Merkeziyetsiz hesaplama ağlarından AI ajanlarının başlatılmasına, zincir üstü işlem güvenliğinden üretken NFT’lere kadar, AI ve Web3 entegrasyonu yeni bir inovasyon çağına kapı aralamaktadır.
Kısaca:
Son iki yıl içinde yapay zekanın gelişimi, özellikle ChatGPT’nin etkisiyle ciddi bir hız kazandı. Bu gelişim yalnızca yaratıcı yapay zeka uygulamalarına yeni bir alan açmakla kalmadı, aynı zamanda Web3 alanında da yeni bir anlatı trendini tetikledi.
Yapay zeka konsepti ile desteklenen kripto piyasası, genel finansman düşüşüne rağmen yükseliş gösterdi. Medya verilerine göre, 2024’ün ilk yarısında toplam 64 AI+Web3 projesi yatırım aldı. Bunlardan biri olan yapay zeka tabanlı işletim sistemi Zyber365, Seri A turunda 100 milyon dolarlık finansman ile öne çıktı.
İkincil piyasa verileri daha da dikkat çekiciydi. Coingecko’nun sağladığı veriler, AI kategorisindeki token’ların toplam piyasa değerinin bir yıl içinde 485 milyar doları aştığını ve 24 saatlik işlem hacminin 86 milyar dolara ulaştığını ortaya koydu. OpenAI’ın Sora adlı metinden video üretme modelinin yayınlanmasının ardından, AI token’larının ortalama piyasa fiyatı %151 arttı. AI etkisi yalnızca teknoloji sektörünü değil, meme token’lar gibi kripto kültürünün alt segmentlerini de etkisi altına aldı. İlk AI ajanı temalı meme token olan GOAT, 1.4 milyar dolarlık değerleme ile dikkat çekerek bir AI meme furyasının öncüsü haline geldi.
AI + Web3 birleşimi, yalnızca trend değil, aynı zamanda yatırımcıların ve geliştiricilerin yoğun ilgisini çeken bir araştırma alanına da dönüştü. AI+DePIN, AI Memecoin, AI Temsilcileri ve AI DAO’lar gibi konular, piyasa duyarlılığının çok ötesinde bir anlatı hızına ulaştı.
Bu “AI + Web3” kavramı, bir yandan sıcak para, trend ve gelecek beklentilerinin etkisi altında birleştirici bir vizyon sunarken, diğer yandan spekülatif dinamiklerle biçimlenen bir yapıya da işaret ediyor. Bu durumda süreklilik sağlamak için temel sorulardan biri şudur: Bu iki sistem birbirini daha iyi hale getirebilir mi? Karşılıklı olarak fayda sağlayabilirler mi?
Bu makale, bu soruları daha derinlemesine yanıtlamak için Web3’ün yapay zeka yığınındaki rolünü ve AI’ın Web3 dünyasına nasıl yeni bir canlılık kazandırabileceğini tarihsel ve teknik bağlamda ele almaktadır.
Bu konuya girmeden önce, yapay zeka büyük modellerin teknik yığınını anlamamız gerekiyor:
Kaynak: Delphi Digital
Daha basit bir deyişle, “büyük model” insan beynine benzetilebilir. Erken aşamalarda, bu yapay beyin dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibidir; çevresini anlayabilmesi için geniş miktarda dış veriyi gözlemlemesi ve içselleştirmesi gerekir. Bu, veri toplama aşamasıdır. Ancak bilgisayarlar insanlar gibi çoklu duyuya sahip olmadığından, eğitime başlamadan önce, büyük ölçekli ve işaretlenmemiş dış veriler bilgisayarların anlayabileceği ve işleyebileceği bir yapıya dönüştürülmelidir.
Veri aktarıldıktan sonra, yapay zeka yavaş yavaş dış dünyayı anlamaya başlayan bir model oluşturmaya başlar. Bu süreç “eğitim” olarak tanımlanır. Model, öğrenme sürecinde parametrelerini sürekli güncelleyerek tahmin yapma yeteneği kazanır. Bu süreç, bir bebeğin konuşma ve dil becerilerini öğrenmesine benzetilebilir. Öğrenme daha hedefli hale geldiğinde ya da insanlarla etkileşim kurarak geri bildirim aldığında, büyük modeller “ince ayar” aşamasına geçer.
