Tarihsel İnceleme: Kripto Piyasalarının Çöküşleri

4/28/2025, 8:45:49 AM
Yeni Başlayan
FinansGüncel Konular
Bu makale, kripto piyasasında yaşanan dört büyük çöküşü, veriler ışığında yeniden yapılandırmayı amaçlıyor. Düşüşlerin büyüklüğü, piyasa duyarlılığı göstergeleri ve dönemin makroekonomik koşulları karşılaştırılarak bu aşırı dönemlerden izlenebilir bir desen çıkarılmaya çalışılacak.

Amaç, gelecekteki benzer olayları daha iyi anlamak ve öngörebilmek: Riskler ortaya çıktığında kripto piyasası bu baskıya nasıl dayanıyor? Sistemik şoklar karşısında hikâyesini nasıl yeniden şekillendiriyor?

Nisan 2025’te kripto piyasası bir kez daha kaosa sürüklendi. Trump yönetiminin agresif gümrük tarifelerini yeniden devreye alması, küresel finansal duyarlılıkta ani bir kırılmaya neden oldu. Bitcoin iki gün içinde %10’dan fazla değer kaybetti, Ethereum ise %20’ye varan bir düşüş yaşadı. Sadece 24 saat içinde 1.6 milyar dolarlık pozisyon tasfiye edildi. Bu tablo, önceki büyük çöküşlerde olduğu gibi aynı soruyu yeniden gündeme getirdi: “Bu son mu, yoksa yeni bir düşüşün başlangıcı mı?”

Ancak kripto piyasasının geçmişine dönüp bakıldığında, herkesin “Bu sefer bitti” dediği birçok anın yaşandığı görülür. Her panik dalgası, bu varlık sınıfının kendine özgü döngüsünde sadece başka bir kırılma noktası olmuştur: “312”den “519”a, 2020 küresel krizinden FTX’in çöküşüne – yani sözde “Kripto Lehman Anı”na – ve şimdi de bu son ticaret savaşı krizine kadar.

Piyasa senaryosu defalarca tekrar ediyor. Ancak yatırımcıların hafızası kısa. Bu makale, son dört tarihi çöküşü detaylandırarak bu kalıpları görünür kılmayı hedefliyor. Böylece piyasa baskısı altındayken hangi tepki mekanizmalarının devreye girdiği ve sistemik şoklar sırasında anlatının nasıl yeniden şekillendiği daha iyi anlaşılabilir.

Tarihsel Çökmelerin Genel Bakışı: Tanıdık Bir Senaryo, Farklı TetikleyicilerTarihsel Çökmelerin Genel Bakışı: Tanıdık Bir Senaryo, Farklı Tetikleyiciler

Son beş yılda kripto piyasası, en az dört büyük sistemik çöküş yaşadı. Her biri farklı sebeplerle tetiklendi, ancak hepsinin ortak noktası: sert fiyat düşüşleri ve zincir üstü ile zincir dışı sistemlerde domino etkisi yaratan çalkantılar.

Verilere göre, “312” hâlâ kripto tarihinin en sert çöküşü olarak öne çıkıyor. Hem Bitcoin hem de Ethereum, tek bir günde %50’nin üzerinde değer kaybetti. Toplam tasfiye hacmi 2,93 milyar dolara ulaştı; 100.000’den fazla yatırımcı likidasyonla karşılaştı. En büyük tekil tasfiye ise 58,32 milyon dolar değerindeydi. Bu çöküş, piyasada yoğun şekilde yüksek kaldıraç (10x ve üzeri) kullanıldığını, fiyatlar hızla düşerken otomatik tasfiye mekanizmalarının devreye girdiğini ve bunun satış baskısını daha da artırarak bir kısır döngüye yol açtığını net biçimde gösterdi.

Aynı dönemde, BitMEX’in ani işlem durdurma kararı piyasadaki likidite kırılganlığını gözler önüne serdi. Diğer borsalar da panik havasına kapıldı; platformlar arasında Bitcoin fiyat farkı 1.000 dolara kadar çıktı. Arbitraj botları işlem gecikmeleri ve API aşırı yüklenmeleri nedeniyle devre dışı kaldı. Sonuç olarak piyasa derinliği bir anda çöktü: Alım emirleri silindi, satış baskısı ise piyasayı tamamen ele geçirdi.

