Metis, yapay zeka sektöründe benzersiz bir büyüme hedefi belirlemeye çalışıyor, kendi “yeniden doğuş” hikayesini yazıyor.
Ethereum’un Layer 2 arenasında, “Yüz Zincir Savaşı” homojenliğin bir çukuruna düştü – 100’den fazla zincir, benzer DeFi kullanıcıları için yarışıyor, aynı akıllı sözleşmeleri kopyalıyor ve marjinal teknik inovasyonun sınırlarını zorluyor.
Tüm Ethereum ekosistemi büyüme darboğazına girdiğinde, bir zamanlar “Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” olarak etiketlenen deneyimli Layer 2 oyuncusu üçüncü evrimini yaşıyor. Metis, Ethereum ölçeklendirme çözümünden merkeziyetsiz bir sıralayıcı öncüsüne ve şimdi de yapay zeka odaklı bir altyapı sağlayıcısına dönüşüyor.
Metis, yüksek performanslı Hyperion yürütme katmanını ve LazAI protokolünü kuluçkaya yatırmakla birlikte, AI + Web3’ün geleceğine tamamen odaklanıyor. Bu yalnızca bir teknoloji yükseltmesi değil; tek bir blockchain projesinden, çoklu ağ altyapı platformuna dönüşen tam teşekküllü bir ekosistem yapılandırmasıdır.
Geçen yıl, Solana meme anlatısından etkilenen şaşırtıcı bir toparlanma elde etti. Metis ise şimdi yapay zeka alanında kendi benzersiz yolunu çizmeye çalışıyor, kendi diriliş hikayesini oluşturuyor.
Metis, Ethereum Layer2 manzarasında fark yaratıyor. 2018’in hemen öncesinde, Ethereum’un ölçeklenebilirlik talebi henüz artmamışken, Metis “MetisDAO” adıyla ortaya çıktı. “Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” etiketi yalnızca dikkat çekmekle kalmadı, aynı zamanda projeye içsel bir meme niteliği kazandırdı.
2021 yılına gelindiğinde, Metis ilk Optimistic Rollup tabanlı Layer2 ana ağı olan Andromeda’yı başlatarak algıları değiştirdi. Veri sıkıştırma ve toplu gönderim mekanizmalarıyla gaz maliyetlerini ciddi ölçüde azalttı, işlem verimliliğini artırdı – ve başarılı bir şekilde hayata geçirilen ilk OP tabanlı ölçeklendirme çözümü oldu.
Neden sürpriz oldu? Çünkü o ana dek pek çok kişi Metis’i yalnızca esprili bir girişim olarak görüyordu; teknik bir öncü olduğunu fark etmemişlerdi.
2023 yılında Metis, OP ve ZK Rollup’ların hibrit modunu destekleyen ZKM adlı zkVM (Sıfır Bilgi Sanal Makinesi)’yi geliştirdi. Bu teknoloji, İyimser Rollup’ların ölçeklenebilirliğini ZK Rollup’ların güvenliğiyle birleştirerek, yüksek işlem kapasitesi ile düşük doğrulama maliyetini aynı anda sundu.
2024’te Metis, endüstrinin ilk tamamen merkeziyetsiz sıralayıcısını (DSEQ) piyasaya sürdü. Node bahşetme ve yönetim tokenı METIS aracılığıyla topluluk destekli bir sıralama yapısı kurdu ve merkeziyet kaynaklı riskleri ortadan kaldırdı.
Ancak 2025’e girerken, tüm Ethereum ekosistemi daha önce karşılaşmadığı zorluklarla yüzleşti. Geçtiğimiz yıl boyunca Ethereum’un merkezini oluşturan DeFi anlatısı çıkmaza girdi. Kullanıcı davranışları köklü biçimde değişti – uzun vadeli vizyonlar yerine kısa vadeli kazançlara odaklanıldı, VC destekli tokenlar reddedildi. Bu eğilim, Ethereum’un evrim çizgisini ciddi şekilde etkiledi.
Öte yandan Solana, merkezsizliği performansla takas ederek geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştı. Coinbase destekli Base ise, düşük bariyerli, katılımcı dostu bir zincir üstü deneyim sundu. Tüm bu gelişmeler bir dönüşümü işaret ediyor: günümüz kullanıcıları artık yalnızca teknik ideallerle değil, gerçek deneyim ve ekonomik değerle ilgileniyor.