Çocuklar büyüyüp dili daha aktif kullanmaya başladıkça, yeni konuşmaları anlayabilir, duygularını ve düşüncelerini ifade edebilir hale gelirler. Bu aşama, yapay zekanın “çıkarım” (inference) süreciyle benzerlik gösterir. Model, yeni dil veya metin girişlerine tepki vererek tahminler yapabilir, analizlerde bulunabilir. Bebeklerin nesneleri tanıması, duygularını ifade etmesi ve dil yoluyla problemleri çözmesi gibi, büyük yapay zeka modelleri de eğitimden sonra görüntü sınıflandırma, konuşma tanıma gibi belirli görevleri yerine getirebilir hale gelir.
Yapay Zeka Ajanı ise büyük modellerin bir sonraki evrimsel formudur. Bu yapı sadece düşünme kapasitesine sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda hafıza, planlama ve araç kullanım becerisiyle çevresiyle etkileşim kurabilir. Böylece bağımsız olarak görevleri yürütebilir ve karmaşık hedeflere ulaşabilir.
Günümüzde, çeşitli teknolojik katmanlar içindeki yapay zekanın darboğazlarına çözüm üretme odaklı çalışan Web3, çok katmanlı ve birbirine bağlı bir ekosistem oluşturmuş durumdadır. Bu yapı, yapay zeka modelleme süreçlerinin farklı aşamalarını kapsayarak operasyonel bütünlük sağlar.
Günümüzde yapay zekanın en büyük maliyet kalemlerinden biri, model eğitimi ve çıkarım (inference) süreçlerinde ihtiyaç duyulan hesaplama gücü ve enerji tüketimidir. Örneğin, Meta’nın LLAMA3 modelinin yalnızca 30 gün içinde eğitilebilmesi için, yüksek performanslı bilgi işlem iş yükleri için özel olarak tasarlanmış 16.000 adet NVIDIA H100 GPU kullanılmıştır. Her biri 80GB belleğe sahip olan bu GPU’ların birim fiyatı yaklaşık 30.000–40.000 ABD doları arasında değişmektedir ve toplam donanım yatırım maliyeti yaklaşık 4–7 milyar dolar seviyesindedir (GPU + ağ bileşenleri dahil). Bu eğitim süreci ayrıca aylık yaklaşık 16 milyar kilovatsaat elektrik tüketmekte ve yaklaşık 20 milyon dolarlık enerji maliyeti doğurmaktadır.
Yapay zekanın hesaplama gücünü optimize etmek amacıyla, Web3 ile kesiştiği en erken alanlardan biri DePIN (Merkeziyetsiz Fiziksel Altyapı Ağı) olmuştur. DePIN Ninja veri platformuna göre io.net, Aethir, Akash, Render Network gibi 1400’den fazla proje GPU bilgi işlem gücü paylaşımı temelli çözümler sunmaktadır.
Bu yaklaşımın temel mantığı, dağıtık bir ağ üzerinden bireylerin veya kuruluşların kullanılmayan GPU kaynaklarını katkılamasına izin vermektir. Böylece tıpkı Uber veya Airbnb gibi bir pazar yeri işleyişi kurularak, bilgi işlem gücüne ihtiyaç duyanlar ile bu gücü sağlayanlar buluşturulur. Bu sayede son kullanıcılar daha uygun maliyetli ve erişilebilir hesaplama kaynaklarına ulaşırken, staking tabanlı güvenlik mekanizmaları da kalite ihlali ya da ağ kesintilerinde kaynak sağlayıcıların cezalandırılmasını sağlar.
Öne Çıkan Özellikler:
Veri, yapay zekanın temelidir. Veri olmadan hesaplama anlamsızlaşır ve model çıktısı, veri kalitesi kadar güçlü olur. Yapay zeka modellerinin dil, anlama ve insan benzeri davranış performansını belirleyen ana unsur, eğitimde kullanılan veri miktarı ve niteliğidir. Günümüzde yapay zekanın veri tarafında karşılaştığı başlıca dört zorluk bulunmaktadır:
Ancak bu alan hâlâ erken aşamadadır. Örneğin:
Yapay zeka modellerinin açık kaynak mı yoksa kapalı kaynak mı olması gerektiği konusu uzun süredir tartışma konusudur. Açık kaynak modellerin sağladığı kolektif inovasyon, kapalı kaynak çözümlerin erişemeyeceği seviyelere ulaşabilir. Ancak kar amacı gütmeyen açık kaynak projelerinde, geliştirici motivasyonunun sürdürülebilirliği önemli bir sorudur. Baidu’nun kurucusu Robin Li, Nisan 2024’te yaptığı açıklamada, “Açık kaynak modeller giderek geride kalacak.” ifadelerini kullanmıştır.