Aslında BitMEX’in işlemleri durdurması, olası bir felaketi önleyen “acil fren” işlevi gördü. Eğer bu durdurma gerçekleşmemiş olsaydı, emir defterinin boşalması Bitcoin fiyatının sıfıra kadar çökmesine neden olabilirdi. Bu da diğer borsalarda zincirleme çöküşleri tetikleyerek daha yıkıcı bir senaryoya yol açabilirdi.

Siyah Kuğu Altında Domino EtkisiSiyah Kuğu Altında Domino Etkisi

“312” yalnızca kripto piyasasına özgü, izole bir çöküş değildi; aksine, 2020’nin başlarında küresel ekonomiyi sarsan daha büyük ölçekli sistemik finansal krizin bir yansımasıydı—adeta bu kaosun kripto özelindeki bir mikrokozmosu.

Küresel Hisse Senedi Piyasalarında Panik SatışıKüresel Hisse Senedi Piyasalarında Panik Satışı

Nasdaq, 19 Şubat 2020’de 9.838 puanla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak COVID-19 salgınının küresel çapta yayılmaya başlamasıyla birlikte piyasa duyarlılığı hızla tersine döndü. Mart ayına girildiğinde, ABD hisse senetleri 9, 12 ve 16 Mart’ta olmak üzere üç kez devre kesici mekanizmalarını tetikledi—bu, nadir görülen bir durumdu. Sadece 12 Mart’ta, S&P 500 %9,5 düşerek 1987’deki Kara Pazartesi’den bu yana en sert günlük kaybını yaşadı. VIX korku endeksi ise tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 75,47’ye fırladı.
Bu esnada, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi Avrupa borsaları ile Nikkei ve Hang Seng gibi Asya-Pasifik endeksleri teknik olarak ayı piyasasına girdi. En az 10 ülkede endeksler %20’nin üzerinde değer kaybetti.
Sistemik satış dalgası, kısa sürede tüm riskli varlıklara yayıldı. Bitcoin ve Ethereum gibi kripto varlıklar da bu panikten nasibini aldı. Bu rastgele satışlar, kripto piyasalarının artık geleneksel finansal piyasalarla daha sıkı bir korelasyon içinde olduğunu ve bu bağın giderek güçlendiğini gösteren bir işaretti—bu durum “finansal rezonans” olarak tanımlanmaya başlandı.

Emtia Piyasalarında Büyük Satış

Kriz döneminde geleneksel emtia piyasaları da ciddi bir çöküş yaşadı. 6 Mart 2020’de OPEC ile Rusya, üretim kesintisi konusunda anlaşmaya varamayınca, Suudi Arabistan derhal bir fiyat savaşı başlattı. Üretimi artıracağını ve fiyatları düşüreceğini açıklayarak küresel enerji piyasasında paniğe yol açtı.
9 Mart’ta ABD ham petrolü (WTI), %26 oranında düşerek 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana en büyük günlük kaybını yaşadı. 18 Mart’a gelindiğinde ise WTI varil fiyatı 20 doların altına indi. “Küresel ekonominin can damarı” olarak görülen petrolün bu şekilde kontrolsüz biçimde düşmesi, yatırımcıların derin bir küresel durgunluk beklentisini daha da pekiştirdi.
Aynı dönemde altın, bakır, gümüş gibi diğer emtialar da sert değer kayıpları yaşadı. Artan likidite paniği, krizin ilk aşamalarında “güvenli liman” olarak bilinen varlıkların bile piyasa gerilemesinden korunamadığını gösterdi.

ABD Doları Likidite Krizi ve Güvenli Liman Varlıklarının Paradoksu

Küresel varlık fiyatları toplu şekilde düşerken, piyasada hızla bir ABD doları likidite krizi ortaya çıktı. Yatırımcılar, nakde geçebilmek için ellerindeki tüm varlıkları satmaya başladı. Bu yoğun talep, ABD Dolar Endeksi’ni (DXY) Mart ortasında 94,5 seviyesinden 103’e taşıyarak son üç yılın zirvesine ulaştırdı.
Bu “nakit kraldır” refleksi, tüm riskli varlıkların rastgele şekilde elden çıkarılmasına neden oldu. Bitcoin de bu dalgadan muaf kalmadı. Kripto ve geleneksel finans piyasaları arasındaki sınırlar fiilen ortadan kalktı; likidite sıkışıklığı, kredi çözümleri ve yaygın panik duygusu tüm piyasalara aynı anda yayıldı.
Sonuç olarak, bu dönem yalnızca ekonomik değil, psikolojik olarak da kırılgan bir zemin üzerinde şekillenen bir kriz olarak kayda geçti.