Teknolojinin büyüsü bozulduğunda, Layer2 projeleri hayaller yerine kendi gücüne yaslanmak zorunda kalır. Tam merkezsiz sıralayıcıyı ilk kez hayata geçiren Layer2 projesi olarak, Metis her zaman bir bozucu kimliğine sahipti. Ethereum ekosisteminin yaşadığı zorluklara rağmen Metis geri adım atmadı. Aksine, bir kez daha yön değiştirdi ve Layer2 ölçeklendirme çözümünden AI altyapı gücüne geçerek stratejik bir dönüşüm başlattı.
Nisan ayında Metis, resmi olarak Metis SDK’yı başlattı ve tek bir genel amaçlı Layer2 olmaktan çıkarak, hem Layer2 hem de Layer3 ağlarına güç veren temel bir altyapıya dönüştü.
Eğer blockchain geliştirme bir ev inşa etmeye benziyorsa, Metis SDK da içinde planlar, malzemeler ve araçların tamamını barındıran bir “akıllı bina sistemi” gibidir. Geliştiricilere karmaşık blockchain uygulamalarını kolayca oluşturma, maliyetleri azaltma ve geliştirme verimliliğini önemli ölçüde artırma imkânı sunar.
Geleneksel SDK’lara kıyasla Metis SDK daha güçlü ve esnektir. Geliştiriciler, kendi özel yürütme katmanlarını oluşturmak için bu aracı kullanabilirler. Aynı zamanda yapay zeka alanı için optimize edilmiştir ve AI destekli blockchain uygulamalarının geliştirilmesine olanak tanır. Ayrıca, dağıtılmış sıralama düğümleri desteği ve zincirler arası etkileşimliliği mümkün kılan Metis’in geleneksel avantajlarını da bünyesinde barındırır.
Güçlü bir inşaat araç seti, dikkate değer bir “bina” ile kendini ispatlamalıdır. Hyperion, Metis’in yüksek performanslı, yapay zeka odaklı yürütme katmanıdır — Metis SDK kullanılarak inşa edilen ilk “akıllı şehir”dir ve araç setinin tam potansiyelini gözler önüne serer:
Hyperion’un uygulamasından elde edilen pratik deneyim, sürekli olarak SDK’nın gelişimine geri beslenir; böylece işlevsel iyileştirmeleri ve evrim sürecini yönlendirir. Bu sadece basit bir teknoloji yükseltmesi değil; Metis ekosisteminin stratejik bir dönüşümünü temsil eder. Tek bir blockchain projesinden çoklu ağ altyapı platformuna geçiştir. Hyperion’ın başarılı dağıtımı, Metis SDK’nın teknik değerini somut biçimde doğrulamıştır. Geliştiricilere net bir yol haritası ve uygulanmış örnekler sunar. Aynı zamanda METIS tokenı da SDK aracılığıyla gerçek anlamda programlanabilir hale gelmiştir — yalnızca bir işlem aracı değil, ekosistemin temel itici gücüne dönüşmüştür.
SDK ve Hyperion’un güçlü sinerjisi sayesinde Metis, yalnızca daha fazla özelleştirilebilir yürütme katmanının geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda hem Layer2 hem de Layer3 ekosistemlerinin gelişimini hızlandırır.
Metis SDK üzerine inşa edilen yüksek performanslı AI-native yürütme katmanı Hyperion, AI uygulamaları için bir “otoyol” oluşturdu. Ancak herhangi bir genel zincir veya Layer2 için yol yapmak bir şeydir, trafik çekmek başka bir şey. İşte bu yüzden Metis bir kez daha devreye girdi ve kendi AI projesini kuluçkaya yatırdı: LazAI.
Yapay zekâ, yalnızca bir araç olmaktan çıkıp giderek daha otonom bir aktöre dönüşüyor. Bu evrim, yapay zekâ ile insanlık arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmemizi gerektiriyor. LazAI, ilk bakışta soyut ama temelde oldukça önemli bir konuya odaklanıyor: AI oryantasyonu. AI’yi yeni bir iş arkadaşı gibi düşünün. Mevcut durum şöyle olurdu:
Bu sorunların kaynağı temel bir unsurda yatıyor: veri. LazAI, yapay zekânın temel sorunlarının verinin tanımsız, doğrulanamaz ve fiyatlandırılamaz olmasından kaynaklandığını savunuyor.