Web3 bu tartışmaya merkeziyetsiz bir çözüm sunmaktadır: Modelin tokenleştirilmesi, geliştirici ekip için belirli oranlarda token ayrılması ve ileride doğacak gelirlerin token sahiplerine dağıtılması gibi mekanizmalarla açık kaynak modeli sürdürülebilir kılmayı hedefler.
Öne çıkan projeler şunlardır:
Yapay zekanın “siyah kutu” doğası nedeniyle çıkarım sürecinin doğrulanabilirliği kritik hale gelmiştir. Geleneksel çözüm, işlemlerin birden fazla doğrulayıcı tarafından tekrar edilerek sonuçların karşılaştırılmasıdır. Ancak yüksek performanslı GPU’ların sınırlı erişimi bu yöntemin ölçeklenebilirliğini azaltmaktadır.
Alternatif olarak, sıfır bilgi (ZK) kanıtlarıyla off-chain AI hesaplamalarının on-chain doğrulanması giderek ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşım, ek bilgi vermeden belirli hesaplama çıktılarının doğruluğunu on-chain kanıtlamayı mümkün kılar.
Yapay zekada gelişim odağı, model kabiliyetlerinden AI ajanlarına kaymıştır. OpenAI, Anthropic ve Microsoft gibi öncü şirketler, LLM’lerin ötesine geçerek daha etkileşimli ve görev odaklı AI Ajanları geliştirmektedir.
AI Ajanı, LLM’yi çekirdek olarak kullanan, algılama, planlama, hafıza oluşturma ve araçları kullanma gibi kabiliyetleri bulunan, karmaşık görevleri otonom şekilde tamamlayabilen zeki sistemlerdir. Araç olmaktan çıkıp aktif özneler haline gelen bu yapılar, insanların dijital asistanları olmaya adaydır.
Yapay zeka, Web3 projelerinde çeşitli iyileştirmeler sağlayarak zincir üstü süreçleri optimize etmektedir. Bu katkılar, akıllı sözleşme yürütme, veri analizi, risk yönetimi, yönetişim kararları ve kullanıcı deneyiminde somut şekilde hissedilmektedir.
1. Yapay Zeka ve On-Chain Finans
Potansiyel Kullanım Senaryoları:
Örnek: “Kullanıcı AI Ajan’a ‘1000 USDT’ye sahibim, 1 haftalık kilitli kazanç sağlayacak strateji öner.’ der. AI Ajan önerir: ‘A’ya %50, B’ye %20, X’e %20, Y’ye %10. Faiz oranlarını ve risk seviyelerini izleyip yeniden dengeleme yapacağım.’” Bu yapı, aynı zamanda airdrop fırsatlarını veya toplulukta yükselen meme projelerini tespit etmek gibi işlevleri de içerebilir.
Şu anda, AI Ajan cüzdanları olan Bitte ve AI etkileşim protokolü Wayfinder, yapay zekâ destekli zincir üstü işlem uygulamaları üzerinde denemeler yürütmektedir. Her iki protokol de OpenAI model API’lerine bağlanarak, kullanıcıların bir sohbet arayüzü üzerinden AI Ajanlara zincir üstü işlemleri (swap, gönderim, köprüleme, stake etme gibi) gerçekleştirme komutu vermelerine imkân tanımaktadır. Örneğin, Wayfinder tarafından Nisan 2024’te yayınlanan ilk prototip, Base, Polygon ve Ethereum ana ağlarında dört temel işlemi başarıyla göstermiştir. Merkeziyetsiz Ajan platformu Morpheus da bu yönde geliştirme yapmaktadır. Biconomy örneğinde olduğu gibi, AI Ajanların ETH’yi USDC ile takas edebilmesi için kullanıcıların ilgili izinleri tanımlaması gerekmektedir.
Web3 ekosisteminde zincir üstü işlem güvenliği kritik öneme sahiptir. AI teknolojisi, aşağıdaki güvenlik senaryolarında aktif rol oynayabilir:
SeQure, zincir üstü güvenlik için AI destekli tehdit tespiti, kötü niyetli işlem izleme ve sahte davranışları engelleme çözümleri sunan öncü platformlardan biridir. Benzer bir yapı da Sentinel tarafından geliştirilmiştir.
Web2’de dikkat çeken AI kod editörü Cursor, sadece doğal dil girdisiyle HTML, CSS ve JavaScript gibi çıktılar üretebilmektedir. Benzer mantık Web3 geliştiriciliğinde de kullanılabilir.
Günümüzde, akıllı sözleşmelerin yazımı genellikle Solidity, Rust veya Move gibi özel diller gerektirir. Web3 geliştirici sayısının yetersizliği, bu alanda gelişimi sınırlayan temel zorluklardan biridir.
