Yine bir Peter Thiel esintili düşünceyle geri döndüm. Kendini ilan eden bir Thielogian olarak, sık sık geleceği Sıfırdan Bire perspektifiyle analiz ederim. Thiel’in çerçevesi oldukça esnektir, fikirlerin, trendlerin ve hareketlerin analizine geniş bir alan sunar. Fakat zaman zaman, bu çerçeve Wittgenstein’ın cetveli gibi hissettirir. Güvenilirliği bakış açısına bağlıdır ve her zaman net bir lens gibi çalışmaz.
Bir kripto yatırımcısı olarak, fırsatları daha iyi kavrayabilmek için anlatıları sık sık analiz ediyorum. Endüstrimizin bir dönüm noktasında olduğunu düşündüğüm şu günlerde, yükselen teknoloji piyasalarında arbitraj fırsatlarının daraldığı, fakat üstün fikirlerin ve ürünlerin ortaya çıkabileceği bir aşamadayız. Bu noktada, ilham verici düşünmenin yollarını arıyorum.
Thiel’in bakış açısıyla, kripto zaman çizelgesini bir ilerleme olarak okuyorum: Bitcoin’in erken dönemlerindeki kesin iyimserlik, Web3’ün geniş ama belirsiz vizyonları (ki burada finans en güçlü uygulama olarak öne çıkmıştır) ardından memecoin kumarhanesi döneminin belirsiz kötümserliği ve şimdi düzenleyici netliğe yönelik stratejik teslimiyetin eşlik ettiği, kesin bir kötümserlik hissi.
Bu yolculuk, sibe rmuhafız ideallerle başlar, başlangıç heyecanıyla yükselir, zamanla bozulur ve sonunda standartlaşmaya doğru evrilir.
Peki bu sadece kriptoya özgü mü? Genellikle devrim niteliğindeki fikirler, kısmen hayata geçer geçmez abartılır, birer panzehir gibi görülür. Ancak yüksek beklentileri karşılayamayınca lanetlenirler ve sonunda mevcut sisteme entegre olurlar. Devrim nadiren tam anlamıyla gerçekleşir, ama biz yine de Gartner’ın Hype Cycle’ında kendimizi bir şekilde tatmin ederiz.
Kripto dünyasında bu heyecan döngüsü, fiyat dalgalanmaları tarafından gölgelenir. Her döngü (Bitcoin, dünya bilgisayarı vadeden ICO’lar, DeFi, memecoin’ler ve şimdi düzenleme ile geleneksel finansın entegrasyonu) daha büyük bir desenin fraktalı gibi görünmektedir. Şu anda “Hayal Kırıklığı Çukuru”ndayız. Carlotta Perez’in teknolojik devrim çerçevesinde tam bir dönüm noktasındayız.
Web3, Web2 kârlarını turbo şarj etme sözü verdi, ancak bunu zincir üstü, merkeziyetsiz ve token bazlı şekilde gerçekleştirme vaadiyle. Yine de, Web2 veya Web3 bir yer değildir, ayrı bir “şey” de değildir. Yıllar önce söylediğim gibi, bu kavramlar birer “kullanıcı tercihi” olarak daha iyi anlaşılabilir ve bugün hâlâ bu tercih niş düzeydedir. Yeniyi tanımlamak için sürekli eskiye atıf yapıyorsanız, gerçekten yeni bir şey inşa etmiyorsunuz demektir.
Kripto artık bir sınır pazarı değil. Ancak bu, kurulmuş bir alanda, sınırların yakınında hâlâ fırsatların bulunamayacağı anlamına gelmiyor. Bu olgunluk aşamasında en büyük kazançlar nereden gelir? Sezgisel olarak, büyüme aşamasında girenlerden ya da geç gelen avantajı yakalayanlardan.