Politika Çekiç: Çin’in Mayıs 2021’deki Sert Tedbiri

Mayıs 2021’de kripto piyasası ağır bir darbe aldı. Ayın başında 64.000 dolarla tarihi zirvesine ulaşan Bitcoin, üç hafta içinde 30.000 dolara kadar düşerek %53’ün üzerinde değer kaybetti. Bu çöküş, zincir içi teknik bir sorun ya da klasik makroekonomik dalgalanmalardan değil; doğrudan Çin hükümetinin sert düzenleyici müdahalelerinden kaynaklandı.
18 Mayıs’ta, Çin Devlet Konseyi Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi yaptığı açıklamada, “Bitcoin madenciliği ve ticaret faaliyetlerine sıkı şekilde müdahale edileceğini” net bir şekilde duyurdu. Bu açıklamadan sadece bir gün sonra, İç Moğolistan, Qinghai ve Sichuan gibi madencilik açısından kritik bölgelerde operasyonlara doğrudan müdahaleler başladı. Pek çok madencilik tesisi faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu gelişmeler, küresel Bitcoin ağındaki hash oranının iki ay içerisinde neredeyse %50 düşmesine yol açtı.
Aynı süreçte, Çin’deki borsaların banka bağlantılarına yönelik denetimler sıkılaştırıldı ve OTC kanalları üzerinde baskılar artırıldı. Her ne kadar büyük borsalar 2017’den itibaren Çin pazarından çekilmeye başlamış olsa da, bu tür yoğun devlet müdahaleleri küresel yatırımcılarda güçlü bir riskten kaçınma refleksi yarattı.
Blokzincir seviyesinde ise madenci blok üretim aralıkları uzadı. Ortalama blok onay süresi 10 dakikadan 20 dakikaya çıktı, bu da ağ tıkanıklığına ve işlem ücretlerinde belirgin artışlara yol açtı. Aynı zamanda piyasa duyarlılığı ciddi şekilde zayıfladı. Kripto Korku ve Hırs Endeksi “aşırı korku” bölgesine girdi. Yatırımcılar, düzenleyici baskının daha da artacağına dair beklentilerle temkinli pozisyon aldı.
Bu dönem, kripto piyasasının ilk kez ulusal düzeyde bir baskıyla yüzleştiği andı. Aynı zamanda, piyasadaki güvenin yeniden şekillenmesini zorunlu kılan bir süreç başlattı. Uzun vadede ise bu müdahalenin beklenmedik bir sonucu oldu: Madencilik faaliyetlerinin coğrafi olarak Kuzey Amerika’ya kaymasıyla birlikte, ABD başta olmak üzere bölgenin küresel hash gücündeki payı ciddi oranda arttı. Bu değişim, Bitcoin madenciliğinin jeopolitik dengelerinde bir dönüm noktası olarak kayda geçti.

Sistemik Zincir Çöküşü: Terra/Luna ve DeFi Güven Krizi

Mayıs 2022’de Terra ekosistemine bağlı algoritmik sabit kripto para UST’nin çöküşü, merkeziyetsiz finans (DeFi) dünyasında bir “Lehman anı” yarattı. O dönemde Bitcoin fiyatı yıl başındaki 40.000 dolardan kademeli olarak 30.000 dolara düşmüştü. Ancak UST mekanizmasının iflasıyla birlikte Luna’nın fiyatı birkaç gün içinde sıfıra indi ve DeFi ekosistemi hızla dengesini kaybetti. Bitcoin daha da düşerek 17.000 dolara kadar geriledi. Bu düzeltme süreci Temmuz ayına kadar sürdü ve toplam değer kaybı %58’i buldu.
UST, değerini Luna token’ına dayalı bir istikrar mekanizmasıyla korumaya çalışan, kripto piyasasının en büyük algoritmik sabit coin’iydi. Ancak sistemin temeline olan güven zayıfladıkça panik hızla yayıldı. 9-12 Mayıs arasında UST sabit değerini koruyamadı, Luna’nın fiyatı 80 dolardan 0.0001 doların altına düştü ve tüm ekosistem sadece beş günde çöktü.
Luna Foundation Guard, UST’nin fiyat istikrarını korumak için yaklaşık 1 milyar dolarlık Bitcoin rezervini kullansa da bu müdahale başarısız oldu. Satılan Bitcoin’ler piyasaya ek satış baskısı oluşturdu. Terra ekosistemindeki Anchor ve Mirror gibi başlıca DeFi projeleri sıfıra yakın TVL (Toplam Değer Kilitlenmesi) rakamlarına geriledi, bu da büyük kullanıcı kayıplarına neden oldu.
Bu kriz, büyük kripto hedge fonu Three Arrows Capital (3AC)’in UST ve Luna’ya maruz kalmasıyla daha da derinleşti. 3AC’nin çöküşü, onunla bağlantılı olan Celsius, Voyager ve BlockFi gibi CeFi (merkezi finans) kredi platformlarını da iflasa sürükledi.
Bu süreçte ETH ve BTC işlem hacimlerinde ani bir artış yaşandı, yatırımcılar yüksek riskli DeFi protokollerinden hızla çıkış yaptı. Bu da likidite havuzlarında ciddi bir daralma ve merkeziyetsiz borsalarda (DEX) artan fiyat kaymasıyla sonuçlandı. Piyasa tam anlamıyla panik havasına büründü ve Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi son yılların en düşük seviyelerine indi.
Bu çöküş, kripto ekosisteminde güvenin temel bir yeniden değerlendirmesini tetikledi. Finansal omurga olarak algoritmik sabit paraların sürdürülebilirliği ciddi biçimde sorgulandı. Düzenleyiciler bu olayla birlikte sabit paraların risk profillerini yeniden ele aldı. UST’nin çöküşünün ardından USDC ve DAI gibi sabit coin’ler teminat şeffaflığı ve denetim mekanizmalarını ön plana çıkararak yatırımcı güvenini yeniden kazanmaya çalıştı. Piyasa tercihleri de “yüksek getiri” odaklı yaklaşımdan “teminat güvencesi” eksenine kaymaya başladı.