Yapay zekâ, geliştirici eğitimine ve üretkenliğine aşağıdaki şekillerde katkı sunabilir:
Bu sayede teknik eşiği düşürerek, daha fazla kişinin merkeziyetsiz uygulama geliştirmesine olanak tanır.
Uygulamalar:
Denetim Alanı:
Generatif NFT’ler Yapay zekânın yükselişi, Web3 alanında yeni anlatılar doğurmuştur. Yapay zekâ ile üretken NFT’lerin geliştirilmesi, sanatsal yaratıcılığı yeniden tanımlar hale gelmiştir. AI teknolojileri ile oluşturulan bu benzersiz dijital sanat eserleri, metaverse ortamlarında karakter, sahne objesi veya oyun içi varlık olarak kullanılabilmektedir. Binance’in Bicasso projesi buna örnek olarak gösterilebilir; kullanıcılar görsel yükleyip anahtar kelimeler girerek AI aracılığıyla NFT üretimi gerçekleştirebilir. Diğer dikkat çeken projeler arasında Solvo, Nicho, IgmnAI ve CharacterGPT yer almaktadır.
GameFi ve Akıllı NPC’ler GameFi sektörü, doğal dil işleme ve yapay zekâ destekli karakter üretimi sayesinde oyun içeriği üretiminde verimlilik ve etkileşimi artırmayı hedeflemektedir. Binaryx’in zincir üstü oyunu AI Hero, oyunculara rastgele AI tabanlı hikaye seçenekleri sunarken, Sleepless AI ise kullanıcıların LLM ve AIGC teknolojileri ile özelleştirilmiş etkileşim deneyimleri yaşamasına imkân tanır.
DAO ve AI Entegrasyonu Yapay zekânın merkeziyetsiz otonom organizasyonlara (DAO) entegre edilmesi, topluluk katkılarının izlenmesi, önerilerin değerlendirilmesi ve oy kullanma süreçlerinin kolaylaştırılması gibi alanlarda kullanılabilir. ai16z, AI Ajanları kullanarak hem zincir üstü hem zincir dışı verileri analiz ederek yatırım kararları almakta ve topluluk etkileşimini ölçmektedir.
AI + Web3 Entegrasyonu: Kule ve Meydan Metaforu Floransa’daki belediye binası ve meydanı, yapay zekâ ve Web3 arasındaki ilişkiye dair metaforik bir anlatı sunar. Kule, merkezi güç yapısını temsil ederken; meydan, topluluğun doğrudan etkileşimde bulunduğu merkeziyetsiz ağı simgeler. Harvard tarih profesörü Neil Ferguson’un Square and Tower adlı eserinde de belirtildiği gibi, bu iki güç dinamiği tarih boyunca dönüşümlü olarak baskınlık kurmuştur.
Günümüzde yapay zekâ, büyük teknoloji şirketlerinin kontrolündeki büyük ölçekli modellerle merkezileşmeyi artırırken, Web3 ise topluluk temelli, dağıtılmış sistemleri destekleyerek meydan metaforunu yaşatmaktadır.
Yapay Zekâya Web3’ten Gelen Destek Blok zinciri teknolojisi, yapay zekâ sistemlerine aşağıdaki katkıları sağlar:
Web3’e AI’dan Gelen Katkılar Yapay zekâ, Web3 alanında giriş bariyerlerini azaltır, örneğin AI Ajanların akıllı sözleşmelerle entegre olması, teknik bilgi gerektirmeden zincir üstü işlemlerin gerçekleştirilmesini sağlar. Ayrıca, memecoin fenomenleri gibi popüler kültür odaklı anlatılar da AI yardımıyla ivme kazanmıştır. Web3, zaman zaman geleneksel endüstrileri tekrar etmekle eleştirilmiş olsa da, AI entegrasyonu bu durumu dönüştürmektedir: yeni iş modelleri, daha ölçeklenebilir kullanıcı tabanı ve yenilikçi hizmetlerle yeni bir Web3 vizyonu şekillenmektedir.
Sonuç olarak, farklı çıkış noktalarına ve zamanlamalara sahip olmalarına rağmen, yapay zekâ ve Web3, ortak hedeflerde birleşen iki paralel yapı sunar. Meydan ve kule metaforunda olduğu gibi, bu iki gücün uyumlu etkileşimi, insanlık için daha faydalı sistemler inşa edilmesini mümkün kılabilir. AI + Web3 birleşiminin nereye evrileceğini zaman gösterecektir.