DeFi alanında TVL (Toplam Değer Kilitlenmiş) ve APR (Yıllık Faiz Oranı) gibi net değer değerlendirme ölçütleri varken, AI tarafında birleşik değerleme metriklerinin eksikliği dikkat çekiyor. Bu durum, AI varlıklarının doğru şekilde fiyatlandırılmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, veri sağlayıcılar ve model eğiticiler gibi önemli aktörler emeklerinin karşılığını adil şekilde alamıyor ve bu da ciddi bir değer dağılımı dengesizliğine yol açıyor.
Bu nedenle, LazAI yalnızca bir uygulama ya da model şirketi değil. Gerçekten yapay zekâ odaklı bir ekonomide veri, davranış, modeller ve etkileşimlerin nasıl değerli varlıklara dönüşebileceğini yeniden tanımlamayı amaçlayan yeni bir yapay zekâ protokolü.
Bu zorlukları çözmek için LazAI, üç temel bileşenden oluşan kapsamlı bir çözüm öneriyor:
Her bireyin veya yapay zekâ ajanının bir DAO (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon) üyesi olmasına imkân tanıyan yeni bir organizasyon modeli. Yönetimde, doğrulamada ve ödüllerde yer alır. Bunu yapay zekâ için inşa edilmiş bir “topluluk” gibi düşünebilirsiniz – burada her katılımcının hem sesi hem de sorumluluğu vardır. Bu model, yapay zekânın gelişiminin kontrolsüz bir süreç olmaktan çıkıp kolektif çıkarlarla uyumlu şekilde ilerlemesini sağlar. Bireylere veri egemenliğini geri veren, adeta dijital bir Atina Akademisi gibi çalışır. Geliştiriciler, eğitmenler ve katkıda bulunanlar DAO yapısı aracılığıyla güç dengesini şekillendirebilir.
LazAI’nin geliştirdiği DAT, veri varlıklaştırma için yeni bir standarttır. Bu sadece başka bir NFT değil – soyut veri değerini takas edilebilir bir kripto varlığa dönüştüren yarı-fungible bir token’dır. Aynı zamanda AI ile ilgili verilerin tüm yaşam döngüsünü kaydeder. Örneğin, geleneksel bir NFT “bu resim sana ait” diyorsa, bir DAT “bu veri nasıl oluşturuldu, nasıl kullanıldı, nasıl eğitildi, ne tür etkiler yarattı” gibi detayları kanıtlar. Böylece statik veri, etkisi zaman içinde takip edilebilen dinamik bir varlık haline gelir.
Bu bileşen, AI için bir “siyah kutu kaydedici” gibi çalışır – model yürütme, çıkarım ve davranışı şeffaf ve denetlenebilir hale getirir. Kısacası, her AI eyleminin ispatlanabilir ve izlenebilir olmasını sağlar. Nasıl ki finansal işlemler bir defterde kaydediliyorsa, burada da AI davranışı kayıt altına alınır. Bu yapı, AI varlıklarının fiyatlandırılmasında daha gerçekçi piyasa talebine dayalı değerlemeleri mümkün kılar.
Bu üç bileşen tek başlarına çalışmaz – birbirlerini tamamlayarak, veriyi yapay zekâya beslemekten yapay zekâ destekli kripto varlıklar üretmeye kadar entegre bir sistem oluştururlar.
Örneğin küçük bir yapay zekâ modeli eğitirken:
LazAI, bir AI veri protokolü olarak izole bir girişim değildir; doğrudan Metis ekosisteminin içine yerleşiktir: Metis, birleşik yönetim ve teşvikler sunan token katmanı olarak hizmet eder. Hyperion, gerçek zamanlı ve yüksek performanslı AI etkileşimlerini mümkün kılan yürütme katmanıdır Bu üçlü yapı birleşerek tam işleyen bir AI + Web3 motoru oluşturur. Gelecekte, LazAI’nin Metis AI ekosisteminin “debriyaj motoru” rolünü üstlenmesi bekleniyor:
Sağlam bir altyapı üzerine inşa ederek, Solana gerçek dünya uygulamaları bulmayı başardı — özellikle meme coin’ler ve DePIN (Merkeziyetsiz Fiziksel Altyapı Ağları) gibi alanlarda. Meme coin çılgınlığıyla desteklenen Solana ekosistemi, işlem hacminde defalarca rekor kırdı.