Bir zamanlar kripto benimseyicisi olan merkezi borsaların artık daha çok pazar payını koruma telaşıyla on-chain benimsemeye sırt çevirdiğini görmek ilginç. Yine de, en başarılı borsalar L1’lerle birlikte yatırımcılara en iyi getiriyi sundu. Bunun karşısında, en rekabetçi ortamlar ( yani umutların pragmatizme dönüştüğü alanlar) genellikle en büyük kazançları sağladı.
Bu, keşfedilecek hiçbir sır kalmadığı anlamına mı gelir? Sanmıyorum. Bugünün sırları, dünün dersleridir. Gerçekten çok sayıda yenilikçi ve değerli şirket ya da ağ mı kurduk?
Kolay ulaşılabilir fırsatlar (alçakta asılı meyveler) zaten toplandı. Bugün çoğu proje ya doğrudan öncüllerini taklit ediyor ya da orijinalmiş gibi görünmek adına onları yeniden paketliyor. Gerçekte çözülmesi gereken fazla sorun kalmamış gibi görünürken, birçok proje yalnızca geleneksel finansı zincire taşımaya çalışıyor.
Kripto, devrim yaratamayan, doğası gereği revizyonist bir güç. Bugün temel bir ikilemle karşı karşıyayız, belki de yanlış bir ikilem: “Haklı mı olmak istersiniz, yoksa para mı kazanmak?” Yani, eski düzenin istediği fiyata mı satıyorsunuz? Memecoin kumarhanesinde artık ağlamaktan yorulmuş olan devrimciler, nihayet teklifi kabul etmeye başladı.
Ortaya konan ürünler, kullanıcıların gerçekten ne istediklerinden çok, onların ne istemeleri gerektiği varsayımıyla inşa ediliyor. (Hayır, insanlar verilerinin kendilerine ait olmasını gerçekten istemiyor.) Merkezi sağlayıcıların açık başarısı, bugünkü çıkmazın temelini oluşturdu. Kripto dünyasında kesin iyimserler artık neredeyse yok. Ancak tam da bu “neredeyse imkansız” ortamda yatırım yapma fırsatı doğuyor.
Bu makale, wrongalot kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazara aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Paylaş
Yine bir Peter Thiel esintili düşünceyle geri döndüm. Kendini ilan eden bir Thielogian olarak, sık sık geleceği Sıfırdan Bire perspektifiyle analiz ederim. Thiel’in çerçevesi oldukça esnektir, fikirlerin, trendlerin ve hareketlerin analizine geniş bir alan sunar. Fakat zaman zaman, bu çerçeve Wittgenstein’ın cetveli gibi hissettirir. Güvenilirliği bakış açısına bağlıdır ve her zaman net bir lens gibi çalışmaz.
Bir kripto yatırımcısı olarak, fırsatları daha iyi kavrayabilmek için anlatıları sık sık analiz ediyorum. Endüstrimizin bir dönüm noktasında olduğunu düşündüğüm şu günlerde, yükselen teknoloji piyasalarında arbitraj fırsatlarının daraldığı, fakat üstün fikirlerin ve ürünlerin ortaya çıkabileceği bir aşamadayız. Bu noktada, ilham verici düşünmenin yollarını arıyorum.
Thiel’in bakış açısıyla, kripto zaman çizelgesini bir ilerleme olarak okuyorum: Bitcoin’in erken dönemlerindeki kesin iyimserlik, Web3’ün geniş ama belirsiz vizyonları (ki burada finans en güçlü uygulama olarak öne çıkmıştır) ardından memecoin kumarhanesi döneminin belirsiz kötümserliği ve şimdi düzenleyici netliğe yönelik stratejik teslimiyetin eşlik ettiği, kesin bir kötümserlik hissi.
Bu yolculuk, sibe rmuhafız ideallerle başlar, başlangıç heyecanıyla yükselir, zamanla bozulur ve sonunda standartlaşmaya doğru evrilir.