Paylaş
Merkeziyetsiz hesaplama ağlarından AI ajanlarının başlatılmasına, zincir üstü işlem güvenliğinden üretken NFT’lere kadar, AI ve Web3 entegrasyonu yeni bir inovasyon çağına kapı aralamaktadır.
Kısaca:
Son iki yıl içinde yapay zekanın gelişimi, özellikle ChatGPT’nin etkisiyle ciddi bir hız kazandı. Bu gelişim yalnızca yaratıcı yapay zeka uygulamalarına yeni bir alan açmakla kalmadı, aynı zamanda Web3 alanında da yeni bir anlatı trendini tetikledi.
Yapay zeka konsepti ile desteklenen kripto piyasası, genel finansman düşüşüne rağmen yükseliş gösterdi. Medya verilerine göre, 2024’ün ilk yarısında toplam 64 AI+Web3 projesi yatırım aldı. Bunlardan biri olan yapay zeka tabanlı işletim sistemi Zyber365, Seri A turunda 100 milyon dolarlık finansman ile öne çıktı.
İkincil piyasa verileri daha da dikkat çekiciydi. Coingecko’nun sağladığı veriler, AI kategorisindeki token’ların toplam piyasa değerinin bir yıl içinde 485 milyar doları aştığını ve 24 saatlik işlem hacminin 86 milyar dolara ulaştığını ortaya koydu. OpenAI’ın Sora adlı metinden video üretme modelinin yayınlanmasının ardından, AI token’larının ortalama piyasa fiyatı %151 arttı. AI etkisi yalnızca teknoloji sektörünü değil, meme token’lar gibi kripto kültürünün alt segmentlerini de etkisi altına aldı. İlk AI ajanı temalı meme token olan GOAT, 1.4 milyar dolarlık değerleme ile dikkat çekerek bir AI meme furyasının öncüsü haline geldi.
AI + Web3 birleşimi, yalnızca trend değil, aynı zamanda yatırımcıların ve geliştiricilerin yoğun ilgisini çeken bir araştırma alanına da dönüştü. AI+DePIN, AI Memecoin, AI Temsilcileri ve AI DAO’lar gibi konular, piyasa duyarlılığının çok ötesinde bir anlatı hızına ulaştı.
Bu “AI + Web3” kavramı, bir yandan sıcak para, trend ve gelecek beklentilerinin etkisi altında birleştirici bir vizyon sunarken, diğer yandan spekülatif dinamiklerle biçimlenen bir yapıya da işaret ediyor. Bu durumda süreklilik sağlamak için temel sorulardan biri şudur: Bu iki sistem birbirini daha iyi hale getirebilir mi? Karşılıklı olarak fayda sağlayabilirler mi?
Bu makale, bu soruları daha derinlemesine yanıtlamak için Web3’ün yapay zeka yığınındaki rolünü ve AI’ın Web3 dünyasına nasıl yeni bir canlılık kazandırabileceğini tarihsel ve teknik bağlamda ele almaktadır.
Bu konuya girmeden önce, yapay zeka büyük modellerin teknik yığınını anlamamız gerekiyor:
Kaynak: Delphi Digital
Daha basit bir deyişle, “büyük model” insan beynine benzetilebilir. Erken aşamalarda, bu yapay beyin dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibidir; çevresini anlayabilmesi için geniş miktarda dış veriyi gözlemlemesi ve içselleştirmesi gerekir. Bu, veri toplama aşamasıdır. Ancak bilgisayarlar insanlar gibi çoklu duyuya sahip olmadığından, eğitime başlamadan önce, büyük ölçekli ve işaretlenmemiş dış veriler bilgisayarların anlayabileceği ve işleyebileceği bir yapıya dönüştürülmelidir.
Veri aktarıldıktan sonra, yapay zeka yavaş yavaş dış dünyayı anlamaya başlayan bir model oluşturmaya başlar. Bu süreç “eğitim” olarak tanımlanır. Model, öğrenme sürecinde parametrelerini sürekli güncelleyerek tahmin yapma yeteneği kazanır. Bu süreç, bir bebeğin konuşma ve dil becerilerini öğrenmesine benzetilebilir. Öğrenme daha hedefli hale geldiğinde ya da insanlarla etkileşim kurarak geri bildirim aldığında, büyük modeller “ince ayar” aşamasına geçer.