Eleştirmenler Solana’nın spekülatif varlıklara fazlaca bağımlı olduğunu savunsa da, bu stratejinin işe yaradığı açık: yüksek işlem hacmi likiditeyi beraberinde getirdi, likidite ise daha fazla geliştiriciyi çekti ve yeni projeleri doğurdu. Bu da daha güçlü bir ekosistem oluşturdu.
Sonuç olarak Solana, ayı piyasasında dahi dikkat çekici bir toparlanma yaşadı. Eğer Solana ürün-pazar uyumunu (PMF) meme coin’lerle yakaladıysa, Metis daha stratejik bir sektöre yönelmiş durumda: yapay zeka. Doygun meme pazarının aksine, Metis’in yapay zekaya odaklanan yaklaşımı belirgin avantajlar sunuyor:
Yapay zeka ve blokzincir entegrasyonu henüz erken aşamada. Bu alanın pazar potansiyeli, spekülatif içerikli pazarların çok üzerinde. AI altyapısı kurmaya odaklanan ilk projelerden biri olarak Metis, bu yeni alanda ilk hareket eden olmanın avantajını ve marka bilinirliğini yakalayabilir.
Metis’in Hyperion mimarisi, özellikle AI iş yükleri için optimize edilmiş durumda. Gerçek zamanlı AI hesaplama performansı sunarken, geleneksel blokzincirlerin sınırlamalarını aşarak yüksek eş zamanlı işleme kapasitesi sağlıyor. Modüler doğrulama çerçevesi ve veri işleme özellikleri, AI model eğitimi ve çıkarımı için elverişli bir ortam sunuyor.
Metis, LazAI protokolü aracılığıyla veri değerini yakalayabilen ve yeniden dağıtabilen yeni bir mekanizma geliştirerek, AI veri ekonomisinde farklı bir değer modeli sunuyor. Diğer Layer1 zincirleri hâlâ yönlerini ararken, Metis açık bir strateji ortaya koymuş durumda: AI-native uygulamalar için altyapı olmak. Bu yaklaşım yalnızca Ethereum ve Solana gibi devlerle doğrudan rekabetten kaçınmakla kalmıyor, aynı zamanda farklılaşmış ve sürdürülebilir bir büyüme yolu sunuyor.
Metis’in kırılma stratejisi üç temel unsurla özetlenebilir:
Metis ekosisteminin çekirdeğinde yer alan LazAI, iDAO, DAT ve doğrulanabilir hesaplama mimarilerini entegre ederek, yapay zeka ile blokzincir arasında hem teorik hem de teknik bir köprü kuruyor. Aynı zamanda Metis SDK, geliştirme sürecini basitleştirerek daha fazla geliştiricinin Metis üzerinde AI uygulamaları inşa etmesini kolaylaştırıyor. Bu “protokol + araç” kombinasyonu, Metis’in ekosistem potansiyelini ciddi ölçüde artırıyor.
“Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” olarak anılmaktan, Layer2 öncüsü olmaya; oradan da AI altyapısında öncü bir aktöre dönüşmeye kadar Metis’in geçirdiği her evrim, proje ekibinin direncini ve yürütme becerisini ortaya koyuyor.
Kripto anlatıların bir sonraki dalgasında Metis, yapay zeka alanında öne çıkıp liderliği ele alabilir mi? Bekleyip göreceğiz.
Bu makale, TechFlow kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazara aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.
Paylaş
Metis, yapay zeka sektöründe benzersiz bir büyüme hedefi belirlemeye çalışıyor, kendi “yeniden doğuş” hikayesini yazıyor.
Ethereum’un Layer 2 arenasında, “Yüz Zincir Savaşı” homojenliğin bir çukuruna düştü – 100’den fazla zincir, benzer DeFi kullanıcıları için yarışıyor, aynı akıllı sözleşmeleri kopyalıyor ve marjinal teknik inovasyonun sınırlarını zorluyor.