Güven Bunalımı: FTX Çöküşüyle Tetiklenen Zincir Dışı Kredi Krizi

Kasım 2022’de, “kurumsal güvenin simgesi” olarak görülen merkezi borsa FTX bir gecede çöktü. Bu olay, Mt. Gox’tan bu yana kripto tarihindeki en sarsıcı “kara kuğu” anlarından biri oldu ve ekosistemin temel güven yapısını ciddi şekilde zedeledi.
Krizin fitilini, Alameda’nın bilançosunun sızdırılması ateşledi. Belgelerde, şirketin büyük ölçüde kendi platform tokenı olan FTT’yi teminat olarak tuttuğu ortaya çıktı. Bu durum, FTX’in varlık kalitesi ve ödeme gücüne dair soru işaretlerini beraberinde getirdi. 6 Kasım’da Binance CEO’su Changpeng Zhao’nun elindeki FTT tokenlarını satacağını açıklamasıyla panik yayıldı. FTT hızla değer kaybetti, kullanıcılar borsadan paralarını çekmeye başladı. 48 saat içinde FTX ciddi bir likidite krizine sürüklendi, müşteri varlıklarını geri ödeyemedi ve iflas başvurusu yaptı.
Bu çöküş, Bitcoin fiyatını yedi gün içinde 21.000 dolardan 16.000 dolara indirerek %23’lük bir düşüşe neden oldu. Ethereum ise 1.600 dolardan 1.100 dolara geriledi. Sadece 24 saatte, 700 milyon doları aşan likidasyon gerçekleşti. Her ne kadar “312” kadar büyük çaplı olmasa da, bu kriz zincir dışında yaşandığı ve büyük platformları doğrudan etkilediği için piyasadaki güveni daha derinden sarstı.
Zincir üstü veriler, yatırımcıların hızla merkezi borsalardan uzaklaştığını gösterdi. USDT ve USDC işlem hacimleri arttı, soğuk cüzdan kullanımında rekor seviyelere ulaşıldı. “Anahtarlar senin değilse, tokenların da senin değildir” söylemi sosyal medyada yaygınlaştı. Aynı süreçte DeFi tarafı ise dayanıklılığını kanıtladı. Aave, Compound ve MakerDAO gibi şeffaf teminat yapısına sahip protokoller, krizden etkilenmeden çalışmaya devam etti.
Bu gelişmeler, yalnızca fiyat düşüşlerinden ibaret değildi; asıl kriz güvenin sarsılmasıydı. FTX’in çöküşü, küresel düzenleyicilerin kripto piyasalarındaki sistemik riskleri yeniden masaya yatırmasına neden oldu. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) ve farklı ülkelerin regülatörleri, “borsa şeffaflığı”, “rezerv kanıtı” ve “zincir dışı denetim” gibi konuları düzenleme gündeminin merkezine aldı.
Bu olay, fiyat oynaklığından çok daha fazlasını temsil ediyordu. Kripto piyasası, güvenin yeniden inşası için artık yüzeysel yükselişlerden çok, yapısal şeffaflık ve risk kontrolü odaklı bir döneme adım atmak zorundaydı.

