2025 yılı, kripto endüstrisinin olgunlaşma sancılarının en görünür hale geldiği yıl olarak kayıtlara geçti. Zincirler arası köprülerdeki doğrulama eksikleri, merkezi servislerdeki yapılandırma hataları ve akıllı kontratlarda tekrarlayan mantık açıkları; sadece teknik birer kusur değil, sistematik güvenlik anlayışının hala olgunlaşmadığının göstergesiydi. Toplamda 2 milyar doların üzerinde varlık kaybı raporlanırken, dikkat çekici olan saldırıların karmaşıklığı kadar hazırlık süresinin kurumsal bir disipline yakın olmasıydı. Artık tehditler anlık değil; istihbarat temelli, çok katmanlı ve operasyonel.
2025’te yaşanan vakalar, tekil hatalardan çok, zincirler arası bağımlılıkların kontrolsüzlüğüne işaret etti. Köprü protokollerinde kimlik doğrulama hatalarI, oracle manipülasyonları, MPC altyapısında konfigürasyon zafiyetleri ve cold wallet süreçlerinde ihmal edilen insan faktörü, yıl boyunca en sık tekrarlanan senaryolar oldu. Bu tablo, saldırganların teknik kapasitesinden çok savunma tarafının mimari farkındalığındaki boşlukları gözler önüne serdi.
Kripto güvenliğinde en kritik fark, 2025 itibarıyla bir kez daha teyit edildi: risk, sadece kodda değil, karar zincirinde doğuyor. Hatalı yetkilendirmeler, yanlış devre şemaları, kontrolsüz API erişimleri ve eksik imzalama akışları, zincir üzerindeki bir hatayı zincir dışı bir krize dönüştürmeye yetiyor. Bu da gösteriyor ki güvenlik, artık yalnızca mühendislik departmanının değil; ürün tasarımından yönetişime kadar tüm ekosistemin sorumluluğu.
Sektörde dikkat çeken bir diğer gözlem ise saldırıların finansal motivasyonla sınırlı kalmadığı yönünde. 2025’in son çeyreğinde görülen bazı zincirler arası ihlallerin izleri, bireysel değil koordine, kaynak destekli operasyonları işaret ediyor. Bu durum, kripto güvenliğini artık klasik “bounty avcılığı” tanımının ötesine taşıyor. Gerçek soru şu: 2026’ya girerken, sistemlerimizi bireylere karşı mı, yoksa organizasyonlara karşı mı koruyoruz?
Aşağıda, yılın öne çıkan saldırı trendlerini, iki teknik vaka analizini ve 2026’ya hazırlanırken öncelik verilmesi gereken sekiz güvenlik kontrolünü bulacaksınız. Bu çalışma, sadece geçmişi özetlemek için değil; gelecek saldırıların doğasını anlamak için kaleme alındı.
2025’te yaşanan kripto tabanlı saldırılar, yalnızca büyüklük açısından değil, dağılım biçimi açısından da geçmiş yıllardan ayrıştı. Artık kayıplar tek bir zincir üzerinde değil; çoklu ekosistemler arasında zincirleme reaksiyonlarla gerçekleşiyor. Yıl genelinde teyit edilen toplam kayıp miktarı yaklaşık 2,1 milyar dolar civarında. Bunun %62’si zincirler arası protokollerden, %21’i cüzdan yönetim hatalarından, kalan %17’si ise merkezi borsalar (CEX) ve akıllı kontrat manipülasyonlarından kaynaklandı.
Bridge’ler, oracle servisleri ve MPC altyapıları bu dönemin “yüksek kaldıraçlı risk yüzeyleri” haline geldi. Kayıplar yalnızca birer exploit sonucu değil, güvenlik testlerinin üretim hızına yetişemediği bir ekosistem göstergesi niteliğinde.