Tüm Ethereum ekosistemi büyüme darboğazına girdiğinde, bir zamanlar “Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” olarak etiketlenen deneyimli Layer 2 oyuncusu üçüncü evrimini yaşıyor. Metis, Ethereum ölçeklendirme çözümünden merkeziyetsiz bir sıralayıcı öncüsüne ve şimdi de yapay zeka odaklı bir altyapı sağlayıcısına dönüşüyor.
Metis, yüksek performanslı Hyperion yürütme katmanını ve LazAI protokolünü kuluçkaya yatırmakla birlikte, AI + Web3’ün geleceğine tamamen odaklanıyor. Bu yalnızca bir teknoloji yükseltmesi değil; tek bir blockchain projesinden, çoklu ağ altyapı platformuna dönüşen tam teşekküllü bir ekosistem yapılandırmasıdır.
Geçen yıl, Solana meme anlatısından etkilenen şaşırtıcı bir toparlanma elde etti. Metis ise şimdi yapay zeka alanında kendi benzersiz yolunu çizmeye çalışıyor, kendi diriliş hikayesini oluşturuyor.
Metis, Ethereum Layer2 manzarasında fark yaratıyor. 2018’in hemen öncesinde, Ethereum’un ölçeklenebilirlik talebi henüz artmamışken, Metis “MetisDAO” adıyla ortaya çıktı. “Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” etiketi yalnızca dikkat çekmekle kalmadı, aynı zamanda projeye içsel bir meme niteliği kazandırdı.
2021 yılına gelindiğinde, Metis ilk Optimistic Rollup tabanlı Layer2 ana ağı olan Andromeda’yı başlatarak algıları değiştirdi. Veri sıkıştırma ve toplu gönderim mekanizmalarıyla gaz maliyetlerini ciddi ölçüde azalttı, işlem verimliliğini artırdı – ve başarılı bir şekilde hayata geçirilen ilk OP tabanlı ölçeklendirme çözümü oldu.
Neden sürpriz oldu? Çünkü o ana dek pek çok kişi Metis’i yalnızca esprili bir girişim olarak görüyordu; teknik bir öncü olduğunu fark etmemişlerdi.
2023 yılında Metis, OP ve ZK Rollup’ların hibrit modunu destekleyen ZKM adlı zkVM (Sıfır Bilgi Sanal Makinesi)’yi geliştirdi. Bu teknoloji, İyimser Rollup’ların ölçeklenebilirliğini ZK Rollup’ların güvenliğiyle birleştirerek, yüksek işlem kapasitesi ile düşük doğrulama maliyetini aynı anda sundu.
2024’te Metis, endüstrinin ilk tamamen merkeziyetsiz sıralayıcısını (DSEQ) piyasaya sürdü. Node bahşetme ve yönetim tokenı METIS aracılığıyla topluluk destekli bir sıralama yapısı kurdu ve merkeziyet kaynaklı riskleri ortadan kaldırdı.
Ancak 2025’e girerken, tüm Ethereum ekosistemi daha önce karşılaşmadığı zorluklarla yüzleşti. Geçtiğimiz yıl boyunca Ethereum’un merkezini oluşturan DeFi anlatısı çıkmaza girdi. Kullanıcı davranışları köklü biçimde değişti – uzun vadeli vizyonlar yerine kısa vadeli kazançlara odaklanıldı, VC destekli tokenlar reddedildi. Bu eğilim, Ethereum’un evrim çizgisini ciddi şekilde etkiledi.
Öte yandan Solana, merkezsizliği performansla takas ederek geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştı. Coinbase destekli Base ise, düşük bariyerli, katılımcı dostu bir zincir üstü deneyim sundu. Tüm bu gelişmeler bir dönüşümü işaret ediyor: günümüz kullanıcıları artık yalnızca teknik ideallerle değil, gerçek deneyim ve ekonomik değerle ilgileniyor.
Teknolojinin büyüsü bozulduğunda, Layer2 projeleri hayaller yerine kendi gücüne yaslanmak zorunda kalır. Tam merkezsiz sıralayıcıyı ilk kez hayata geçiren Layer2 projesi olarak, Metis her zaman bir bozucu kimliğine sahipti. Ethereum ekosisteminin yaşadığı zorluklara rağmen Metis geri adım atmadı. Aksine, bir kez daha yön değiştirdi ve Layer2 ölçeklendirme çözümünden AI altyapı gücüne geçerek stratejik bir dönüşüm başlattı.