2025 Gümrük Krizi: Sistematik Dış Baskı Tetikleyici

FTX’in çöküşü gibi endüstri içi krizlerin aksine, 2025’te Trump’ın “asgari temel tarifeler” politikasını açıklamasıyla başlayan son piyasa sarsıntısı, daha çok “312” dönemine benzer küresel bir çerçeve çizdi. Bu kez çöküş, belirli bir platformun çökmesi ya da bir token’ın çöküşü gibi içsel nedenlerden değil; jeopolitik gerilimler, küresel ticaret yapısındaki kırılmalar ve para politikalarındaki belirsizliklerin tetiklediği dış kaynaklı sistematik bir panikten kaynaklandı.
7 Nisan’da ABD hisse senetleri sert şekilde düşmeye devam etti. Özellikle teknoloji ve yarı iletken hisseleri ciddi kayıplar yaşadı:
Nvidia %7’nin üzerinde, Tesla %7’ye yakın, Apple %6’nın üzerinde, Amazon ve AMD ise %5’ten fazla değer kaybetti. Intel ve ASML’de de %3’ün üzerinde düşüş görüldü. Blockchain bağlantılı şirket hisseleri de büyük darbe aldı. Coinbase ve Canaan Technology sırasıyla %9’un üzerinde değer kaybetti.
Ancak dikkat çeken gelişme, Trump’ın bazı ülkelere uygulanacak tarifeleri 90 günlüğüne askıya almayı düşündüğüne dair söylentilerin piyasaya yayılmasıyla yaşandı. S&P 500 açılışta %4,7’den fazla düştükten sonra toparlanarak %3,9 artış gösterdi. Dow Jones %4,4’lük açılış kaybının ardından %2,3’lük yükselişle toparlandı. Nasdaq ise başlangıçta neredeyse %5,2 düşerken, ardından %4,5’ten fazla yükseldi. Bitcoin de bu süreçte güçlenerek 81.000 doların üzerine çıktı.

Bu gelişmeler, piyasanın yalnızca teknik veya sektörel değil, makroekonomik ve politik gelişmelere karşı da ne kadar hassas olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Jeopolitik belirsizlikler ve ticaret politikaları, kripto dahil tüm riskli varlık sınıflarında ani fiyat tepkilerini tetikleyebiliyor.

Çoklu Çökmelerin Üstesinden Gelme: Risk Nedenleri, Aktarım Yolları ve Piyasa Belleği