2025’te toplam kayıpların yarısından fazlası bridge katmanlarındaki doğrulama hatalarından geldi. Birçok olayda, zincirler arası mesajlaşma protokollerinde “nonce” ve “proof validation” mekanizmalarının deterministik olmaması saldırganlara yeniden oynatma (replay) imkanı tanıdı. Bazı vakalarda imza kontrolleri yeterli olsa da mesaj sıralaması (sequence control) eksikti. Bridge güvenliği halen zincirlerin kendi güvenliğinden hızlı gelişmiyor; bu da saldırganlar için tekil zayıf halka yaratıyor.
Yıl boyunca gözlenen ikinci en büyük kayıp grubu, anahtar yönetimi (key management) hatalarından kaynaklandı. Bazı soğuk cüzdan operasyonlarında, yedek anahtarların çevrim içi ortamlarda tutulduğu, hatta bulut tabanlı senkronizasyon araçlarıyla paylaşım yapıldığı tespit edildi. 2025 boyunca analiz edilen on dört farklı custody vakasında ortak nokta şuydu: teknik altyapı güvenliydi, ama operasyonel süreçler güvenliğe paralel ilerlememişti. Bu, modern güvenliğin artık sadece HSM veya multi-sig ile ölçülemeyeceğini, süreç olgunluğu gerektirdiğini bir kez daha kanıtladı.
DeFi protokollerinde kullanılan oracle sistemleri 2025 boyunca çok daha sofistike manipülasyonlara sahne oldu. Artık saldırılar tek kaynaklı fiyat manipülasyonuna dayanmıyor; saldırganlar, zaman bazlı istihbarat ve düşük likiditeli havuzları senkronize kullanarak veri akışını bozuyor. Özellikle “time-weighted average price (TWAP)” mekanizmalarının eksik denetiminde, fiyat güncelleme frekansları arasında mikrosaniyelik farklar yaratılarak sahte fiyat dalgalanmaları oluşturuldu.
Bu, oracle güvenliğinin sadece veri kaynağıyla değil, veri güncelleme periyodu ve blok senkronizasyonuyla da ilgisi olduğunu gösteriyor.
Akıllı kontratlarda 2025 boyunca gözlenen saldırıların çoğu klasik zafiyetlerden (reentrancy, overflow) değil, mantıksal akış kusurlarından doğdu. Birçok proje, formel denetimlerden geçmesine rağmen işlevsel hataları gözden kaçırdı. Örneğin bazı yield aggregator kontratlarında gas refund hesaplamasıyla staking reward arasında mantıksal bağımlılık kuruldu; saldırganlar bu ilişkiden faydalanarak beklenmeyen fon hareketleri oluşturdu. Bu, denetimlerin yalnızca kod güvenliği değil, iş mantığı güvenliği perspektifinden de yapılması gerektiğini vurguladı.
CEX tarafında yaşanan ihlaller, 2025’te nispeten azaldı ancak etki alanı genişledi. API tabanlı otomatik alım-satım sistemlerinde kimlik doğrulama token’larının yeniden kullanılabilir olması, saldırganların “API impersonation” tekniğini yeniden popüler hale getirdi. Bazı borsalarda güvenlik kontrolleri yeterli olsa da otomasyon sistemleri manuel onay sürecini devre dışı bırakıyordu. Bu durum, merkezi sistemlerde de “otomasyon güvenliği” kavramının artık ağ güvenliği kadar önemli hale geldiğini gösterdi.
2025’in en çarpıcı sonucu şuydu: Kripto ekosistemi teknik olarak ilerlerken, güvenlik olgunluğu aynı hızda evrilmedi. Saldırı yüzeyi artık yalnızca zincir üzerinde değil - zincirler arası, zincir dışı ve hatta insan karar zincirlerinde. Güvenlik, artık yazılımın bir parçası değil; ürün yaşam döngüsünün bütünü.