Nisan ayında Metis, resmi olarak Metis SDK’yı başlattı ve tek bir genel amaçlı Layer2 olmaktan çıkarak, hem Layer2 hem de Layer3 ağlarına güç veren temel bir altyapıya dönüştü.
Eğer blockchain geliştirme bir ev inşa etmeye benziyorsa, Metis SDK da içinde planlar, malzemeler ve araçların tamamını barındıran bir “akıllı bina sistemi” gibidir. Geliştiricilere karmaşık blockchain uygulamalarını kolayca oluşturma, maliyetleri azaltma ve geliştirme verimliliğini önemli ölçüde artırma imkânı sunar.
Geleneksel SDK’lara kıyasla Metis SDK daha güçlü ve esnektir. Geliştiriciler, kendi özel yürütme katmanlarını oluşturmak için bu aracı kullanabilirler. Aynı zamanda yapay zeka alanı için optimize edilmiştir ve AI destekli blockchain uygulamalarının geliştirilmesine olanak tanır. Ayrıca, dağıtılmış sıralama düğümleri desteği ve zincirler arası etkileşimliliği mümkün kılan Metis’in geleneksel avantajlarını da bünyesinde barındırır.
Güçlü bir inşaat araç seti, dikkate değer bir “bina” ile kendini ispatlamalıdır. Hyperion, Metis’in yüksek performanslı, yapay zeka odaklı yürütme katmanıdır — Metis SDK kullanılarak inşa edilen ilk “akıllı şehir”dir ve araç setinin tam potansiyelini gözler önüne serer:
Hyperion’un uygulamasından elde edilen pratik deneyim, sürekli olarak SDK’nın gelişimine geri beslenir; böylece işlevsel iyileştirmeleri ve evrim sürecini yönlendirir. Bu sadece basit bir teknoloji yükseltmesi değil; Metis ekosisteminin stratejik bir dönüşümünü temsil eder. Tek bir blockchain projesinden çoklu ağ altyapı platformuna geçiştir. Hyperion’ın başarılı dağıtımı, Metis SDK’nın teknik değerini somut biçimde doğrulamıştır. Geliştiricilere net bir yol haritası ve uygulanmış örnekler sunar. Aynı zamanda METIS tokenı da SDK aracılığıyla gerçek anlamda programlanabilir hale gelmiştir — yalnızca bir işlem aracı değil, ekosistemin temel itici gücüne dönüşmüştür.
SDK ve Hyperion’un güçlü sinerjisi sayesinde Metis, yalnızca daha fazla özelleştirilebilir yürütme katmanının geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda hem Layer2 hem de Layer3 ekosistemlerinin gelişimini hızlandırır.
Metis SDK üzerine inşa edilen yüksek performanslı AI-native yürütme katmanı Hyperion, AI uygulamaları için bir “otoyol” oluşturdu. Ancak herhangi bir genel zincir veya Layer2 için yol yapmak bir şeydir, trafik çekmek başka bir şey. İşte bu yüzden Metis bir kez daha devreye girdi ve kendi AI projesini kuluçkaya yatırdı: LazAI.
Yapay zekâ, yalnızca bir araç olmaktan çıkıp giderek daha otonom bir aktöre dönüşüyor. Bu evrim, yapay zekâ ile insanlık arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmemizi gerektiriyor. LazAI, ilk bakışta soyut ama temelde oldukça önemli bir konuya odaklanıyor: AI oryantasyonu. AI’yi yeni bir iş arkadaşı gibi düşünün. Mevcut durum şöyle olurdu:
Bu sorunların kaynağı temel bir unsurda yatıyor: veri. LazAI, yapay zekânın temel sorunlarının verinin tanımsız, doğrulanamaz ve fiyatlandırılamaz olmasından kaynaklandığını savunuyor.