Çocuklar büyüyüp dili daha aktif kullanmaya başladıkça, yeni konuşmaları anlayabilir, duygularını ve düşüncelerini ifade edebilir hale gelirler. Bu aşama, yapay zekanın “çıkarım” (inference) süreciyle benzerlik gösterir. Model, yeni dil veya metin girişlerine tepki vererek tahminler yapabilir, analizlerde bulunabilir. Bebeklerin nesneleri tanıması, duygularını ifade etmesi ve dil yoluyla problemleri çözmesi gibi, büyük yapay zeka modelleri de eğitimden sonra görüntü sınıflandırma, konuşma tanıma gibi belirli görevleri yerine getirebilir hale gelir.
Yapay Zeka Ajanı ise büyük modellerin bir sonraki evrimsel formudur. Bu yapı sadece düşünme kapasitesine sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda hafıza, planlama ve araç kullanım becerisiyle çevresiyle etkileşim kurabilir. Böylece bağımsız olarak görevleri yürütebilir ve karmaşık hedeflere ulaşabilir.
Günümüzde, çeşitli teknolojik katmanlar içindeki yapay zekanın darboğazlarına çözüm üretme odaklı çalışan Web3, çok katmanlı ve birbirine bağlı bir ekosistem oluşturmuş durumdadır. Bu yapı, yapay zeka modelleme süreçlerinin farklı aşamalarını kapsayarak operasyonel bütünlük sağlar.
Günümüzde yapay zekanın en büyük maliyet kalemlerinden biri, model eğitimi ve çıkarım (inference) süreçlerinde ihtiyaç duyulan hesaplama gücü ve enerji tüketimidir. Örneğin, Meta’nın LLAMA3 modelinin yalnızca 30 gün içinde eğitilebilmesi için, yüksek performanslı bilgi işlem iş yükleri için özel olarak tasarlanmış 16.000 adet NVIDIA H100 GPU kullanılmıştır. Her biri 80GB belleğe sahip olan bu GPU’ların birim fiyatı yaklaşık 30.000–40.000 ABD doları arasında değişmektedir ve toplam donanım yatırım maliyeti yaklaşık 4–7 milyar dolar seviyesindedir (GPU + ağ bileşenleri dahil). Bu eğitim süreci ayrıca aylık yaklaşık 16 milyar kilovatsaat elektrik tüketmekte ve yaklaşık 20 milyon dolarlık enerji maliyeti doğurmaktadır.
Yapay zekanın hesaplama gücünü optimize etmek amacıyla, Web3 ile kesiştiği en erken alanlardan biri DePIN (Merkeziyetsiz Fiziksel Altyapı Ağı) olmuştur. DePIN Ninja veri platformuna göre io.net, Aethir, Akash, Render Network gibi 1400’den fazla proje GPU bilgi işlem gücü paylaşımı temelli çözümler sunmaktadır.
Bu yaklaşımın temel mantığı, dağıtık bir ağ üzerinden bireylerin veya kuruluşların kullanılmayan GPU kaynaklarını katkılamasına izin vermektir. Böylece tıpkı Uber veya Airbnb gibi bir pazar yeri işleyişi kurularak, bilgi işlem gücüne ihtiyaç duyanlar ile bu gücü sağlayanlar buluşturulur. Bu sayede son kullanıcılar daha uygun maliyetli ve erişilebilir hesaplama kaynaklarına ulaşırken, staking tabanlı güvenlik mekanizmaları da kalite ihlali ya da ağ kesintilerinde kaynak sağlayıcıların cezalandırılmasını sağlar.
Öne Çıkan Özellikler:
Veri, yapay zekanın temelidir. Veri olmadan hesaplama anlamsızlaşır ve model çıktısı, veri kalitesi kadar güçlü olur. Yapay zeka modellerinin dil, anlama ve insan benzeri davranış performansını belirleyen ana unsur, eğitimde kullanılan veri miktarı ve niteliğidir. Günümüzde yapay zekanın veri tarafında karşılaştığı başlıca dört zorluk bulunmaktadır:
Ancak bu alan hâlâ erken aşamadadır. Örneğin:
Yapay zeka modellerinin açık kaynak mı yoksa kapalı kaynak mı olması gerektiği konusu uzun süredir tartışma konusudur. Açık kaynak modellerin sağladığı kolektif inovasyon, kapalı kaynak çözümlerin erişemeyeceği seviyelere ulaşabilir. Ancak kar amacı gütmeyen açık kaynak projelerinde, geliştirici motivasyonunun sürdürülebilirliği önemli bir sorudur. Baidu’nun kurucusu Robin Li, Nisan 2024’te yaptığı açıklamada, “Açık kaynak modeller giderek geride kalacak.” ifadelerini kullanmıştır.