Bridge’lerdeki en yaygın hata, transfer/relay mesajının kontekstini (source chain state, block finality, sequence/nonce) tam olarak korumadan kabul edilmesi. 2025’te görülen exploit’lerin çoğunda saldırganlar, farklı finality modelleri (PoA/PoS/geç finality) arasındaki zaman penceresinden yararlandı. Teknik olarak etkili olanlar:
Önlem (teknik): canonical merkle proofs + domain-separated signatures, on-chain idempotency (tx idempotency checks), ve finality-aware relayer tasarımları; ayrıca bridge’lere “time-window” tabanlı ek onay / timelock mekanizması.
Fiyat manipülasyonları artık yalnızca tek bir oracle kaynağını hedeflemiyor; saldırganlar, veri güncelleme frekansları ve likidite profillerini senkronize ederek mikromevziler yaratıyor. Teknik olarak:
Önlem: multi-source, weighted median oracle, update quorum gereksinimi, anomaly detection pipeline’ı (on-chain feed validation + off-chain sanity checks).
MPC node’larının veya multi-sig setupların yanlış threshold’ları, yedekleme işlemlerinin hatalı yürütülmesi ve developer staging ortamlarında anahtar paylaşımları 2025’te tekrar eden nedenlerdi. Ayrıca, “soğuk” kabul edilen süreçlerin yedekleme/pratik uygulaması genellikle çevrim içi araçlarla destekleniyordu.
Önlem: strict key lifecycle yönetimi (HSM-backed shares, audited threshold değişimi prosedürleri), air-gapped backup politikaları, ve “proof-of-possession” testleri ile periodic key rotation.
Klasik güvenlik kontrolleri (reentrancy, overflow) azalmış olsa da, iş mantığı hataları (reward accounting, refund ilişkileri, inter-contract assumptions) arttı. Ayrıca MEV ve sequencer manipülasyonları, beklenmeyen fon akışlarına zemin hazırladı.
Önlem: iş mantığı seviyesi model check (formal verification + property-based tests), MEV-aware ekonomik modellemeler, emergency pause pattern’ları ve timelock’lı kritik fonksiyonlar.
API impersonation, CI/CD pipeline’larında secret leakleri, ve otomasyon süreçlerinin manuel onay bypass’ı ile ilişkili hatalar merkezi taraflarda etkili oldu.
Önlem: ephemeral secrets, OIDC based short-lived tokens, enforced manual break-glass approval flow’ları, ve veri-işlem izolasyonu.
Kripto tarihinin en karmaşık zincirler arası saldırılarından biri, 2025’in ortasında Multichain Bridge üzerinde gerçekleşti. Saldırganlar, köprü sözleşmelerinde yer alan yetkisiz imza doğrulama mekanizması üzerinden transfer yetkisi elde etti. Bridge üzerindeki “role-based access” kayıtlarının bozulması sonucu, saldırgan zincirler arası fon yönlendirmelerini kendi adresine yapabildi.
Multichain olayı, yalnızca sistem açığının değil, kullanıcı güveni modelinin çöküşünü de gösterdi. Kullanıcılar, transferlerinin on-chain gerçekleştiğini gördükleri için işlemi güvenli sandılar; oysa exploit, zincirler arası doğrulama katmanında yaşanıyordu. Bu durum, bireysel kullanıcılar için önemli bir farkındalık noktası yarattı: Bir işlemin zincir üzerinde görünmesi, onay mekanizmasının güvenli olduğu anlamına gelmez.
Kullanıcı dersi: Bridge’ler arası transfer yaparken yalnızca köprü markasına değil, onay mekanizmasının şeffaflığına da dikkat edin. İşlem sırasında beklenmedik gecikme, yönlendirme veya ekstra imza talebi fark ederseniz - işlemi durdurun. Gerçek güvenlik, görünürlükten önce doğrulamadır.
2023’in son çeyreğinde, Ledger Connect Kit kütüphanesinin compromise edilmesiyle binlerce kullanıcı zarara uğradı. Saldırganlar, geliştiricilerin kullandığı NPM paketine kötü amaçlı kod ekleyerek cüzdan bağlantı süreçlerine sızdı. Sonuç olarak kullanıcılar, resmi Ledger arayüzünü kullanırken farkında olmadan saldırgan cüzdanlarına bağlandılar. Bu olay, sistem seviyesinde bir açık kadar, kullanıcı farkındalığının da ne kadar kritik olduğunu hatırlattı.
