz. Zincir üzerindeki tüm bilgiler herkese açıktır; bu da büyük teknoloji şirketlerinin müşteri verilerini kilitleyerek elde ettiği tutundurma avantajını kripto projelerine sağlamaz.

Ethereum Üzerinden Ağ Etkisi’nin Sorgulanması

Bu konuyu kapatmadan önce, kripto para alanında ağ etkisinin (NE) en belirgin örneği olarak kabul edilen Ethereum üzerine bir vaka çalışmasını inceleyelim. Blokzinciri inovasyonunu programlanabilir dijital varlıklarla birleştiren “Dünya Bilgisayarı” vizyonuyla piyasaya sürülen Ethereum, başlangıçta güçlü bir NE avantajı yakaladı:

Geliştirici Kabulü:

Ethereum, blokzinciri geliştirme alanında en geniş geliştirici topluluğunu başta kendine çekti. Bu büyük ölçüde, Ethereum Virtual Machine (EVM)’in blokzincir geliştirmede fiili endüstri standardı haline gelmesinden kaynaklandı.

Likidite ve DeFi Hakimiyeti:

Ethereum uzun süre merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamaları üzerinden ekosistemdeki toplam likiditenin büyük kısmını barındırdı. Bu durum, son dönemlerde Solana gibi rakip ağların yükselişiyle değişmeye başladı. Likiditenin fazla olduğu bir ekosistem, daha fazla kullanıcıyı cezbetti → işlem yapmak, kredi almak ya da gelir elde etmek daha kolay ve düşük maliyetli hale geldi → bu da likiditeyi daha da artırdı.

Güvenlik:

Artan kullanım, Ethereum’un güvenliğini de pekiştirdi. Bu da daha fazla projenin ve kullanıcının Ethereum’u tercih etmesini sağladı.

Ancak 2024 yılı itibarıyla bu trendin kırıldığına şahit olduk. Ethereum, ürün geliştirme süreçlerinde yavaş kalması ve kendi likiditesini dağıtan Layer 2 çözümlerini desteklemesi sebebiyle ağın bütünlüğünü aşırı ölçüde parçaladı. Geliştirici çıkışı ciddi boyutlara ulaştı (Ethereum’un aylık aktif geliştirici sayısı 2024’te %17 azalırken, Solana tarafında bu oran %83 artış gösterdi). Benzer şekilde, Ethereum’un DeFi hakimiyetindeki düşüş de kayda değerdi — DeFiLlama verilerine göre bu oran %100’den %50’ye kadar geriledi.

Ethereum’un NE avantajı, bu kan kaybını engellemekte yetersiz kaldı. Buna karşılık, Meta ve Twitter gibi Web2 devleri, yenilik ve ürün geliştirme konusunda zaman zaman yavaş kalsalar da, pazar hâkimiyetlerini sürdürmeyi başardılar. Neden mi? Çünkü Web2’deki ağ etkisi mekanizması hâlâ etkin çalışıyor ve uzun vadeli avantaj sağlıyor:

  • Rakipler, doğrudan kodu çatallayıp birebir alternatifler sunamaz.
  • Kullanıcı verileri, platformlar tarafından sahiplenilir ve değiştirilemezdir.
  • Ekosistem dışıyla sınırlı ya da hiçbir etkileşim bulunmaz.

Bu nedenlerle, Web2 şirketleri için uzun vadeli koruma sağlayan geleneksel ağ etkisinin, kripto dünyasında benzer bir dayanıklılığa sahip olmadığını net şekilde gözlemliyoruz.

Yasal Uyarı

Bu makale, Candidcontemplation kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı Catrina’ya aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Şimdi Başlayın
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde Türk lirası ile kripto alın, satın.