DeFi alanında TVL (Toplam Değer Kilitlenmiş) ve APR (Yıllık Faiz Oranı) gibi net değer değerlendirme ölçütleri varken, AI tarafında birleşik değerleme metriklerinin eksikliği dikkat çekiyor. Bu durum, AI varlıklarının doğru şekilde fiyatlandırılmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, veri sağlayıcılar ve model eğiticiler gibi önemli aktörler emeklerinin karşılığını adil şekilde alamıyor ve bu da ciddi bir değer dağılımı dengesizliğine yol açıyor.
Bu nedenle, LazAI yalnızca bir uygulama ya da model şirketi değil. Gerçekten yapay zekâ odaklı bir ekonomide veri, davranış, modeller ve etkileşimlerin nasıl değerli varlıklara dönüşebileceğini yeniden tanımlamayı amaçlayan yeni bir yapay zekâ protokolü.
Bu zorlukları çözmek için LazAI, üç temel bileşenden oluşan kapsamlı bir çözüm öneriyor:
Her bireyin veya yapay zekâ ajanının bir DAO (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon) üyesi olmasına imkân tanıyan yeni bir organizasyon modeli. Yönetimde, doğrulamada ve ödüllerde yer alır. Bunu yapay zekâ için inşa edilmiş bir “topluluk” gibi düşünebilirsiniz – burada her katılımcının hem sesi hem de sorumluluğu vardır. Bu model, yapay zekânın gelişiminin kontrolsüz bir süreç olmaktan çıkıp kolektif çıkarlarla uyumlu şekilde ilerlemesini sağlar. Bireylere veri egemenliğini geri veren, adeta dijital bir Atina Akademisi gibi çalışır. Geliştiriciler, eğitmenler ve katkıda bulunanlar DAO yapısı aracılığıyla güç dengesini şekillendirebilir.
LazAI’nin geliştirdiği DAT, veri varlıklaştırma için yeni bir standarttır. Bu sadece başka bir NFT değil – soyut veri değerini takas edilebilir bir kripto varlığa dönüştüren yarı-fungible bir token’dır. Aynı zamanda AI ile ilgili verilerin tüm yaşam döngüsünü kaydeder. Örneğin, geleneksel bir NFT “bu resim sana ait” diyorsa, bir DAT “bu veri nasıl oluşturuldu, nasıl kullanıldı, nasıl eğitildi, ne tür etkiler yarattı” gibi detayları kanıtlar. Böylece statik veri, etkisi zaman içinde takip edilebilen dinamik bir varlık haline gelir.
Bu bileşen, AI için bir “siyah kutu kaydedici” gibi çalışır – model yürütme, çıkarım ve davranışı şeffaf ve denetlenebilir hale getirir. Kısacası, her AI eyleminin ispatlanabilir ve izlenebilir olmasını sağlar. Nasıl ki finansal işlemler bir defterde kaydediliyorsa, burada da AI davranışı kayıt altına alınır. Bu yapı, AI varlıklarının fiyatlandırılmasında daha gerçekçi piyasa talebine dayalı değerlemeleri mümkün kılar.
Bu üç bileşen tek başlarına çalışmaz – birbirlerini tamamlayarak, veriyi yapay zekâya beslemekten yapay zekâ destekli kripto varlıklar üretmeye kadar entegre bir sistem oluştururlar.
Örneğin küçük bir yapay zekâ modeli eğitirken:
LazAI, bir AI veri protokolü olarak izole bir girişim değildir; doğrudan Metis ekosisteminin içine yerleşiktir: Metis, birleşik yönetim ve teşvikler sunan token katmanı olarak hizmet eder. Hyperion, gerçek zamanlı ve yüksek performanslı AI etkileşimlerini mümkün kılan yürütme katmanıdır Bu üçlü yapı birleşerek tam işleyen bir AI + Web3 motoru oluşturur. Gelecekte, LazAI’nin Metis AI ekosisteminin “debriyaj motoru” rolünü üstlenmesi bekleniyor:
Sağlam bir altyapı üzerine inşa ederek, Solana gerçek dünya uygulamaları bulmayı başardı — özellikle meme coin’ler ve DePIN (Merkeziyetsiz Fiziksel Altyapı Ağları) gibi alanlarda. Meme coin çılgınlığıyla desteklenen Solana ekosistemi, işlem hacminde defalarca rekor kırdı.