Kaynak: https://x.com/Ledger/status/1735291427100455293?s=20
Saldırı sırasında kullanıcıların büyük kısmı, cüzdan bağlantısında imzalanan işlemleri kontrol etmeden onayladı. Aslında her şey “doğru” görünüyordu; arayüz güvenilir, bağlantı resmi, süreç tanıdıktı. Ama tehdit bu kez, görünmeyen satır aralarındaydı.
Kullanıcı dersi: Cüzdanınızı bağladığınız uygulamanın resmi domainini, sertifikasını ve paket sürümünü kontrol edin. Ledger, Metamask, Rabby veya benzeri arayüzleri kullanırken “güncellemeyi” hemen yapmak yerine önce doğrulayın. Kripto güvenliğinde bazen “beklemek”, kaybetmekten daha akıllıca bir davranıştır. Bu iki vaka, kullanıcı davranışının güvenlik zincirinde ne kadar kritik olduğunu doğrudan gösteriyor. Bridge olayında “fazla güven”, Ledger vakasında ise “fazla alışkanlık” kaybı getirdi. Her iki senaryonun ortak noktası: kullanıcı, kendi güvenlik çevresini tanımadan işlem yaptı.
DeFi sektörünün en köklü protokollerinden biri olan Curve Finance, Temmuz 2025’te akıllı kontratlar üzerindeki reentrancy (yeniden giriş) zafiyetiyle sarsıldı.
Saldırgan, Curve’ün likidite havuzlarından birinde kullanılan Vyper derleyicisinin hatalı versiyonunu hedef aldı. Bu hata, belirli işlemler sırasında kontratın yeniden çağrılmasına (reentrant call) izin veriyor, bu da saldırgana aynı işlem döngüsünde tekrar tekrar fon çekme olanağı sağlıyordu.
Bu zafiyetin ortaya çıkışı, aslında zincir üzerindeki kullanıcı davranışlarının da testiydi. Saldırı ilk başladığında, birçok kullanıcı panik halinde varlıklarını geri çekmeye çalıştı; bu da gas ücretlerinin fırlamasına ve ağ tıkanıklığına neden oldu.
Bazı kullanıcılar işlemlerini hızlandırmak için merkezi arayüzleri veya otomatik botları kullanarak farkında olmadan saldırganla aynı blokta işlem yarışına girdi - bu da fon kayıplarını artırdı.
Olaydan sonra yapılan incelemeler, saldırının teknik boyutundan çok kullanıcı reflekslerinin zincir üzerindeki etkisine odaklandı. Saldırgan 60 milyon doların üzerinde varlık çaldı; ancak asıl kayıp, güvenlik değil güven duygusuydu.
Kullanıcı dersi:
Panik halinde işlem yapmak genellikle zararı azaltmaz; aksine büyütür.
Bu üç vaka - Multichain Bridge, Ledger Connect Kit, ve Curve Finance - aslında aynı gerçeği farklı açılardan anlatıyor: Kripto güvenliği, sadece sistemlerin değil, kullanıcı davranışlarının da mühendisliğidir. Bridge’lerde teknik hata, cüzdanlarda farkındalık eksikliği, DeFi’de panik refleksi.. Hepsi aynı sonucu doğurdu: varlık kaybı. Ama bu kayıpların her biri, 2026 için bir uyarı niteliğinde. Artık zincirleri korumak kadar, kullanıcı karar zincirlerini de güvence altına almak gerekiyor.
2025, bireysel güvenliğin en çok sınandığı yıl oldu. Artık saldırganlar sadece sistemleri değil, kullanıcı davranışlarını da hedefliyor. Güvenlik, teknik bilgiye sahip olup olmamaktan değil; alışkanlıklarımızı nasıl yönettiğimizden geçiyor. Aşağıdaki sekiz kontrol, 2026’ya girerken her kripto kullanıcısının uygulaması gereken pratik güvenlik adımlarını özetliyor.