“312” krizinden 2025’teki Tarife Savaşı’na kadar uzanan dönemde kripto para piyasası, farklı sistemik baskı türlerinin yol açtığı birden fazla büyük çöküş yaşadı. Bu olaylar yalnızca fiyat düşüşlerinin büyüklüğüyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda likidite yapısı, kredi modelleri, makroekonomik bağlantılar ve politik hassasiyet gibi çeşitli boyutlarda kripto piyasasının nasıl evrildiğini de gösterdi.
En temel fark, risk kaynaklarındaki “hiyerarşik” değişimde yatıyor.
2020’deki “312” çöküşü ve 2025’teki gümrük krizi, dış kaynaklı sistemik risklerin baskın olduğu dönemleri temsil ediyor. Bu tür çöküşlerde yatırımcılar “nakit kraldır” refleksiyle hareket eder, hem zincir içi hem zincir dışı varlıklarda eş zamanlı ve panik satışları tetikler. Bu da küresel finansal piyasalarla olan etkileşimin uç bir yansıması olarak ortaya çıkar.
Öte yandan FTX ve Terra/Luna çöküşleri, içsel yapıların çökmesiyle oluşan krizlerdir. Bunlar, merkezi sistemlerin ve algoritmik mekanizmaların yapısal zafiyetlerini açığa çıkarır. Çin’in 2021’deki düzenleyici müdahalesi ise, kripto ağının devlet düzeyindeki güçlere karşı ne kadar kırılgan olduğunu açıkça gösterir.
Bu çöküşlerin her biri, kripto piyasasının nereden geldiğini ve nereye evrildiğini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Piyasanın hafızası kısa olsa da, bu krizler gelecekteki riskleri öngörme ve yönetme konusunda yol gösterici olabilir.
Bu farklılıkların yanında, dikkat edilmesi gereken bazı ortak noktalar da var:
İlk olarak, kripto para piyasasında “duygusal kaldıraç” son derece yüksek. Her fiyat düzeltmesi, sosyal medya, kaldıraçlı işlemler ve on-chain panik davranışlarıyla birlikte hızla büyüyor ve geniş çaplı bir panik etkisi yaratıyor.
İkincisi, on-chain ve off-chain piyasalar arasındaki risk iletimi giderek daha sıkı hale geldi. FTX’in çöküşünden 2025’teki büyük balina likidasyonlarına kadar, dış zincirdeki kredi olayları artık sadece “borsa krizi” değil. Bu riskler doğrudan zincire aktarılıyor, hatta tersine etkiler de görülebiliyor.
Üçüncü olarak, piyasa zamanla bu dalgalanmalara karşı daha uyumlu hale geliyor gibi görünse de, yapısal riskler ortadan kalkmış değil. DeFi, FTX krizinde dirençli bir yapı sergilerken, Terra/Luna çöküşü sırasında tasarımsal açıklarını ortaya koydu. Zincir üstü veriler daha şeffaf hale gelse de, büyük ölçekli likidasyonlar ve balina hareketleri hâlâ ciddi fiyat oynaklıklarına yol açabiliyor.
Son olarak, her çöküş, kripto piyasasını daha “olgun” hale getiriyor. Bu, daha istikrarlı olduğu anlamına gelmese de, sistemin daha karmaşık hale geldiğini gösteriyor. Yüksek kaldıraçlı ürünler, gelişmiş likidasyon mekanizmaları ve daha karmaşık oyun teorisi dinamikleri, çöküşlerin azalmasını değil, daha iyi analiz edilmesi gerektiğini işaret ediyor.
Önemli bir not: Hiçbir çöküş, kripto para piyasasını sona erdirmedi. Aksine, her biri daha derin yapısal ve kurumsal dönüşümlere yol açtı. Ancak bu da, istikrarın artacağı anlamına gelmiyor. Artan karmaşıklık, gelecekte daha az değil, belki de daha çok çöküş yaşanabileceğini gösteriyor.
Bu krizlerin bize anlattığı şey, “kripto piyasası başarısız olacak” değil. Asıl mesaj şu: Kripto, küresel finansal sistemin, merkeziyetsiz yapının ve risk temelli piyasa dinamiklerinin kesişiminde, sürekli olarak kendine bir denge noktası bulmak zorunda.

Yasal Uyarı

Bu makale, ForesightNews kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazarı ChandlerZ’ye aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.

Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.

Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.

Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.

Paylaş

Related Articles

Türkiye’de Kripto Paraların Yasal Serüveni
Yeni Başlayan
Blok zinciri
Araştırma
+3

Türkiye’de Kripto Paraların Yasal Serüveni

Bu içerikte, Türkiye’deki kripto para düzenlemelerinin tanımı, tarihsel süreci, n nedenleri ve gereklilikleri anlatılmaktadır.
5/16/2025, 5:54:24 PM
Donald Trump’ın Dünden Bugüne Kripto Paralarla İlgili Görüşleri
Yeni Başlayan
Bitcoin
Güncel Konular

Donald Trump’ın Dünden Bugüne Kripto Paralarla İlgili Görüşleri

ABD başkanı Donald Trump, kripto sektörü için en önemli isimlerden biri. Diğer liderlerin aksine Trump çok sık şekilde Bitcoin ve kripto paralardan bahsediyor ve politikalarında kripto paralara yer veriyor. Peki dünden bugüne Donald Trump kripto paralarla ilgili neler söyledi, gelin hep birlikte inceleyelim.
6/20/2025, 7:51:12 AM
Yeni SEC Başkanı Paul Atkins Kimdir?
Orta Seviye
Blok zinciri
Finans

Yeni SEC Başkanı Paul Atkins Kimdir?

Paul Atkins’in atanması, zor durumda olan kripto endüstrisine yeni bir ivme kazandırdı. Kripto yanlısı tutumu, SEC, CFTC ve Trump yönetiminden gelen son kripto dostu sinyallerle birleşince, patlayıcı bir endüstri büyümesi için uygun bir zemin oluşturdu. Düzenleyici tutumdaki bu değişim, sadece kurumsal sermaye girişlerini hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda uzun süredir uyumluluk sorunlarıyla mücadele eden kripto firmalarına daha net bir yol haritası sunabilir.
4/29/2025, 2:40:42 PM
Şimdi Başlayın
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde Türk lirası ile kripto alın, satın.