Web3 bu tartışmaya merkeziyetsiz bir çözüm sunmaktadır: Modelin tokenleştirilmesi, geliştirici ekip için belirli oranlarda token ayrılması ve ileride doğacak gelirlerin token sahiplerine dağıtılması gibi mekanizmalarla açık kaynak modeli sürdürülebilir kılmayı hedefler.
Öne çıkan projeler şunlardır:
Yapay zekanın “siyah kutu” doğası nedeniyle çıkarım sürecinin doğrulanabilirliği kritik hale gelmiştir. Geleneksel çözüm, işlemlerin birden fazla doğrulayıcı tarafından tekrar edilerek sonuçların karşılaştırılmasıdır. Ancak yüksek performanslı GPU’ların sınırlı erişimi bu yöntemin ölçeklenebilirliğini azaltmaktadır.
Alternatif olarak, sıfır bilgi (ZK) kanıtlarıyla off-chain AI hesaplamalarının on-chain doğrulanması giderek ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşım, ek bilgi vermeden belirli hesaplama çıktılarının doğruluğunu on-chain kanıtlamayı mümkün kılar.
Yapay zekada gelişim odağı, model kabiliyetlerinden AI ajanlarına kaymıştır. OpenAI, Anthropic ve Microsoft gibi öncü şirketler, LLM’lerin ötesine geçerek daha etkileşimli ve görev odaklı AI Ajanları geliştirmektedir.
AI Ajanı, LLM’yi çekirdek olarak kullanan, algılama, planlama, hafıza oluşturma ve araçları kullanma gibi kabiliyetleri bulunan, karmaşık görevleri otonom şekilde tamamlayabilen zeki sistemlerdir. Araç olmaktan çıkıp aktif özneler haline gelen bu yapılar, insanların dijital asistanları olmaya adaydır.
Yapay zeka, Web3 projelerinde çeşitli iyileştirmeler sağlayarak zincir üstü süreçleri optimize etmektedir. Bu katkılar, akıllı sözleşme yürütme, veri analizi, risk yönetimi, yönetişim kararları ve kullanıcı deneyiminde somut şekilde hissedilmektedir.
1. Yapay Zeka ve On-Chain Finans
Potansiyel Kullanım Senaryoları:
Örnek: “Kullanıcı AI Ajan’a ‘1000 USDT’ye sahibim, 1 haftalık kilitli kazanç sağlayacak strateji öner.’ der. AI Ajan önerir: ‘A’ya %50, B’ye %20, X’e %20, Y’ye %10. Faiz oranlarını ve risk seviyelerini izleyip yeniden dengeleme yapacağım.’” Bu yapı, aynı zamanda airdrop fırsatlarını veya toplulukta yükselen meme projelerini tespit etmek gibi işlevleri de içerebilir.
Şu anda, AI Ajan cüzdanları olan Bitte ve AI etkileşim protokolü Wayfinder, yapay zekâ destekli zincir üstü işlem uygulamaları üzerinde denemeler yürütmektedir. Her iki protokol de OpenAI model API’lerine bağlanarak, kullanıcıların bir sohbet arayüzü üzerinden AI Ajanlara zincir üstü işlemleri (swap, gönderim, köprüleme, stake etme gibi) gerçekleştirme komutu vermelerine imkân tanımaktadır. Örneğin, Wayfinder tarafından Nisan 2024’te yayınlanan ilk prototip, Base, Polygon ve Ethereum ana ağlarında dört temel işlemi başarıyla göstermiştir. Merkeziyetsiz Ajan platformu Morpheus da bu yönde geliştirme yapmaktadır. Biconomy örneğinde olduğu gibi, AI Ajanların ETH’yi USDC ile takas edebilmesi için kullanıcıların ilgili izinleri tanımlaması gerekmektedir.
Web3 ekosisteminde zincir üstü işlem güvenliği kritik öneme sahiptir. AI teknolojisi, aşağıdaki güvenlik senaryolarında aktif rol oynayabilir:
SeQure, zincir üstü güvenlik için AI destekli tehdit tespiti, kötü niyetli işlem izleme ve sahte davranışları engelleme çözümleri sunan öncü platformlardan biridir. Benzer bir yapı da Sentinel tarafından geliştirilmiştir.
Web2’de dikkat çeken AI kod editörü Cursor, sadece doğal dil girdisiyle HTML, CSS ve JavaScript gibi çıktılar üretebilmektedir. Benzer mantık Web3 geliştiriciliğinde de kullanılabilir.
Günümüzde, akıllı sözleşmelerin yazımı genellikle Solidity, Rust veya Move gibi özel diller gerektirir. Web3 geliştirici sayısının yetersizliği, bu alanda gelişimi sınırlayan temel zorluklardan biridir.