Eleştirmenler Solana’nın spekülatif varlıklara fazlaca bağımlı olduğunu savunsa da, bu stratejinin işe yaradığı açık: yüksek işlem hacmi likiditeyi beraberinde getirdi, likidite ise daha fazla geliştiriciyi çekti ve yeni projeleri doğurdu. Bu da daha güçlü bir ekosistem oluşturdu.
Sonuç olarak Solana, ayı piyasasında dahi dikkat çekici bir toparlanma yaşadı. Eğer Solana ürün-pazar uyumunu (PMF) meme coin’lerle yakaladıysa, Metis daha stratejik bir sektöre yönelmiş durumda: yapay zeka. Doygun meme pazarının aksine, Metis’in yapay zekaya odaklanan yaklaşımı belirgin avantajlar sunuyor:
Yapay zeka ve blokzincir entegrasyonu henüz erken aşamada. Bu alanın pazar potansiyeli, spekülatif içerikli pazarların çok üzerinde. AI altyapısı kurmaya odaklanan ilk projelerden biri olarak Metis, bu yeni alanda ilk hareket eden olmanın avantajını ve marka bilinirliğini yakalayabilir.
Metis’in Hyperion mimarisi, özellikle AI iş yükleri için optimize edilmiş durumda. Gerçek zamanlı AI hesaplama performansı sunarken, geleneksel blokzincirlerin sınırlamalarını aşarak yüksek eş zamanlı işleme kapasitesi sağlıyor. Modüler doğrulama çerçevesi ve veri işleme özellikleri, AI model eğitimi ve çıkarımı için elverişli bir ortam sunuyor.
Metis, LazAI protokolü aracılığıyla veri değerini yakalayabilen ve yeniden dağıtabilen yeni bir mekanizma geliştirerek, AI veri ekonomisinde farklı bir değer modeli sunuyor. Diğer Layer1 zincirleri hâlâ yönlerini ararken, Metis açık bir strateji ortaya koymuş durumda: AI-native uygulamalar için altyapı olmak. Bu yaklaşım yalnızca Ethereum ve Solana gibi devlerle doğrudan rekabetten kaçınmakla kalmıyor, aynı zamanda farklılaşmış ve sürdürülebilir bir büyüme yolu sunuyor.
Metis’in kırılma stratejisi üç temel unsurla özetlenebilir:
Metis ekosisteminin çekirdeğinde yer alan LazAI, iDAO, DAT ve doğrulanabilir hesaplama mimarilerini entegre ederek, yapay zeka ile blokzincir arasında hem teorik hem de teknik bir köprü kuruyor. Aynı zamanda Metis SDK, geliştirme sürecini basitleştirerek daha fazla geliştiricinin Metis üzerinde AI uygulamaları inşa etmesini kolaylaştırıyor. Bu “protokol + araç” kombinasyonu, Metis’in ekosistem potansiyelini ciddi ölçüde artırıyor.
“Vitalik’in annesinin en iyi arkadaşı” olarak anılmaktan, Layer2 öncüsü olmaya; oradan da AI altyapısında öncü bir aktöre dönüşmeye kadar Metis’in geçirdiği her evrim, proje ekibinin direncini ve yürütme becerisini ortaya koyuyor.
Kripto anlatıların bir sonraki dalgasında Metis, yapay zeka alanında öne çıkıp liderliği ele alabilir mi? Bekleyip göreceğiz.
Bu makale, TechFlow kaynağından alıntılanmıştır. İçeriğin tüm telif hakları yazara aittir. Telif haklarına ilişkin sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve yazarın kişisel görüşlerini yansıtır. Gate.TR’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. İçerikte yer alan marka, kurum, kuruluş veya kişilerle Gate.TR’nin herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu içerik, yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Dijital varlık alım-satımını teşvik etmeyi amaçlamaz, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır.
Kripto varlıklar yüksek risk içerir ve ciddi fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilir. Yatırım kararı vermeden önce kendi finansal durumunuzu değerlendirmeli ve kararınızı bağımsız olarak vermelisiniz.
Makalede yer alan veriler ve grafikler yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Tüm içerikler özenle hazırlanmış olsa da, olası hata veya eksikliklerden dolayı sorumluluk kabul edilmez.
Gate Akademi ekibi bu içeriği farklı dillere çevirebilir. Hiçbir çeviri makale; kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya izinsiz dağıtılamaz.