Peki bu sadece kriptoya özgü mü? Genellikle devrim niteliğindeki fikirler, kısmen hayata geçer geçmez abartılır, birer panzehir gibi görülür. Ancak yüksek beklentileri karşılayamayınca lanetlenirler ve sonunda mevcut sisteme entegre olurlar. Devrim nadiren tam anlamıyla gerçekleşir, ama biz yine de Gartner’ın Hype Cycle’ında kendimizi bir şekilde tatmin ederiz.
Kripto dünyasında bu heyecan döngüsü, fiyat dalgalanmaları tarafından gölgelenir. Her döngü (Bitcoin, dünya bilgisayarı vadeden ICO’lar, DeFi, memecoin’ler ve şimdi düzenleme ile geleneksel finansın entegrasyonu) daha büyük bir desenin fraktalı gibi görünmektedir. Şu anda “Hayal Kırıklığı Çukuru”ndayız. Carlotta Perez’in teknolojik devrim çerçevesinde tam bir dönüm noktasındayız.
Web3, Web2 kârlarını turbo şarj etme sözü verdi, ancak bunu zincir üstü, merkeziyetsiz ve token bazlı şekilde gerçekleştirme vaadiyle. Yine de, Web2 veya Web3 bir yer değildir, ayrı bir “şey” de değildir. Yıllar önce söylediğim gibi, bu kavramlar birer “kullanıcı tercihi” olarak daha iyi anlaşılabilir ve bugün hâlâ bu tercih niş düzeydedir. Yeniyi tanımlamak için sürekli eskiye atıf yapıyorsanız, gerçekten yeni bir şey inşa etmiyorsunuz demektir.
Kripto artık bir sınır pazarı değil. Ancak bu, kurulmuş bir alanda, sınırların yakınında hâlâ fırsatların bulunamayacağı anlamına gelmiyor. Bu olgunluk aşamasında en büyük kazançlar nereden gelir? Sezgisel olarak, büyüme aşamasında girenlerden ya da geç gelen avantajı yakalayanlardan.
Bir zamanlar kripto benimseyicisi olan merkezi borsaların artık daha çok pazar payını koruma telaşıyla on-chain benimsemeye sırt çevirdiğini görmek ilginç. Yine de, en başarılı borsalar L1’lerle birlikte yatırımcılara en iyi getiriyi sundu. Bunun karşısında, en rekabetçi ortamlar ( yani umutların pragmatizme dönüştüğü alanlar) genellikle en büyük kazançları sağladı.
Bu, keşfedilecek hiçbir sır kalmadığı anlamına mı gelir? Sanmıyorum. Bugünün sırları, dünün dersleridir. Gerçekten çok sayıda yenilikçi ve değerli şirket ya da ağ mı kurduk?
Kolay ulaşılabilir fırsatlar (alçakta asılı meyveler) zaten toplandı. Bugün çoğu proje ya doğrudan öncüllerini taklit ediyor ya da orijinalmiş gibi görünmek adına onları yeniden paketliyor. Gerçekte çözülmesi gereken fazla sorun kalmamış gibi görünürken, birçok proje yalnızca geleneksel finansı zincire taşımaya çalışıyor.
Kripto, devrim yaratamayan, doğası gereği revizyonist bir güç. Bugün temel bir ikilemle karşı karşıyayız, belki de yanlış bir ikilem: “Haklı mı olmak istersiniz, yoksa para mı kazanmak?” Yani, eski düzenin istediği fiyata mı satıyorsunuz? Memecoin kumarhanesinde artık ağlamaktan yorulmuş olan devrimciler, nihayet teklifi kabul etmeye başladı.
Ortaya konan ürünler, kullanıcıların gerçekten ne istediklerinden çok, onların ne istemeleri gerektiği varsayımıyla inşa ediliyor. (Hayır, insanlar verilerinin kendilerine ait olmasını gerçekten istemiyor.) Merkezi sağlayıcıların açık başarısı, bugünkü çıkmazın temelini oluşturdu. Kripto dünyasında kesin iyimserler artık neredeyse yok. Ancak tam da bu “neredeyse imkansız” ortamda yatırım yapma fırsatı doğuyor.
Bu makale, wrongalot kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazara aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.