Yapay zekâ, geliştirici eğitimine ve üretkenliğine aşağıdaki şekillerde katkı sunabilir:
Bu sayede teknik eşiği düşürerek, daha fazla kişinin merkeziyetsiz uygulama geliştirmesine olanak tanır.
Uygulamalar:
Denetim Alanı:
Generatif NFT’ler Yapay zekânın yükselişi, Web3 alanında yeni anlatılar doğurmuştur. Yapay zekâ ile üretken NFT’lerin geliştirilmesi, sanatsal yaratıcılığı yeniden tanımlar hale gelmiştir. AI teknolojileri ile oluşturulan bu benzersiz dijital sanat eserleri, metaverse ortamlarında karakter, sahne objesi veya oyun içi varlık olarak kullanılabilmektedir. Binance’in Bicasso projesi buna örnek olarak gösterilebilir; kullanıcılar görsel yükleyip anahtar kelimeler girerek AI aracılığıyla NFT üretimi gerçekleştirebilir. Diğer dikkat çeken projeler arasında Solvo, Nicho, IgmnAI ve CharacterGPT yer almaktadır.
GameFi ve Akıllı NPC’ler GameFi sektörü, doğal dil işleme ve yapay zekâ destekli karakter üretimi sayesinde oyun içeriği üretiminde verimlilik ve etkileşimi artırmayı hedeflemektedir. Binaryx’in zincir üstü oyunu AI Hero, oyunculara rastgele AI tabanlı hikaye seçenekleri sunarken, Sleepless AI ise kullanıcıların LLM ve AIGC teknolojileri ile özelleştirilmiş etkileşim deneyimleri yaşamasına imkân tanır.
DAO ve AI Entegrasyonu Yapay zekânın merkeziyetsiz otonom organizasyonlara (DAO) entegre edilmesi, topluluk katkılarının izlenmesi, önerilerin değerlendirilmesi ve oy kullanma süreçlerinin kolaylaştırılması gibi alanlarda kullanılabilir. ai16z, AI Ajanları kullanarak hem zincir üstü hem zincir dışı verileri analiz ederek yatırım kararları almakta ve topluluk etkileşimini ölçmektedir.
AI + Web3 Entegrasyonu: Kule ve Meydan Metaforu Floransa’daki belediye binası ve meydanı, yapay zekâ ve Web3 arasındaki ilişkiye dair metaforik bir anlatı sunar. Kule, merkezi güç yapısını temsil ederken; meydan, topluluğun doğrudan etkileşimde bulunduğu merkeziyetsiz ağı simgeler. Harvard tarih profesörü Neil Ferguson’un Square and Tower adlı eserinde de belirtildiği gibi, bu iki güç dinamiği tarih boyunca dönüşümlü olarak baskınlık kurmuştur.
Günümüzde yapay zekâ, büyük teknoloji şirketlerinin kontrolündeki büyük ölçekli modellerle merkezileşmeyi artırırken, Web3 ise topluluk temelli, dağıtılmış sistemleri destekleyerek meydan metaforunu yaşatmaktadır.
Yapay Zekâya Web3’ten Gelen Destek Blok zinciri teknolojisi, yapay zekâ sistemlerine aşağıdaki katkıları sağlar:
Web3’e AI’dan Gelen Katkılar Yapay zekâ, Web3 alanında giriş bariyerlerini azaltır, örneğin AI Ajanların akıllı sözleşmelerle entegre olması, teknik bilgi gerektirmeden zincir üstü işlemlerin gerçekleştirilmesini sağlar. Ayrıca, memecoin fenomenleri gibi popüler kültür odaklı anlatılar da AI yardımıyla ivme kazanmıştır. Web3, zaman zaman geleneksel endüstrileri tekrar etmekle eleştirilmiş olsa da, AI entegrasyonu bu durumu dönüştürmektedir: yeni iş modelleri, daha ölçeklenebilir kullanıcı tabanı ve yenilikçi hizmetlerle yeni bir Web3 vizyonu şekillenmektedir.
Sonuç olarak, farklı çıkış noktalarına ve zamanlamalara sahip olmalarına rağmen, yapay zekâ ve Web3, ortak hedeflerde birleşen iki paralel yapı sunar. Meydan ve kule metaforunda olduğu gibi, bu iki gücün uyumlu etkileşimi, insanlık için daha faydalı sistemler inşa edilmesini mümkün kılabilir. AI + Web3 birleşiminin nereye evrileceğini zaman gösterecektir.