Cüzdanınız sizin kimliğinizdir. Private key’inizi veya seed phrase’inizi ekran görüntüsüyle, e-posta taslağıyla ya da bulut notlarında saklamayın. Mümkünse donanım cüzdanı (hardware wallet) kullanın ve anahtarlarınızı iki ayrı fiziksel ortamda yedekleyin. Unutmayın: kayıp bir anahtar geri alınamaz, çalınan bir anahtar geri döndürülemez.
Saldırganların %70’i 2025’te doğrudan kullanıcıyı kandırarak erişim sağladı. “Resmi destek ekibi” gibi görünen mesajlar, sosyal medya kampanyaları veya sahte airdrop linkleri, en yaygın tuzaklardır. Kural basit: Linke tıklamadan önce doğrula, bilgi vermeden önce dur. Gerçek kurumlar sizden asla seed phrase veya özel anahtar istemez.
SMS ile gelen doğrulama kodları artık yeterli değil. Donanım tabanlı kimlik doğrulama (örneğin YubiKey veya FIDO2 destekli token’lar) kullanın. Eğer mümkünse hesabınıza WebAuthn desteği ekleyin. Gerçek güvenlik, cihazınızın sizinle birlikte olmasıyla başlar.
Cüzdanınıza bağlanan her DApp, siz izin verdiğiniz sürece fonlarınıza erişebilir. “Sign” veya “Approve” penceresinde neye onay verdiğinizi okumadan imzalamayın. Kullanmadığınız protokollere verdiğiniz izinleri düzenli olarak Revoke edin. Bir imza, bazen bir saldırıdan daha kalıcıdır.
Mobil ya da masaüstü fark etmez; kullandığınız işletim sistemi, tarayıcı ve cüzdan uzantıları güncel olmalıdır. Kötü amaçlı yazılımlar genellikle eski sürüm açıklarından faydalanır. Antivirüs yerine davranış tabanlı güvenlik araçları (ör. EDR veya sandboxed browser) tercih edin. Cüzdanınızı kullandığınız cihaz “güvenilir alan” olmalı.
Kamuya açık Wi-Fi ağları, kripto kullanıcıları için en kolay dinleme noktalarıdır. Cüzdan işlemleri, alım-satım veya bridge işlemleri için VPN + güvenli DNS kullanın. Eğer mümkünse mobil veri üzerinden işlem yapın; ağ güvenliği, dijital mahremiyetin temelidir.
Kullandığınız cüzdan veya borsa, anlık bildirimler ve limit uyarıları sunuyorsa bunları aktif edin. Bilinmeyen bir hareket, genellikle geç fark edilen bir hatanın habercisidir. Zincir üzerindeki varlıklarınız için block explorer veya izleme servisiyle alarm kurun; erken fark etmek, hasarın yarısını önler.
2025’in saldırılarında en büyük zafiyet “bilinç eksikliği”ydi. Yeni bir protokol, NFT projesi veya cüzdan servisi kullanmadan önce mutlaka araştırın. Gate TR Akademi gibi güvenilir kaynaklardan düzenli içerik okuyun, topluluk forumlarında doğrulanmış bilgiler takip edin.
Bilgi, saldırıya uğramanın en ucuz önlemidir.
2026’ya girerken güvenlik artık teknik bir beceri değil; dijital davranış biçimidir. Kripto dünyasında varlıklarınızın güvenliği, kullandığınız araçlardan çok siz nasıl davrandığınıza bağlı. Bir tıklama alışkanlığı, bir refleks ya da bir ihmal - milyon dolarlık sonuçlar doğurabilir. Unutmayın: zinciri korumak sistemlerin işi, kendinizi korumak sizin sorumluluğunuz.
Yazar: Meltem Erdem
Editör: Gate TR Akademi Ekibi


